KILIÇ MAKAMI - Tamamlandı

By tknmz39

36.5K 7.2K 6.3K

Rüyada keskin, parlak, altından yapılmış güzel bir kılıç görmek; evlat, hak, adalet, menfaat, mal ve mülk, dü... More

İlk Yansıma
1. BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5. Bölüm
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
Ek/1 SAVAŞ MAKAMI - Harita ve Karakterler
10.1-SAVAŞ MAKAMI
12.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
Ek/2 Harita ve Soy Ağacı 🌟
13.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
14. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
15. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
16. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
17. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
18.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
19.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
20. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
21. BÖLÜM SAVAŞ MAKAMI
22. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
23.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
24. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
25.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
26. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
27.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
28.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
29. Eve dönüş
30. BÖLÜM, Niyetler
31. BÖLÜM, Kalp Ağrıları
32. SAVAŞ MAKAMI, Kim Gitsin?
33. SAVAŞ MAKAMI, Herkes İçin En İyisi
34. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI, Bulanık Sular...
35. SAVAŞ MAKAMI, Kalbindeki His
37.SAVAŞ MAKAMI, Yaban Gülleri
38.SAVAŞ MAKAMI, Bir Macera Daha...
39.SAVAŞ MAKAMI, Sırlar
40. SAVAŞ MAKAMI, Ava Giden Avlanır!..
41.SAVAŞ MAKAMI, Dokuz Doğurmak
42. SAVAŞ MAKAMI, Zen'in İlmi
43. SAVAŞ MAKAMI, Hep Bir Yolu Bulunur...
44. SAVAŞ MAKAMI, Onun Kapısı...
45.SAVAŞ MAKAMI, Kalem ve Kağıdın Sesi
46.SAVAŞ MAKAMI, Bir Garip Protesto!
47. SAVAŞ MAKAMI, Nişan Al, Çek, Bırak!
48. SAVAŞ MAKAMI, İşaret
49. SAVAŞ MAKAMI, Avın Sahibi
50. SAVAŞ MAKAMI, Kızıl Gökler
51. SAVAŞ MAKAMI, Yüz Yüze...
52. SAVAŞ MAKAMI, Kral Konseyi
53.SAVAŞ MAKAMI, Altın Aslanlar
54. SAVAŞ MAKAMI, Mevsim Dönerken
55.SAVAŞ MAKAMI, Işıklı Bir Yol
56. SAVAŞ MAKAMI, Yılanın Kuyruğu
57. SAVAŞ MAKAMI, Meşk
58.SAVAŞ MAKAMI, Turnuva
59. SAVAŞ MAKAMI, Sabır Günleri
60. SAVAŞ MAKAMI, Turnuva/2
61.SAVAŞ MAKAMI, Kan Rüyası
62.SAVAŞ MAKAMI, Yeni Bir Savaşçı
63. TACIN SAHİBİ, Evlilikler ve İttifaklar
64. TACIN SAHİBİ, Elmas Lord
65. TACIN SAHİBİ, Onur dövüşü ve Kutlama
66. TACIN SAHİBİ, Saltanat Düğünü
67. TACIN SAHİBİ, Kılıç ve Zehir
68. TACIN SAHİBİ, Aslan Avı
69.TACIN SAHİBİ, Kral ve Kraliçe
70. TACIN SAHİBİ, Damy ve Amryn
71. TACIN SAHİBİ, Lessey ve Arro
72.TACIN SAHİBİ, Orman Kanunları
73. TACIN SAHİBİ, Üç Varis
74. TACIN SAHİBİ, Lades
75. TACIN SAHİBİ, Kuzey yolcuları
76. TACIN SAHİBİ, Yem
SON: SAVAŞ

36. SAVAŞ MAKAMI, Yeni İhtimaller

313 85 110
By tknmz39

Ailesine yolladığı mektupların üzerinden üç gün geçmesine rağmen cevap gelmeyince Arryn üzüntüye kapıldı. Doğukara bir günlük kuş uçuşu mesafesindeydi, sabah gönderilen mektuplar eğitimli şahinler sayesinde gece yarısı sahibine ulaşıyordu fakat ona cevap gelmemişti. Kendisi yazmadan uzun süredir ona yazmamışlardı üstelik. Merakına yenik düşen Arryn, on kat merdiven tırmanmak pahasına soluğu şahin kulesinde aldı.

Şahinci başının odasına girdiğinde orta yaşlı adam, kalın merceklerinin üstünden bakıp babacan bir tavırla gülümseyip kızı yanına çağırdı.

Asil doğumlu olmayanların asillere hitap ederken birinci ismini kullanmaması kaidesine uyarak. "Bende size haber edecektim Leydi Fergo." Dedi.

"Bana mektup mu var?"

"Babanızdan, hanımefendi. Buyurun. Sabah ulaştı."

Arryn, mührü kırılıp muhtemelen kralın danışmanları tarafından kendisinden önce okunmuş olan rulo parşömeni surat asarak aldı.
"Akşam gönderilmiş..." diye mırıldandı, görevliye bezgin bakışlar atarak dik bir sesle sordu, "Söyler misiniz benim özel mektuplarımı benden önce açmayı ne zaman bırakacaksınız?"

Orta yaşlı cılız memur önce gözlüklerini düzeltti sonra boğazını temizledi.
"Sorunuzun muhatabı ben değilim hanımefendi. Benim görevim mektupları uçurmak ve gelen kuşları yakalamak."

"Evet ama biri sizden bunları alıp okuması için kral danışmanlarına götürüyor, değil mi? Kim olduğunu bilmek istiyorum?"

"Bu bilgiyi sizinle paylaşamam, özür dilerim."

"Merak ediyorum da özel hayatıma ortak olan kişi nasıl biri acaba? Yaşlı mı genç mi? Anlayışlı mı önyargılı mı yoksa dedikoducunun biri mi?"

"Kralın emriyle yüksek soylular arasındaki yazışmalar yeminli okuyucular tarafından okunur ve sırları onlarla mezara gider. Müsterih olunuz."

Arryn, adamın kibarlığından sıkılmıştı. Belinin iki yanına çattığı elleriyle masanın önünde kalakaldı, biraz kavga etmek iyi olurdu ama bu adam ona istediğini veremeyecek kadar pasif biriydi. Oflayıp puflarken bu hususta gidip kime çatacağını düşündü. Mektuplarının okunmasından nefret ediyordu.

Muhafızı Yüzbaşı Sabra'ya bu sıkıntısını açtığında adam, 'Evlendiğinizde kendi mührünüze sahip olursunuz ve mektuplarınız açılmaz.' Demişti. Sonra da eğer isterse bir defaya mahsus, babasına özel bir mektup göndermek için kendi adını kullanacağını söylemiş Arryn kabul etmemişti.

Düşüncelere dalmışken masanın üstünde duran çelik kasanın ağzının açık olduğunu ve içinde gönderilmeyi bekleyen üç beş rulodan birinin üzerinde Prens Ken'in mührünü gördü. Prens, üç günde bir mektup yazacak kadar ne tür bir yoğunluğa sahipti acaba? Uzanıp alıverseydi...

Çenesiyle işaret etti, "Küçük prens bunu kendisi mi getirdi?"

Adam gözlüklerinin üstünden ne münasebet der gibi aksi bakışlar atıp kasanın kapağına uzandı ve ağır metali indirip kilitledi.

Arryn o sırada adamın sol elinin parmaklarının derisinde kızıl ve beyaz lekelenmeler olduğunu fark etti, daha önce dikkat etmemişti ama planını devreye sokabilmek için yapmacık bir ilgiyle konuştu.
"Parmaklarınıza ne oldu Sir? Hep soracağım fakat sizi kırmaktan çekiniyorum doğrusu. Canınız acımıyor ya?"

Şahinci başının ciddi ifadesi hemen gevşedi, kırışık alnını daha da kırıştırarak
"Ah yok yok... Acımıyor da... Şu kirli görüntü yok mu? Beni çok üzüyor. Bu çirkin görüntüye katlandığınız için çok özür dilerim hanımefendi."

Arryn anlayışla başını sallayıp yaklaştı.
"Sorun değil. Yakından bakayım, ben bir Şifacıyım biliyorsunuz."

Adamın gözleri parladı. "Öyle mi? Bi-bilmiyordum!"

"Alaca hastalığına benziyor. İzin verirseniz muayene etmek isterim."

Adam ayağa kalkıp saygıyla eğildikten sonra Arryn'in karşısına geçip kına lekesi gibi görünen yama yama kahverengi desenli sol elinin parmaklarını uzattı.
"Bir Şifacıya rastlamak, Yüce Gök Tanrım, ne ulusun!"

Arryn adamın nazik ve görevşinas olduğu kadar inançlı biri olduğunu düşünürken parmaklarını evirip çevirdi, sorular sordu. Hastalığın yeni başladığını söyleyip adamın elini tutarak tılsımlı sözleri söyledi. Elini bıraktığında lekelerin rengi açılmıştı ve azalmıştı. Adam sevinçle haykırdı. Kızın ellerine sarılıp öptü, teşekkürlerini sıraladı.

"Minnettarım hanımefendi! Mutluluğunuza duacıyım! Siz bir velinimetsiniz efendim! Bir Yakut Şifacı gönderen Gök Anaya şükürler olsun!"

Arryn gururla gülümsedi. Baş Şifacının izni olmadan halktan birine şifa sağlaması yasak olmasına rağmen o bu yasağı adaletsizce buluyordu ve nihayetinde basit bir işti.
"Bunu birkaç defa daha tekrarlamalıyız. Sizi haftada bir kez göreceğim ve bir de merhem getireceğim Sir. Geçecek meraklanmayın."

Hastalığı ilerlerse işini kaybedecek olmaktan çok korkan adamın gözleri dolmuştu. Minnetinin yoğunluğundan teşekkür sözleri ederken dili dolaşıyor, arada utana sıkıla evdeki yatalak annesinin hastalığından söz açmaya çalışıyordu.

Arryn, yaptığından çok mahcup olsa da başka çaresi olmayan insanlara özgü bir vurdumduymazlıkla kararını verip adamın omzuna dokundu.
"Baş Şifacının izni olmadan size şifa vermem yasak olduğu halde bir kural ihlali yaptım. Yaptığımdan gocunmuyorum fakat benim de sizden bir kuralı ihlal etmenizi istemeye hakkım var sanıyorum?" Durup bekledi. Şimdi adamın gözleri korkuyla büyümüş ve kendisinden iki adım geriye çekilmişti.

Arryn devam etmeden sandığı işaret etti,
"Prens Ken ile evlenmek üzereyim. Ailem turnuva için buraya geldiğinde nişanlanacağız. Kiminle yazıştığını bilmek istiyorum. Bunu bilmek benim hakkım."

"Yapamam..." diye inledi adam.

Arryn diretti. "Mutluluğuma duacı olacağınızı söylemiştiniz, işte size fırsat... Prensin mektuplarının açılmadığını biliyorum fakat en azından adresini söylerseniz ben de hem size hem hasta annenize şifa sağlayacağıma söz veririm."

"Ah hanım efendiciğim... Nasıl yaparım, bu ihanet... Beni sürerler."

"Yemin ederim aramızda kalacak. Bir ipucu verseniz yeter? Hayatım mevzubahis! Bir Şifacının hayatı Tanrıların gözünde kutsaldır beyefendi ve siz bana hayatımın en büyük kararını vermemde yardımcı olabilecek tek kişisiniz."

...

Arryn'in, Leo'dan özür dilediğini ve Ken ile durumu düzelttiğini öğrenen Lessey, babasının yönlendirmesiyle, kırgınlığı bir yana bırakıp Arryn'e bir ziyarette bulunmuş ve araları yeniden eski haline dönmüştü. Lessey, babasının ve annesinin sözleriyle olanlara çok olgun bir tavırla anlayışlı yaklaşmış ve bir daha ne sorunu olursa olsun önce kendisine danışmasını tembihlemişti.

"Bu hanede bir kadına şiddet uygulanması mümkün değil, tarihimiz böyle bir trajediyi hiç yazmadı Gök Tanrıçaya şükürler olsun ki. Erkeklerimiz, eşlerine saygı ve sevgide cömertlik göstermekte Fatih Leonis'in yolundan giderler. Güneykara sınırları dışında hakkımızda söylenenlere inanma kız kardeşim. Sana yalvarıyorum, benim sözlerimin yetersiz kaldığı anlarda kendi gördüklerine inan. Bizden bir kötülük gördün mü? Görmeyeceksin. Gökler şahidim olsun." Diyerek yemin etmişti ve Arryn de önyargısından ötürü pişmanlığını dile getirip barışmışlardı.

Lessey, kızın toyluğuna hak veriyordu, her ne kadar belli etmemeye çalışsa da Arryn çok telaşlıydı. Onun durumunu anlayabiliyordu. Arryn de prensesin candan arkadaşlığına yeniden kavuştuğu için memnundu. Lessey'in dostluğu pek çok asil kadın için güç ve mevki demekti fakat Arryn'i bunlar çok az ilgilendiriyordu. Lessey'e güveniyor ve onun nezaketinden, zarafetinden, aklından ve sohbetinden hoşlanıyordu. Kalede, kendisine denk sayılabilecek tek kadın oydu ve iyi anlaşıyorlardı.

Kraliçenin isteğiyle Arryn'in keyfini yerine getirmek için kalenin içindeki büyük havuzda bir kızlar partisi düzenlenmişti. Bu partinin maksadı, Leydi Verona ve Kraliçe Silver arasında geçen özel yazışmalar neticesinde, Arryn'i evliliğe hazırlamaktı. Tecrübeli anneler, evlenmek için bir türlü istekli görünmeyen genç kızın hala çocuksu yanlarının baskın olduğu konusunda hemfikir olmuşlardı. Arryn'in kendisinden tecrübeli hanımlarla vakit geçirip erkekler hakkında biraz daha bilgi edinmesi, kendi gençliğinin değerini bilmesi ve evliliğe biran önce ısınması gerekiyordu. Kendileri de benzer yollardan geçmişti.

Lessey böylece tüm asil leydileri, berberleri, masörleri ve hamamcı kalfaları toplayıp kızlara muhteşem bir güzellik hizmeti sunmuştu. Kapalı sıcak havuzun termal sularında uzun uzun yüzüp keselenmiş, müzik dinleyip meyve şarabı içerek ciltlerinin pürüzsüz ve saçlarının parlak olmasını sağlayan doğal yağlarla bakımlar yaptırmışlardı. Kralın ziyafet salonunda Piratesli büyük elçiye hoş geldin ziyafeti için hep birlikte hazırlanmışlardı.

Arryn, havuzdan odasına döndüğünde boy aynasının karşısına geçti. Sıcak suyun ve kesenin ardından açılan gözenekleriyle oldukça rahatlamış ve dinç hissediyordu. Hizmetçisini, gece giyeceği yeni tuvaleti alması için kalenin terzisine gönderdiği sırada odasında yalnızdı. Bornozunun kuşağını çözüp omuzlarından sıyırdı ve yere düşen yığının içinden zarif bir adımla çıkıp aynaya yaklaştı. Olgunlaşan bedenini şaşkın gözlerle seyretmeye başladı.

Değişmişti. O gün havuzda konuşulan genç kadınların sohbetleri hala kulaklarındaydı. Her biri üzerlerinde minicik peştamallarıyla birbirlerinin vücudunu inceleyip iltifatlar etmiş, yeni keşfettikleri güzellik kremlerinden bahsetmişlerdi. Muhabbet ilerleyip kızlar çakırkeyif oldukça başka daha derin sohbetler de dönmüştü.

Aralarında iki yeni evli asil hanım da vardı ve neşeyi köpürtmek için müstehcen şakalar ve fıkralarla kızları güldürmüşlerdi. Asil genç hanımlar içinde özellikle güzelliğine övgü alan Lessey ve Arryn den başkası değildi. Arryn'in inci beyazı pırıl pırıl teni, yeni olgunlaşmaya başlayan kıvrımlarının ölçülü zarafeti kızlar arasında epey dillendirilmiş, onunla evlenecek erkeğin ne kadar şanslı olacağından bahsederken kocasının ona deli divane olmaktan başka şansı bulunmadığına yeminler edilmişti.

Arryn, onu gururlandıran güzelliğinden utanmamayı öğrenebilmek için aynasının karşısında kendini seyretti. Boyu uzamıştı, taze bir filiz gibi uzayıp duruyordu; göğüsleri annesininkiler gibi etli ve dolgundu, eski elbiselerin göğüs dikişleri sıkmaya, gerdanından iki diri tepecik halinde taşmaya başlamışlardı. Beli ise hala incecikti fakat boyu uzayıp göğsü ile kalçası genişledikçe bel oyuntusu iyice belli hale gelmişti. Parmaklarının tersiyle boynuna dokundu.

Evli kızlardan biri, "Tenin kaymak gibi, kocan sana doymayacak. Erkek olsam seni baştan ayağı öpücüklere boğasım gelirdi. Böyle bir güzelliğe sahip olduğun için çok şanslısın." Demişti.

Evli olan diğeri ise daha soğuk bir tonda, "Güzellik yetmez şekerim. Kadınlık bilmek de gerek. Erkekler, güzelliğe çabuk doyar, balayında üstünden inmek bilmez sonrasında ise çoğuna bıkkınlık gelir. Güzelliğini marifetinle birleştirirsen işte o zaman kocanı kendine köle edersin." Diye eklemişti.

Lessey şarabından büyük bir yudum alırken sormuştu, "Marifet neymiş anlat bakalım?"

Kızlar utangaç kıkırdamalarla elleriyle ağızlarını kapatıp kızarsa da Lessey sorusunda ısrarlıydı, gözleri buğulu buğulu bakıyor, sırtüstü yattığı yerden esmer cildine aromatik yağlarla masaj yaptırırken muhtemel bir meşk sahnesini düşlüyordu. Doğrusu Lessey son aylarda oldukça dalgındı, günlük işlerini ihmal etmiyorsa da eski halinden eser yoktu. Kalabalıklar içinde düşüncelere dalıp gidiyor, olmadık unutkanlıklar ve sakarlıklar yapıyordu.

Annesi genç kadının durgunluğunu fark etmeye başlamıştı, bir kaç kez soracak olduysa da Lessey annesiyle baş başa kalmaktan kaçınır gibi telaşlı davranıyordu. Arryn ise onu yeni yeni tanıdığı için halinde bir gariplik sezmiyordu. Ramsey'in ise işi öyle başından aşkındı ki çocuklarının gözlerinin içine bakmayalı aylar geçtiğinin, onların iç dünyasını gözlemlemeyi ne kadar ertelediğinin farkında değildi.

Arryn ise sohbetin utancına soğukkanlılıkla eşlik edebilmek için kadehindeki şarabı başına dikip sarhoş olmayı hızlandırmak istemişti, başka çaresi yoktu. Güneyin şarapları da yemekleri kadar lezizdi, burada kimse ona içki içmemesini tembihlemiyordu ve sıcak iklime özgü değerli üzümlerin suları oldukça şifalıydı. Özgür olduğu tek alan bu sayılırdı.

Ayna karşısında çıplaklığını seyrederken, kulaklarında çınlayan kadınsal marifet söylevleriyle tahrik olduğunu duyumsadı. İki göğsünün derinlerinden doğan ilk kıvılcım, önce karnına indi, midesini çeviren bir tuhaflık başını döndürdü, oradan bacaklarının arasında beliren minik seğirme, ürpermesine neden oldu.

Olgunlaşan bedeninin değişimine havuz eğlencesinin pohpohladığı ruhsal manipülasyonlar eşlik ederken Arryn, büyüyor, kadınlığın eşsiz doğasını keşfediyordu. Parmakları, boynundan gerdanına ve iki göğsünün arasından göbek deliğine dek usulca kaydı, kar beyazı cildi sürülen yağların etkisiyle kaygan ve cam gibi pürüzsüzdü.

Güzelliğinin ve tazeliğinin bir erkeğin gözünde ne anlama geleceğini anlamaya çalıştı. Kadınların anlattıkları sahnelerin bazılarında ön sevişme tüyoları vardı, sonrasından hep alaylı imalarla üstü kapalı bahsetmişlerdi ya Arryn sonrasında neyin nasıl olduğunu bilmiyordu. Taze dilberlerin geyik muhabbetinden pek bir şey anlamamıştı. Erkeklerle yatmak hakkında akla gelebilecek her türlü benzetme vardı ama asıl aksiyon yoktu. Dahasını konuşmak edepsizlik sayılırdı.

Arryn, karı kocanın yalnız kaldığında yatakta neler olacağını çok az biliyordu ve bildiği kadarıyla cinsel birleşme ona hep korkutucu gelmişti. Kadınların kırmızı yanaklı ve histerik kahkahalarına bakılırsa hiçbiri o şeyden korkmuyordu, hatta ona düşkündüler.

Soylu genç kızlar ancak düğün günü gelip çattığında cinsellik konusunda dadıları tarafından bilgilendirilirdi. Düğün sabahı gün doğumunda şaman evinde resmi nikâh işlemi yapıldıktan sonra damadın evine gelen genç leydi, gelin hamamına alınır ve orada ona özel bilgiler verilir, bu görevi açıklamak adına yazılmış olan özel kitap sandığından çıkarılıp bazı çizimler gösterilerek yapması gerekenler anlatılırdı.

Arkasını dönüp sırtının kavisini, belindeki gamzeleri, yusyuvarlak dik poposunu ve uzun sütun bacaklarını seyretti. Bacaklarının arasında dönecek aşk oyunları için partnerinin kim olacağını düşündü. Gözlerini yumdu, Leo'nun ellerinin sıcaklığını anımsadı, yutkundu ve derhal gözlerini açıp kendini tokatladı. Nefes nefese kalmıştı. Odasındaki banyoya koşup yüzünü soğuk suyla yıkadı. Sarhoş olmuştu.
...

Arryn'in o günkü güzelliği öyle ışık saçıyordu ki havuzlardaki kadınların övgüsünden çok daha fazlası, Lionell erkeklerinin gözüne çarpıyordu. O gece giydiği bordo ve siyah renkli tuvaletiyle ziyafet salonuna girişi, tüm başların dönüp bakmasına neden oldu. Arryn heyecanına hakim olmak için çabalayarak girişte biraz duraksadı, etrafa göz gezdirdi, epey kalabalıktı, tanımadığı birçok yüz vardı. Bir de şu büyükelçi miydi neydi, yabancı misafirin şerefine düzenlenen gece hiç ilgisini çekmese de eğlenmeye çalışacaktı. O gün havuzda içtiği iki kadeh şarabın üstüne daha fazla içmeye ise hiç niyeti yoktu. Sarhoşluğun kafasında yarattığı şuursuzluktan hiç hoşlanmamıştı.

Kralı selamlarken sol yanında Leo'yu gördü, kısa bir an göz göze geldiler. Arryn saniyenin onda biri kadar kısacık sürede havuzu ve aynayı düşündü, yanakları pembeleşti. Leo elinde kıpkırmızı bir elma tutuyor, kaşlarının altından yüzüne dimdik bakıyordu.

Arryn, herkesin önünde kavga etmelerine rağmen gözlerden uzakta barıştıkları için prense bir jest yapmak adına zarifçe reverans yaptı.

"Prens Leo." Deyip gamzelerini göstererek gülümsedi.

Leo kirpiklerinin altından gözünü kırpmadan ona bakarken iri, parlak, kıpkırmızı elmayı iştahla dişledi. Başıyla yarım bir selam verdi. Arkasını dönüp giden genç leydinin arkasından başı hafifçe sağa eğildi, Arryn'in ince belini tam saran kumaşın altındaki kırıtışına akıp giden istekli bakışları, bir kişinin gözünden kaçmadı.

Ramsey, o gece, o kıza bütün genç adamların aynı arzu ve gıptayla bakacağını biliyordu ya kendisine yönelen bakışları hisseden Leo ile göz göze geldiklerinde gözcü, nahoş gerçeği ilk kez ayan beyan okudu.

Leo, buram buram yanıyordu. Daha önce yaptığı gibi arzusunu babasının görüşünden saklamamış veya saklayamamıştı. Ramsey, bunu nasıl olup da hiç düşünmediğine şaşırdı, hiç hesaba katmadığı bir ihtiras üçgeni mi doğuyordu yoksa?

Buna izin veremezdi, aile hayatı bir skandal daha kaldıramayacak kadar titrek bir dengedeydi. Keyfi kaçtı, yemeğini ve şarabını yarıda bıraktı ve gecenin geri kalanında arkasına yaslanıp düşüncelere daldı.

Ramsey, gecenin ilerleyen saatlerinde yeğeni Aden'i yanına çekip kulağına, tövbesini bozmuş kuduz arslanı ehlileştirecek özel bir gece tertip etmesini emretti. Fırsat buldukça ise ortalarda hayran toplayan Arryn'i göz hapsinde tuttu. Ken hariç, yani en beklenen ve olması gereken kişi hariç tüm Lionell delikanlıları kızın etrafında pervaneydi. Ken ise sıkkın bir tavırla masanın altında dizlerine koyduğu kalın bir kitabı okumakla meşguldü.

Arryn, ziyafetten sonra başlayan müzikalde talipleriyle dans etmeye başladı. Bunu yapabilecek cesareti bulmak için bir kadeh daha içmesi gerekmişti fakat mutluydu. Kadınlık, marifet vesaire söylemleri artık çok gerilerdeydi. Daha rüştünü ispatlamaya çok vardı o henüz kozasından sıyrılmış acemi bir kelebek gibi ortalarda kanat çırpıyordu. Leo bütün gece sünger gibi içtiği masasından bir kez bile ayağa kalkmamışken o yıkık ve ümitsiz vakanın yerine, dünyada başka birçok erkek vardı. Mümkünatı olan daha neşeli erkekler...

Parlak renklerinin, erkekleri büyüleyip deliye döndürdüğünün pek farkında olmadan kendine eğlence arıyordu. Gecenin sonlarına doğru onu dansa kaldıran tanıdık yüzün sahibinin kim olduğunu çıkarmaya çalışana dek oldukça şuursuzdu.

"Siz kimdiniz Sir?" Deyip kıkırdadı.

Onun ince belini güçlü bir tutuşla kavrayan genç şövalye gülümsedi, müziğin ritmine uyup kızı parmak uçlarından tutup bir tur çevirdi. Tekrar elele tutuştuklarında bu kez daha yakından baktı, boyu epey uzun olduğu için biraz eğildi.
"Varlığım unutulacak kadar uzak kaldığım için ölesiye pişman bir kulunuz... Leydim."

"Sir Jasper!" Diye ünledi Arryn ve hevesle gözleri parlayarak alt dudağını ısırdı.

Kraliyet ikizlerinden piyade orduları generali Sir Ress'in oğlu, tahtın beşinci sırasındaki varislerden Aden Lionell ile eş konumda olan ve Güneykara ordularının meşhur süvari okçuları birliği kumandanıydı.

Aylar önce babası Sir Ress'in kumandan olarak bulunduğu Batı sınırındaki kolorduya tayin olmuştu. Yaklaşan Elmas Lord turnuvası için başkente dönmüş ve kızın ışık saçan güzelliğini görünce derhal Arryn'i kapma yarışında var olacağını herkese göstermeye karar vermişti.

Arryn, dans ederlerken okçu kumandanı olduğunu duyduğu genç şövalyenin yüzüne hiçbir galibine bakmadığı kadar dikkatle bakmaya başladı. Jasper çok yakışıklıydı. Esmer yüzü düzgün hatlara sahipti, karizmatik bir gülüşle beraber uzun kirpikli iri yeşil gözleri vardı. Lionell varislerinin ilk takdim edildiği gün de genç adamı epey beğenmişti.

Hemen sohbet etmeye başladılar. Arryn, genç adama görevi hakkında sorular sordu, aldığı cevaplardan heveslenip daha fazla konuşması için ısrar etti, Jasper biraz kibirliydi ama anlattıklarına bakılırsa iyi bir okçu ve biniciydi. Kral Ramsey çok genç olmasına rağmen yeğenine çok güveniyor ve önemli görevler bahşediyordu. Konuşması akıcı ve ölçülüydü, Aden gibi her fırsatta sululuk etmiyordu. Hatta biraz dik başlılık sezinlemişti, satır aralarında kralın bazı politikalarını eleştirecek kadar özgüven sahibiydi. Dans bitince bir kenara çekilip baş başa konuşmayı sürdürdüler. Jasper ikisine içki aldı.

Arryn, salonda pek çok meraklı bakışın üstlerinde olduğunu bilerek gururla genç adama kur yaptı. Son zamanlarda yerle bir olan imajını, bu gözde şövalye üzerinden düzeltmek niyetindeydi. Ken ile aralarında bir türlü gelişmeyen flörtün tüm beceriksizliği niyeyse kızın üstüne yıkılmıştı, Prensin istemediği bir sığıntı konumuna düşmektense taliplerini sıraya dizen bir dişi olduğunu kanıtlamaya kararlıydı.

Jasper ve Arryn'in uzayan sohbeti, Kralın masasında da dikkat çekiyordu. Sir Rassmond, ağabeyinin diğer yanında oturan ikizi Sir Ress'e takıldı,
"Doğulu küçük hanıma gelinim olması için ben göz dikmiştim ama benim oğlum yerine senin oğlun bayrağı sırtlanıyor herhalde baksana."

Sir Ress gülüp kadeh kaldırdı.
"Bekar ve sağlıklı bir genç adam, neden olmasın? Ağabeyim izin verdikten sonra..."

Ramsey cevap vermedi, yerinden kalkıp sandalyesini ayağıyla geriye itti ve konuklarına iyi geceler dileyip odasına çıktı. Kendisinden daha önce yatak odasına çıkmış olan karısına meseleyi açtı.
"Şu kızı kiminle evlendireceğim Silver?"

Kraliçe Silver da artık kabak tadı veren bu meselenin bir an önce çözülmesinden yanaydı. Kocasının uykusuz gecelerinin kaynağı olan pek çok diplomatik meseleden en önemlisinin, Lord Turi'den gelmesi beklenen gelin çeyizi olduğunu biliyordu. Doğunun desteğine ve lordun göndereceği hammaddelere ihtiyaçları vardı.

"Ken'in mektuplaştığı kişi bir flört mü, emin misin?"

"İstemeyerek fakat mecburen mektubu açtırdım. Bir aşığa yazılmış oldukça hararetli satırlar. Fakat isim yok."

"Adres neresi?"

"Bilmiyorum. Ken, şahinci başına yemin ettirmiş, adam konuşmuyor. Zorladığımda istifasını vereceğini fakat sır veremeyeceğini söyledi. Bu iş canımı sıkıyor leydim."

"Ken'in sevdiği biri varsa..."

"Münasip biri olmayabilir?"

"Başkasını sevdiği gerçeğini değiştirmez."

"Arryn Fergo bunu biliyor mu acaba? İlginç bir şekilde Ken hariç herkesle ilgiliydi bu gece."

"Nasıl herkesle?"

Ramsey, Leo'nun kıza ateşli bakışlarını anımsayıp yüzünü kırıştırdı. Büyük oğlunun genç kızı bakışlarıyla takip ederken yüz ifadesini dikkatle gözlemişti. Leo, bir bebeğin annesinin memesine bağlılığı gibi dudaklarından ayırmadığı şarap kadehiyle durmadan içmiş, kaskatı bir yüz ifadesiyle hiç sır vermeyip babasıyla göz göze gelmekten kaçınmıştı. Gecenin sonlarına doğru, Leydi Arryn yeğeni Jasper ile samimi bir flörte göz kırpınca ise Leo, kimseye tek kelime etmeden salondan ayrılmıştı.

"Boş ver. Her neyse." Deyip karısının alnına bir öpücük kondurdu ve iyi geceler diledi. Kendi gençliğini düşündü. Akrabası olan bir kızla, tek aşkı olan ilk karısıyla evlenebilmek uğruna feda ettikleri, Leslie ile katlanmak zorunda kaldıkları onca çile ve acımasız bir ölümün ikisini ayırdıktan sonra çektiği kalp ağrıları zihninden aktı durdu.

Öte yanda Arryn, gecenin sonunda kendisinin yanından ayrılmaya hiç istekli görünmeyen Jasper'ın sahilde ateş yakıp birlikte sabahlama teklifine kahkahalarla gülerek 'çok hızlısınız Sir Jasper' deyip veda etti.

Odasına dönerken yolu Lessey tarafından kesildi. Lessey merak yüklü muzip bakışlarla
"Yoksa?" Diye haykırdı.

Arryn, evlenmek için zorla getirildiği bu eve artık alışmış ve o gece ilk kez kendisiyle gurur duymuştu. Göz süzerek başını salladı.
"Jasper çok hoş biri! Lessey sanırım onunla evlenebilirim!"

Lessey bir çığlık kopardı, odalarına dönmekte olan birileri dönüp onlara baktı, iki kız kol kola girip kahkahalarla gülüp fısıldaşarak yürümeye başladılar.

"Aman Tanrım! Ken değil, Aden değil... Evleneceğin kişi Jasper mı olacak yoksa? Arryn buna inanmıyorum demek aylardır görmen gereken kişi Jasper'mış. Demek onu beğendin ha vay canına! Ama sana hak vermemek elde değil, bir tanem Jasper şahane biridir. Çok yakışıklı değil mi? Onu gerçekten beğeniyor musun? Ne konuştunuz onca zaman bana hepsini anlat nolur?"

*****

Continue Reading

You'll Also Like

85.2K 9.9K 55
Güzel Günler Kulübü isimli kitabın devamı niteliğindedir. Bağımsız olarak da okunabilir ama önce diğer hikayeyi okumakta fayda var tabii.
234K 51.7K 40
KARA KİRAZ SERİSİNİN İKİNCİ KİTABIDIR. ∆∆∆ ~ Kadın bir okyanustu. Adam ise ona muhtaç kuru bir toprak. Toprak okyanusuna küstü. Okyanus, güneşin ke...
45.4K 5.8K 31
Yıllardan 2008, Mayıs ayının sonu Fethiye'de Sımsıcak bir yaz gelmek üzere! Merih ve Venüs ikiz kardeşler, doğma büyüme Fethiyeliler. Büyüdükleri yer...
869K 19.9K 56
"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkundu. "Boşver beyi." deyip dudaklarıma yap...