Kayıp Dudaklar

By gokadan

779K 37.3K 12.5K

"Ben de papatyaydım. Kokumu merak eden bir adam için kırmıştım boynumu. Soldum. Çok yağmur yağdı. Hiç açm... More

Kayıp Dudaklar Hakkında
1. Bölüm: "Önyargı."
2. Bölüm: "Sarhoş."
3. Bölüm: "Kimse beni aslen tanımıyor."
5. Bölüm: "Saklı kalan."
6. Bölüm: "Özlemek?"
7. Bölüm: "Sanal arkadaş."
8. Bölüm: "Sana ihtiyacım yok."
9. Bölüm: "Korumak."
10. Bölüm: "Korku."
11. Bölüm: "Tanıdık."
12. Bölüm: "Kardeş."
13. Bölüm: "Maskeli."
14. Bölüm: "Hissetmek."
15. Bölüm: "Sevgili."
16. Bölüm: "İlk öpücük."
17. Bölüm: "Boşlukta."
18. Bölüm: "Pişman Prens."
19. Bölüm: "Şaşırtıcı bir çift söz."
20. Bölüm: "İçindeki İyi."
21. Bölüm: "Yardım."
22. Bölüm: "Yalan."
23. Bölüm: "Taciz."
24. Bölüm: "Öldürmeyen Acı."
25. Bölüm: "Eray'dan"
26. Bölüm: "Lütfen..."
27. Bölüm: "Gerçekler."
28. Bölüm: "Platonik."
29. Bölüm: "Yalancı."
30. Bölüm: "Git."
31. Bölüm: "Yeniden."
32. Bölüm: "Takip."
33. Bölüm: "Ateş."
34. Bölüm: "Gözyaşı."
35. Bölüm: "Karşılama."
36. Bölüm: "Dilek."
37. Bölüm: "Karanlık."
38. Bölüm: "Özlem."
39. Bölüm: "Kırık."
40. Bölüm: "Gülümseme!"
41. Bölüm: "Arkadaş."
42. Bölüm: "Af."
43. Bölüm: "Teşekkür."
44. Bölüm: "Gül güzeli."
SON: "beni böyle bırakma."
EPİLOG: "masal."

4. Bölüm: "Tatlı Laden."

20.5K 973 224
By gokadan

Aynadaki aksime bakıp keyiflice gülümsedim. Çiçekli elbise beni biraz çocuksu da gösterse seviyordum bu tür şeyleri. Eteğimi ellerimle tutup bıraktım. Yüzümde makyaj olmasını hoşlanmadığımdan dolayı hiç makyaj yapmamıştım ama yine de güzel hissediyordum.

"Anne, anne!" Anneme karşı takınmış olduğum gıcık tavır beni eğlendirirken annem gözlerini devirdi.

"Laden yine ne var?"

Yanaklarından öpüp ona şirince gülümsedim. "Yeşim ve Ahsen'le buluşabilir miyim?" Üstümü inceleyip güldü. "Zaten giyinmişsin bile." Dedi.

"Evet, giyindim lütfen izin ver."

"Peki, cadı." Diyip beni alnımdan ittirdi. "Şimdi izin ver de dizimi izleyeyim."

Ne izlediğine bakma ihtiyacı hissetmedim çünkü yine klasik anne dizilerini izlediğini biliyordum.

Hoplaya hoplaya kapıya yürürken gülümsemeden edemedim.

-

"Başımı şişirme Laden." Dedi Ahsen bana oflayarak.

"Oflama bana! Kankalara oflanmaz!"

"Söylemeyeceğim. Git kendin sor." Dedi gülerek.

"Yeşim." Dedim isyan edercesine. "Bari sen söyle."

Kafasını sağa sola sallarken gözlerimi karşımda kızlarla, düzeltiyorum at gibi kızlarla konuşan yakışıklı, sarışın çocuğa çevirdim.

Ah, analar neler doğuruyor.

Çenemi elime dayayıp ona ağzım akarak bakarken Ahsen başıma vurdu.

"Gerizekalı, çocuk öyle baktığını görürse kaçar." Dedi.

"Söyle Ahsen, söyle yalvarırım." Diye yalvardım ellerinden tutup. Bu çocuğun adını ikisinin de bilmesi ama benim bilmemem adil değildi! Hem nerden biliyorlardı bu çocuğun adını!

"Siz nerden biliyorsunuz bu çocuğu ya?"

"Bizim okulda." İkisi birden omuz silkti. Ağzım bir karış açılmış onlara bakarken kafama tekme atmak istedim.

"Nasıl bizim okulda?"

"Baya bizim okulda." Dedi Yeşim sırıtarak. "Sen diğer 4 kişiye bakarken bu çocuk havalı havalı kantine iniyor veya basketbol oynuyordu."

Ah tabii ya! Ben diğer 4 çocuğa kilitlenmiş ve onlara kafamı takmıştım. Okan, Mert, Oğuz ve Mehmet.

Onlarda iyiydi ama bunu nasıl olurda fark etmemiştim?

"Kaçıncı sınıf peki?" diye sordum.

"11. sınıf. 11/B'de."

Aramızda iki yaş vardı. Bu çocuk için ölebilir, yalan söyleyebilir ve hatta çalabilirdim.

"Bana adını söylemek için ne kadar para vermem gerekiyor?" Dedim çocuğa bakarken. Tam o sırada göz göze geldik.

Ah, şimdi bayılcam.

-

Yanağımdaki nefes gözlerimi aralamama yetmişti. Annem dibimde durmuş bana bakarken korkmadan edemedim ama belli etmedim. "Anne?" Doğrulup ona şaşkınca baktım. "Ne yapıyorsun?"

"Asıl sen ne yapıyorsun?" diye sordu.

Ne yapıyordum ki?

"Uyuyordum." Dedim kaşlarımı kaldırarak. Biraz uyku semesiydim ve ne dediğini anlayamıyordum.

"Okuldaki ikinci günün ve sen evdesin?" dedi. "Genelde bu saatler dışarı çıkardın ve kendi başına gezerdin." Dediğinde ne dediğini yeni anlamıştım. Ah, evet. Ankara'ya taşındığımızdan beri, genelde öğleden sonra akşama kadar oturduğumuz çevreyi gezer ve incelerdim. Evde oturup sıkıntıdan patlamaktan iyiydi. Ama bugün şaşırtıcı bir şekilde dışarı çıkmamıştım.

"Canım istemedi." Dedim omuz silkerek.

"Pekala." Yanıma oturup gözlerimin içine baktı. "Okul nasıl geçti?"

Okul bana çok güzel geçirdi.

"Ah, çok güzeldi diyemem ama iyiydi. Yani, Yağmur'la iyi vakit geçirdik." Dedim gözlerimi ondan kaçırmadan. Yalan söyleme konusunda giderek daha da ustalaşıyordum.

"Okula gitmedin, değil mi?" dedi tek kaşını kaldırıp. Anında afallarken okulun mesaj atmış olabileceğini düşündüm.

"Okuldan mesaj mı geldi?" dedim yalan söylemekten vazgeçerek.

"Hayır." Kafasını iki yana salladığında kaşlarımı çattım.

"O zaman nasıl anladın gitmediğimi?"

Güldü. Uzun zaman sonra bana güldüğüne şahit olmuştum. "Bir ebeveyn çocuğuna "Okul nasıldı?" diye sorduğunda aldığı cevap bir kelimeden uzunsa, şüpheli bir durum vardır."

Şaşkınlıkla ona baktım. Annelerin beyni nasıl da çalışıyordu öyle.

"Üzgünüm." Dedim rahatsızca.

Bana, boş ver dercesine ellerini salladı. "Daha 9 günün daha var, rahatla." Dedi alayla. "Hem Yağmur kim?" diye sordu gözleri parlarken.

"Arkadaşım." Dedim sanki arkadaşımın olması çok normal bir şeymiş gibi. Ama annem de ben de iyi biliyordum, bu normal bir şey değildi. Benden genelde çekinip korkarlardı ve arkadaşım olmazdı. "O da benim gibi. Sadece benden biraz daha normal gözüküyor."

"Senden daha normal ama senin gibi olan?"

"Yani siyah göz farı kullanıyor ama beyaz pudra kullanmıyor." Dedim.

Kafasını anladığını belirtircesine salladı. "Sende kullanmasan?" diye sordu.

"Korkunç olmak iyi hissettiriyor."

Bunu çok konuşmuştuk ve her seferinde kavgayla sonlanmıştı. Zaten babamla da aram kötüydü. Onun saçma disiplini beni sinir ediyordu ama uymuyordum yine de. Genelde bana sinirle bağırır ve korkmamı sağlardı, bir kez de vurmaya yeltenmişti ama onu bir şey durdurmuştu. Neyin durmasına sebep olduğunu bilmiyordum...

"Seninle tartışmak istemiyorum." Dedi. Sonra elini yanağıma koydu. "Sadece böyle daha güzelsin." Yanağımı öpüp ayağa kalktı. "Eski kızımı özledim." Dedi iç çekerken ve sonra odadan çıktı.

Eski Laden neredeydi, hangi cehenneme saklanmıştı bilmiyorum ama bir daha onu istemiyordum. O iğrenç, yapmacık ve tatlı Laden'i geri istemiyordum.

"Yapmacık." Diye fısıldadı yüzüme. "Bu şirin hallerin midemi bulandırıyor."

-

"Yemek hazır!" diye bağırdı annem. Oflayarak ve içimde birkaç dua okuyarak kendime ve koridora üfledim. Her yemek vakti olduğu gibi babamın bana sinirli bakışlarına şahit olacağımı biliyordum. Kavga etmekten sıkılmıştım. Her akşam yemeğimi erkenden bitirip odama kapanmaktan da sıkılmıştım. Babama sinirlenip içimden küfürler sıralamaktan ve çok sevdiğim babaanneme de küfürleri kondurmaktan...

Sinir insana yapmak istemeyeceği şeyleri çok kolay bir şekilde yaptırıyordu.

Masaya oturup babamın da gelmesini beklerken televizyonu açtım. Sessiz olmasındansa birinin gürültü yapmasını tercih ederdim.

Sandalyenin çekilme sesini duysam da gözlerimi yemeğimden çekmedim. Annemin yapmış olduğu köfteler bile iştahımı açmamıştı. Patatesleri didiklerken babama bir bakış attım. Bana bakmak yerine yemeğini yiyordu. Sakin olması beni şaşırttı. Genelde bana dik dik bakardı.

İçimden bir oh çektim. Yemeğimi hızlıca yiyip yerimden kalkarken anneme, "Ellerine sağlık." Dedim. Tek kaybetmediğim özelliğim buydu sanırım.

"Afiyet olsun." Dedi, o da. Bana bakmak yerine televizyonda çıkan habere bakışlarını yönlendirdi. Bunu umursamadan odama yürüdüm. Zaten genelde fazla bakışmaz ve fazla konuşmazdık.

Her zamanki sıkıcı akşamlardan biriydi bu da. Ders çalışmama gerek yoktu çünkü zaten okul yeni açılmıştı ve çalışılacak bir konu yoktu. Ne yapacağımı kara kara düşünürken güldüm. Yarın o sürtüğe ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Belki saçlarını keserdim, belki de bana yaptığı oyunlara benzeyen bir oyun oynardım onunla?

Açıkçası ona bulaşmak istiyordum ama üşeniyordum. Üşenmekten de öte, canım istemiyordu. Sarışın sürtük için götümü kıpırdatmak istemiyordum.

Müzik çalardan en sevdiklerimden olan, The Pretty Reckless'ten Make me wanna die adlı şarkıyı açtım.

Bu şarkı ve anlamı beni öldürüyordu.

Al beni, canlıyım

Asla kötü düşünceli bir kız olmadım

Ama güneş battığında her şey daha iyi görünüyor

...

Gözlerinde görebiliyorum,

Gözlerin, gözlerin...

Ölmek istememe neden oluyorsun,

Hiçbir zaman yeterince iyi olmayacağım,

Ölmek istememe neden oluyorsun.

Ve aşkınla her şey,

Işıkta yanacak.

Ve her zaman gözlerine baktığımda,

Ölmek istememe neden oluyorsun.

...

Gözlerinde görebiliyorum,

Gözlerin, her şey gözlerinin içinde.

...

Ve aşkınla her şey,

Işıkta yanacak.

Ve her zaman gözlerine baktığımda,

(Işıkta yanıyorum)

Ölmek istememe neden oluyorsun.

Senin için ölürdüm aşkım,

Aşkım,

Senin için yalan söylerdim aşkım,

Aşkım (Ölmek istememe neden oluyorsun)

Ve senin için çalardım aşkım,

Aşkım (Ölmek istememe neden oluyorsun)

Ve senin için ölürdüm aşkım,

Aşkım..

Işıkta yanacak,

Her zaman gözlerinin içine bakarım

(Işıkta yanıyorum)

Gözlerinin içine bak

(Işıkta yanıyorum)

Gözlerinin içine bak

Ölmek istememe neden oluyorsun.

Düşünmeme fırsat vermeden başka şarkıya geçtim. Artık şarkıları düşünmeden dinliyordum çünkü içinde barındırdığı anlamları ölmek istememe neden oluyordu. Tumblr'da takılıp şarkı dinlerken odama giren annemi görünce tumblr'dan aceleyle çıktım. Sıradaki resmin veya gif'in nasıl olacağı belli olmazdı. Pornografik şeyler paylaşanlar oluyordu arada.

"Çay demledim." Dedi, her akşam olan klasik şeylerdi bunlar. Annemin çay demlemesi... "Baban pasta almış." Kaşlarımı kaldırıp ne var bunda dercesine baktım. "Frambuazlı." Dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. Babam genelde çikolatalı alırdı. Benim en çok sevdiğim frambuazlıydı ama babam onu sevmezdi. Asıl şaşırdığım şey, aramız iyiyken bile almadığı pastayı aramız kötüyken almasıydı.

"Bizimle yemek ister misin?" diye sordu çekingence. Çekiniyordu çünkü genelde onu terslerdim. Ergence ve salakça davranıyordum, biliyordum ama kimseyle konuşmak gelmiyordu içimden aslında. Bir tek babaannemle konuşuyordum ama o da bize ara sıra gelirdi.

"İsterim." Dedim gülümseyerek. O da bana gülümsedi. Yataktan kalkıp telefonu komidinin üstüne bıraktım.

Birlikte salona yürürken aslında biraz tedirgindim. Normalde babam yüzümü görmek istemezdi. Gerçi ben de onunkini görmek istemediğimden sorun çıkmaz, üzülmezdim ama şuan bana karşı bir adım atmıştı.

Benim on adım mı atmam gerekiyordu?

Koltuğa oturup frambuazlı pastaya ağzımı akıtarak baktım.

Allah'ım büyüksün.

Ellerimi uzatıp tabağı alırken çatalı düşürmemek ve bir sakarlık yapmamak için büyük bir çaba sarf ettim. Genelde böyle durumlarda ya çatal düşerdi ya da tabak elimden kayardı. Heyecanlanınca sakar olabiliyordum.

Babamın gülümsediğini gördüm ama kısa bir süreliğineydi. Annem çayımı bana uzatıp kendi de oturdu. Ben hunharca pastamı yerken onlara bakmadım bile.

"Seninle bir şey konuşmak istiyoruz Laden."

Pastamdan dikkatimi ayırıp anneme baktım. "Dinliyorum." Dedim ağzım dolu bir halde.

"Televizyonda bir haber çıktı." Dedi. "Çocuklar ve psikolojileri hakkında."

Gözlerimi devirip pastamı yemeye devam ettim. "Uyuşturucu mu kullanıyorsun?" dedi babam sert sesiyle.

Ağzımdaki pasta neredeyse yere düşecekti. Zorla yutkunup, "Hayır." Dedim. "Öyle bir şey yok." Güldüm. Tabii ki de uyuşturucu kullanmıyordum. Ama sigara kullanıyordum. Annemlerden gizli bir şekilde, genelde yangın merdiveninde içerdim. Ama kendimi kısıtlayabiliyordum ve içmeyeceğim zamanı ayarlayabiliyordum. Şimdi annemlerin bana uyuşturucu kullanıp kullanmadığımı sorması beni şaşırtmıştı. "Neden böyle düşündünüz?"

"Ani değişimin ve sinirlerinin iyi olmaması." Bana bakıp yüzünü buruşturdu. "Eski Laden gibi olmaman." Babama baktı. "Bağımlı birinin özellikleri var sende." Dedi.

"Bağımlı değilim." Dedim sinirle. "Uyuşturucu gibi bir mereti almam için paraya ihtiyacım var ve çevremin olması gerekiyor. Nereden alacağımı bile bilmiyorum!"

"Psikolog araştırdık senin için."

"Yine mi?" dedim bıkkınlıkla. "Daha önce de gittim ya! Hiçbir işe yaramıyorlar!"

"Bu en iyisi. Babanın bir arkadaşı."

"Babamın bir arkadaşı olması onu en iyisi mi yapar?"

"Hayır ama en iyisi işte. Soru sorma daha fazla."

Oflayarak ayağa kalktım. Pastamı ağız tadıyla yedirtmemişlerdi. "İyi geceler." Dedim. Şuan daha fazla kavga etmek istemiyordum.

Dişlerimi fırçalayıp banyodaki işimi hallettikten sonra yatağıma kendimi attım. Hava giderek soğuyordu ve ben evin içinde bile üşüyordum. Yorganın altı sıcak ayaklarımı serinletirken yatağın içinde büzüştüm.

Annemin söylediği sözler kafamı karıştırıp sinirlerimi bozmuştu. Ne demek eski Laden'i özlemişlerdi? Ne bok vardı da özlüyorlardı? Salağın tekiydi. Şimdi ise ağır bir kızdım, soğukkanlıydım. Herkesin istediği bir tarz evlat olmasam da...

Eski kızlarını getirme çabalarına hayran olmadan edemedim. O kız geri gelmeyecekti!

*

"Uçacağım." Diye mırıldandım babama. "Senin gibi uçacağım." Yanağını öpüp geri çekildim. "Tam bir idolsün baba."

Güldü. "Başka kim idolün olacaktı, tabii ki ben idolünüm." Dedi kendini beğenircesine. Benim aksime babam tam bir egoistti. Ama bu hali ona çok yakışıyordu. Yeşil gözlerim olsa ve yaşıma rağmen genç dursam ben de egoist olurdum.

"Garip, normalde rüyalarda hissedemezmişiz ama ben yüksek bir yerden düşerken hep karnım kıpır kıpır olur." Dedim paraşütü kastederek. "Ama buna rağmen o eğitimi alacağım." Babam paraşüt eğitimi almıştı ve bende 18 yaşımı doldurunca alacaktım. Bu çok heyecan vericiydi.

"Korkarsan sayarak seni uçaktan itiyorlar." Dedi gülerken.

"Sen korktun mu?" Kafasını sağa sola salladı. "Tabii ki, hayır. Korkulacak bir şey yok."

"Babamın kızıyım. Bende korkmam." Dedim gururla. Beni eliyle başından savmaya çalışırken, "Yavşama hemen." Dedi.

Şaşkınlıkla ona baktım. Babam böyle şeyleri nereden öğreniyordu.

A-ah, ayıp!

Continue Reading

You'll Also Like

8.8M 685K 81
izmarit: özür dilerim. (14.20) izmarit: şimdi, senden aldıklarımı, (14.20) izmarit: sana verme vakti sevgilim. (14.20) izmarit: ben seni çok sevdim...
5M 64K 17
- Cihan ağa artık senin efendindir. Bileğinden tutup Cihan'ın önüne fırlattı. Düşecek gibiydi. Bir an sendeledi. Cihan sinirle önünde olanları izliyo...
3.5M 138K 54
Her şey Afra'nın yeni okula gitmesiyle başlar. Bu gittiği okulda Aras ve çetesi ile tanışır. Ve bu çete'nin kötü şakalarına uğrayacak yeni kişidir. B...