Julietta

By blacklove2022

405K 15.7K 8.1K

Çıkmaz bir sokak gibiymiş demek ki AŞK insan bir kere gönül verdi mi geri dönüşü mümkün olmuyormuş. More

TANITIM
Bölüm 1
Bölüm 2
Çarpışma
Fena Çarpıldım
Ceza
Zihnime Kazındın
Davet
Ay Işığı
Eşsiz Bir Tablo
Bölüm 12
Rüya Gibi 1
Rüya Gibi 2
Rüya Gibi 3
Rüya Gibi 4
Kevın'dan Uzak Dur
Çiftlik 3
Kevın'ın Sevgilisi
Kurt ve Kuzu
Panik Atak
Rebeka
Taş Kalpli
Sen Benimsin
Özgürlüğe İlk Adım
Yeni Başlangıç
Selam Bebeğim
Aşkın İki Yüzü
Yardım Eli
Cooper Brown
1. Kitap Final
2. Kitap Özgürlük (Kutlama 1)
Seni Seviyorum
Kutlama 2
Günaydın Bay Kevın
Hadi Bebeğim
Arzuyu Aşk İle Karıştırmak
Yıldızların Altında
Kevın Ve Olivia
Kevın'ın Odasında
Kahve İçin
İş Yemeği
YAKINLAŞMA
Kıskançlık
Muhteşem Öpücük
Olan Oldu
Yıldızların Altında
Kıskandırma Oyunu
Sıcak Saatler 1
Sıcak Saatler 2 (+18)
Gece Kulübü (İtiraflar)
Asansör
Şeytan Üçgeni
Ateşli
Sürpriz Doğum Günü
Arthur'un Hesabı
Güle Güle Olivia
Randevu
Seninle Bir Ömür
Meleğim +18
Aşk Sahoşu +18
Aleksander Jones
Ben Senin Öz Babanım
Kırık Kalpler
Ceza
Güzel Günler
İki Baş Belası (Sofia ve Olivia)
Aleksander Jones'un Hikayesi
Reklam Yıldızı

Bayan Brown

701 58 47
By blacklove2022

Keyifli Okumalar

Eve girince kendimi banyoya attım. Gözyaşlarımı dindiremiyordum. Arthur'un bana yapmaya çalıştıkları mı yoksa Kevın'ın başka bir kadına gidişine mi üzüleyim bilmiyordum. İkisi de çok ağırdı. Ah Kevın. Bana hem ümit veriyor hem de kendinden uzaklaştırıyordu. Kalbimi kırıyor sonra ustaca onarıyor ve yine hiç acımadan tekrar kırıyordu.

Ayaklarımda derman kalmayınca yere oturdum ve sessizce akıtmaya devam ettim gözyaşlarımı. Tıpkı çocukluğumda olduğu gibiydi her şey. Annem beni hep banyoya kapatırdı, orada sessizce ağlar ve içimden çığlıklar atardım. Hiçbir şey değişmemiş gibiydi... Tanrım öyle yaralıyım ki...

Bitkin düşünceye kadar ağladım. En sonunda yapabileceğim başka bir şey olmadığı için kalktım ve elimi yüzümü yıkayıp odama geçtim. Yatmadan önce anneme baktım derin bir uyku halindeydi. Kendimi yatağıma attığımda artık ağlayacak gücüm kalmamıştı, gözlerim istemsizce kapandı ve sabaha kadar kabuslarla boğuşup durdum. Kevın bana doğru geliyordu, elini uzatıyor ve sıkıca tutuyordu sanki hiç bırakmayacakmış gibi... Tamam diyordum artık o kötü günleri geride bıraktık ama öyle bitmiyordu işte. Bir anda beni kendinden uzaklaştırıyor ve ne olduğunu anlayamadan kendimi onun gidişini izlerken buluyordum.

*

Ertesi gün zorlukla uyandım ve hiçbir şey olmamış gibi iş yerime gittim. Artık bir karar almıştım, maske takmaktan yorulmuştum ve bundan sonra gerçek Julietta olarak yaşayacaktım.

Vücudumdaki morluklar görünmüyordu. Yüzümdekini makyajla kapatabilmiştim ama yüreğimden aldığım büyük darbeyi onarmak oldukça güç olacaktı. Kevın'nın Olivia'ya gidişi beni derinden sarsmıştı. Ona olan bu bağlılığını anlayamıyordum. Aklıma gelen tek şey her ikimize birden aşık olduğuydu. İkimizi birden istiyordu.

Ofis hiç bu kadar sessiz olmamıştı. Herkeste büyük bir duygu yükü varmışçasına kendi iç dünyasına çekilmişti. Bir ara Cooper ile konuşma fırsatı bulduğum için sevindim.

"Ayda'yı aradım ama telefonuma yanıt vermedi. Her şey yolunda mı acaba?" O neşeli adam bile durgundu. Tıpkı benim gibi morali sıfırdı.

"Aslına bakarsan pek yolunda olduğunu söyleyemeyeceğim."

"Hadi ama Cooper bunu bu kadar büyütmene gerek var mı?"

"Abimle arama giren her şeyi büyütmeye hakkım var Juli. Ayda bu defa sınırı aştı." Bir an için şaka yaptığını düşündüm çünkü onların arasındaki aşka yakından şahit olmuştum.

"Kötü bir niyetinin olmadığını biliyorsun. Bence ona haksızlık ediyorsun." Bu konuyu konuşmaktan rahatsız olduğunu dile getirircesine koltuğundan kalkıp pencerenin yanına gitti.

"Söyleyeceğin başka bir şey var mı?" Çaresizce çırpındım.

"Cooper lütfen böyle yapma kendimi kötü hissediyorum. Bizim yüzümüzden aranızın bozulmasını istemiyorum." Ciddi bir ifadeyle bana döndüğünde işlerin sandığımdan da karmaşık olduğunu fark ettim.

"Belki de böyle olması iyi oldu Juli. Çok hızlı yol aldık. Ara vermeye ihtiyacımız var."

Odadan çıktığım da masama doğru yürüdüğüm o zaman zarfı boyunca bu konuyla alakalı neler yapabileceğimi düşündüm. Çıkışta Ayda'ya gidebilir ve ona destek olabilirdim. Tanrım kendini oldukça kötü hissediyor olmalıydı. Ya da bir şekilde Cooper'ı ikna etmeliydim, aralarındaki o güçlü bağı hatırlatmalıydım ona. Kahretsin ikisi de çözüm değildi. Ben onları barıştırmak istiyordum. Bunun çözümü de Kevın'ın kapısından geçiyordu. İkisini yalnızca o barıştırabilirdi.

Bay mükemmel bugün işe geç gelmişti. Olivia'yı teselli etme ve gönlünü alma çalışmaları nasıl geçmişti acaba? Kafamda oluşan deli soruları bir kenara bıraktım, soluklanmak ve üzerimde oluşan baskıyı hafifletmek için masama oturdum. Kevın ile konuşma düşüncesi bile beni oldukça germişti ama kardeşim gibi gördüğüm o mükemmel insanlar için bu kadarını yapmalıydım. Evet yapabilirdim. Birkaç dakikanın sonunda kendimi onun kapısının önünde bulmuştum. Kapıya vurduğumda sakince yanıtlamasını bekledim.

"Gel." Öfkeli miydi yoksa? Olumsuz düşünmeyi bırakıp Ayda ve Cooper'a odaklandım. Kapı kulpunu çevirip içeriye girdiğimde beni beklemediğini anlamıştım yüzündeki hafif şaşkınlıktan.

"Seni rahatsız ettiğim için özür dilerim." dedim çekinerek. Acaba dün gece Olivia'ya dokunmuş muydu? Ah Tanrım kalbim o kadar hızlı çarpıyordu ki kendimi sersem gibi hissediyordum.

"Vaktin varsa biraz konuşmak istiyorum."

"Elbette sorun nedir?"

"Buraya Ayda ve Cooper için geldim."

"Ne olmuş onlara?" Olivia ile o kadar meşguldü ki çevresinde olup bitenleri görmüyordu bile. Kıskançlıktan nefes borumun sıkıştığını hissettim.

"Dün akşamdan sonra, araları açıldı. Biliyorsun onlar birbirlerine aşıklar ve ben bu nedenle kendimi suçlu hissediyorum. Yani ayrılıklarının nedeni bizim aramızı yapmaya çalışmaları Kevın." dedim çekinerek ve devam ettim.

"Bir başkasının mutluluğu için kendi mutluluklarından oldular. Onlar bu sonu hak etmiyorlar."

"Belki de böyle olması onlar için iyi olmuştur, bunu bilemezsin Juli." Bunu söylediğine inanamıyordum. Sanırım Ayda'ya hala kızgındı.

"Tamam Ayda'nın yaptığını doğru bulmuyorum ama senin ve kardeşinin aksine bu sonu hak ettiğini de düşünmüyorum."

"Onlar olgun insanlar bu olaya bizim karışmamız doğru olmaz. Bırakalım kendileri halletsin."

"Hayır Kevın lütfen böyle söyleme. Birbirlerine ne kadar aşık olduklarını biliyorsun. Onların ayrılmalarına göz yumamayız." Derin bir düşünceye yelken açtı.

"Ne yapmamı istiyorsun?"

"Sadece bir rica... Ayda'yı affedebilir ve Cooper ile konuşabilirsin? Kardeşin seni mutlaka dinleyecektir." Büyüleyici bir gülümsemeyle kıvrıldı dudakları.

"Keşke herkes senin gibi iyi bir kalbe sahip olabilse." Birkaç adımda yanıma geldi.

"Bunu nasıl başardığını anlamıyorum."

"Neyi?"

"Bu kadar iyi olabilmeyi."

"Sadece hayatı seviyorum ve insanları da... Kalp kırmak kolay Kevın, önemli olan yapıcı olmak." Olumlu anlamda başını salladı.

"Sana bugün işe gelmemeni söylemiştim."

"Kafamı dağıtmaya ihtiyacım var, çalışmak beni rahatlatıyor."

"Buna sevindim. Akşamdan bu yana daha iyi görünüyorsun."

"Sanırım gerçekleri kabullendim." Mavilikleri yüzümü tararken diğer yandan bana biraz daha yaklaştı. Bedenim anında alarma geçti ve bir kaç adım geriledim. Buna morali bozulmuştu.

"Bana kızgın olduğunu biliyorum Juli ama inan bana..." Duygusuz bir şekilde araya girdim.

"Bu konuda konuşmak istemiyorum. Cooper ve Ayda için bir şeyler yapmayı düşünüyor musun?" Bana hüzünlü gözlerle baktı.

"Sen istiyorsan elbette yaparım."

"Güzel... İzninle..." kapıya doğru yürüdüğümde ardımdan seslendi.

"Julietta böyle mi olacak?"

"Başka bir ihtimal görmüyorum."

Tanrım başarmıştım. Kevın'a, o güçlü çekimine ve duygularıma hayır diyebilmiştim. Buruk bir mutluluktu bu. Savaşmayı bırakıyor ve sevdiğim adamı başka bir kadının kollarına atıyordum. Belki de onun kazanma şansı daha yüksek olduğu içindi bu kaçışım. Belki de artık kaybetmekten ve acı çekmekten yorulduğum için...

*

Akşam yemeğimi yedim ve mutfağı toparladıktan sonra kitabımın başına geçtim. İnsanı gerçek dünyanın sıkıntılarından bir an olsun uzaklaştırdığı için kitaplara minnettardım. Telefonum çaldığında Ayda aradı ve bana mutlu haberi verdi. Tanrıya şükür sesi her zamanki neşeli haline bürünmüştü hatta konuşurken kahkahalar atıyordu. Dünyalar benim olmuşçasına sevinmiştim onlar adına. Telefonu kapadığımızda içimden geldiği gibi hareket ettim ve Kevın'a mesaj yazdım.

"Teşekkür ederim. Senin sayende barışmışlar."

"Bana teşekkür etme Julietta. Senin sayende oldu. Bunu sadece senin için yaptım." Kartları açık oynuyordu ama ben ne yazık ki oyunu bırakmıştım. Telefonu kenara koydum ve kendime bir şeyler düşünmeyi yasaklayarak kitabıma geri döndüm. Tekrar bildirim geldi.

"Julietta konuşmak istiyorum. Lütfen ya aramama ya da yanına gelmeme izin ver." Dün gece Olivia'nın yanındaydı bu gece de benim yanımda olmak istiyordu.

"Hayır. Yorgun yüreğimin dinlenmeye ihtiyacı var. İyi geceler."

*

O hafta sakin bir şekilde geçti. Hafta sonu için Cooper beni bir davete çağırıncaya kadar kendimi sadece işime vermiştim.

"Zorlu bir haftaydı bunu kendine çok görme." diyerek beni ikna etmeye çalıştığında ret edeceğimi anlamıştı.

"İçki ve dans... Belki de yeni dostluklar." Ne yani Kevın ve benim aramızı yapmaktan vaz mı geçmişlerdi.

"Bu pes ettiğiniz anlamına mı geliyor?" dedim şüpheyle. İki inatçı insandan bahsediyorduk.

"Evet güzelim. Yetişkin iki insansınız. Birlikte olmak için eminim bir yolunu bulursunuz. Bizden bu kadar..."

"Bunu duyduğuma sevindim." Aslında sevinmek denmezdi hissettiklerime. Sanki bütün ümitler son bulmuş, Kevın ile birlikte olacağımıza dair ihtimaller ortadan kalkmıştı. Garip bir boşluktu.

Çıkışıma yarım saat kala Ayda geldi. Davet için elbise bakmaya gidecekti ve tabi bu arada beni de aradan çıkaracaktı. Kaçışım olmadığı için kolay pes ettim ve kendimi Bayan hünerlinin ellerine bıraktım.

*

Aynaya baktığımda sakince kıyafetimi ve saçımı gözden geçirdim. Gümüş rengi uzun bir elbise vardı üzerimde. Göğüs kısmı geniş bir V şeklinde aşağıya doğru iniyordu. İnce askısını boynumda bağladığım için sırtım açıkta kalmıştı. Betty'i bana ilk defa böyle bakarken görüyordum. Adeta gözlerinin içi gülüyordu.

"Harika görünüyorsun prenses."

"Sayende Betty." dedim ve ona sarılmak için uzandım. Sanki vampirmişim ve onu ısıracakmışım gibi benden kaçmaya başladı.

"Ah Tanrı aşkına Juli, uzaktan teşekkür etmeyi öğrenmelisin."

"Ama sarılmak daha samimi ve içten bir davranış. Hadi kaçma Betty gel buraya." Onu zorlamaya kararlıydım ve odanın içinde kovaladım. Çocuklar gibi görünüyorduk, oldukça neşeliydik.

"Juli benden uzak dur yoksa az önce yaptığım o mükemmel saçlarını bozarım ona göre." O anda kahkahayı bastım.

"Hadi ama Betty alt tarafı küçük bir sarılma." Oda sırıtıyordu.

"Tam bir baş belasısın."

*

Salona girdiğim an çekingen bakışlarım etrafta dolanmaya başladı. Bir kaç meraklı bakışın beni baştan ayağa süzdüğünü fark etsem de bunu umursamamaya çalıştım. Arthur ile birlikte olduğum zamanlar nasıl da farklı bir karaktere büründüğümü hatırladım. Duruşum dik ve kendinden emindi. Şimdi kendime bakıyorum da o kişiliğimden eser kalmamıştı. Kendime güvenim yerlerde geziyordu. Bunun neden kaynaklandığını çözebilmiş değildim. Ürkek bir ceylan gibi hissediyordum kendimi. Sanki her an birileri çıkıp bana zarar verecekmiş gibi hissediyordum. Bu berbat bir duyguydu.

Ayda ile göz göze geldim o anda kusursuz yüz hatlarındaki gülümsemeyle elini hafifçe kaldırıp bana selam verdi ve Cooper'ın kulağına bir şeyler söyledi. İkisi birden bana doğru ilerlemeye başladılar. Yürüdükçe ayak bileklerine kadar uzanan dökümlü elbisesi dalgalanıyordu Ayda'nın. Tanrım kırmızı renk bir kadına bu kadar mı yakışırdı. Siyah saçları iri bukleler halinde çevreliyordu güzel yüzünü ve üzerine giydiği elbisenin içinde baş döndürücü görünüyordu. Aynı şekilde Cooper da hakkıyla taşıdığı siyah takımın içinde sevgilisinin yanında harika duruyordu. Bu ikisi kesinlikle birbirlerini tamamlıyordu.

"Harika görünüyorsun canım. Gelmene çok sevindim." Elimi avuçları arasına alıp sıktı.

"Seni görmek güzel Juli." diyerek bana göz kırpan Cooper takım elbisenin içinde olsa da aynı o yaramaz havaya hakimdi.

"Burda olduğum için bende mutluyum. Sende çok güzel görünüyorsun Ayda. Cooper bence gece boyunca sevgilinin elini bırakmasan iyi edersin."

"Bence dikkatli olması gereken sensin Juli. Yalnız bir fıstık olduğun için birçok çapkın bakış senin üzerinde olacaktır. Bana kalırsa tetikte ol."

Bana göz kırpınca utançla başımı çevirdim. O anda Kevın'ı fark ettim. Birkaç metre uzağımdaydı. Onu görünce tek kelimeyle içim gitmişti. Dikkat kesilmiş yanındaki uzun boylu adamla bir şeyler konuşuyordu. Beni fark etmediğini anlayınca bunu fırsat bilerek onu izlemek için can atan yüreğime kulak verdim ve öylece dikilip Kevın'ı izledim. Tıpkı kardeşi gibi siyah bir takım elbise giymişti. Profili sağlam ve güçlü görünüyordu. Geniş omuzlarını ince biçimli vücudunu keyifle izleyerek tepeden tırnağa özgürce süzdüm onu. Tek kelimeyle müthişti. Olivia ortalarda görünmüyordu. Acaba yalnız mı gelmişti davete? Sanki ona baktığımı fark etmiş gibi bir anda döndü ve o derin mavi gözleri benimle buluştu. Bakışları vücudumda gezinirken birileri bedenime elektrik vermişçesine titretti beni.

Kevın kışkırtıcı bir şekilde gülümsedi ve beni başıyla selamladı. Koca bir hafta boyunca ondan uzak durmayı başarabildiğim için şanslıydım. Bu benim için büyük bir gelişmeydi. Bana yaklaştığı her seferinde onu ustaca kendimden uzaklaştırmıştım. Evet benim için zordu ama olması gereken buydu.

Koluna giren birinin varlığıyla dikkati dağılınca benimle göz temasını bozup başını çevirdi. Olivia'yı görmemle beklenmedik kıskançlık patlaması neredeyse beni yerle bir etti. Tanrım o kadını yanından ayırmadığına göre gerçekten seviyor olmalıydı.

"Bayan yapışkan yine sahnede." Benim gibi Ayda da fark etmişti onları.

"Kevın'a selam verelim." Benden çok zor bir şey isteyen Cooper'a ümitsiz bir çırpınışla baktım ve içimden yükselen kaçma isteğimi bastırmaya çalıştım. Onlara doğru yavaş adımlarla yürürken kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.

"Selam nasıl gidiyor eğleniyor musunuz?"

"Bizim keyfimiz gayet yerinde." diyerek yanıtladı Cooper'ı Bayan kalın dudak. Ne zaman konuşup ne zaman susması gerektiğini bilmeyenlerden biriydi. Baygın bakışlarından anladığım kadarıyla sanırım biraz da sarhoş olmuştu.

"Ayda, Julietta." Kevın bizi başıyla selamladı. Neyse ki Ayda'ya kızgın görünmüyordu. O kötü akşamın tamamen unutulduğu belliydi. Olivia araya girdiğinde ona somurtarak bakmaktan alamadım kendimi.

"Ayda şekerim her zaman ki gibi çok güzel görünüyorsun." Bayan yağcı... Beni bulan kısık gözlerindeki kıskançlık pırıltılarından rahatsız olmuştum. Oysa giydiği zümrüt yeşili elbisenin içinde gayet hoş görünüyordu ve ona uygun taktığı mücevherler şıklığını tamamlıyordu. Benimse tam tersi bileklerim ve boynum bomboştu. Tabi bu umurumda bile değildi.

"Ah Julietta nedense seni gördüğüme hiç şaşırmadım." Yüzünü buruşturarak elbiseme baktı ve alaycı bir ifadeyle sözlerine başladı.

"Hayatımda ilk defa bu kadar kötü dikimli bir elbise görüyorum. Merak ediyorum da, elbiseni mahalle terzisinde mi diktirdin?" Ayda yapmacık kahkahasıyla girdi araya.

"Ah Olivia ne kadar da komik bir kadınsın. Sakın Versace bu söylediğini duymasın aksi takdirde senin kaliteli bir elbiseyi tanıyamayacak kadar cahil biri olduğunu düşünürdü, tıpkı benim ve burada ki herkesin senin ne kadar kaba ve kendini beğenmiş biri olduğunu düşündüğümüz gibi." Olivia'nın bozulasını bekledim ama aksine kendinden son derece emin görünüyordu.

"Versace mi? Güldürmeyin beni, onda bu markadan alışveriş yapacak para ne gezer. Bildiğim kadarıyla sadece bir asistan parçası. Tabi başka ek işler yapıyorsa ondan haberim yok."

Hissettiğim küçük düşme ve acı karşısında dönüp meydan okurcasına ona baktım. Dilimin ucuna kadar gelen sözleri sırf Kevın beni onun önünde küçük düşürecek korkusuyla geri püskürttüm. Olivia'nın saldırısını bir nebze umursamayabilirdim ama Kevın'ın ağır sözleri için aynı şey söz konusu değildi. Onlar kalbimde kapanmayan yaralar olarak varlığını sürdürüyordu. Ama yine de dilimin ucuna kadar gelen kelimeleri yutamadan bir zehir misali akıttım. Eğer Kevın bana karşılık verirse ona sıkı bir yumruk atacaktım.

"Bildiğim kadarıyla sende ikinci kalite basit bir mankensin. Üzerindeki bu elbiseyi ve pahalı takıları eminim zengin ve bonkör sevgilin sayesinde alabildin. Yanılıyor muyum yoksa Olivia?"

Cooper'ın gözlerinde kahkaha atmak istercesine bir ışık belirmişti ve kendini zor tutuyordu. Olivia ise Ayda'ya ve bana bakışlarıyla ateşten oklar fırlatıyordu. Sonunda küplere binmiş bir şekilde Kevın'a baktı. Bize karşı kendisini savunmasını istiyordu belli ki. Derin bir nefes alarak sevdiğim adamın yaralayıcı sözlerine hazırladım kendimi. Elbette ki Olivia'nın yanında yer almasını bekliyordum. Ne de olsa her seferinde onu bana tercih ediyordu.

"Bunu hak ettin Olivia. Sen kendin kaşındın."

Ağzım bir karış açılırken, Kevın'in gözlerinde dolaşan karanlık gölgeyi inceledim. Sevgilisine kızmış görünüyordu. Olivia kızaran yüzüyle ağzını açtı ama susmanın onun için daha doğru bir karar olduğunu anlamış olacak ki geri kapattı. Dolgun dudakları gerilip incelmişti sevgilisine bakarken. Burayı terk etmesini hatta Kevın'ı terk etmesini ne çok isterdim o an için. Ama o bunu yapamayacak kadar kalitesiz ve gurursuz bir kadındı. Ben bunları düşünürken beni yanıltarak ani bir hareketle arkasını döndü ve kalabalığın arasına karışarak uzaklaştı. Ne yapacağını görmek için Kevın'a baktığım da kararsız görünüyor gibiydi.

"Sonunda... Neredeyse gurursuz biri olduğunu düşünmeye başlayacaktım." diyen Ayda'ya uyaran bir bakış attım. Araları tam düzelmişken bir daha bozulsun istemiyordum.

"Neden bir kez olsun bana güvenmeyi denemiyorsunuz. Belki sizin bilmediğiniz bir şeyler biliyorumdur." Cooper, Ayda ve ben birbirimize öylece bakmaktan başka bir şey yapamadık. Aklımız tamamen karışmıştı. Kevın tam dönüp gidecekken gördüğü bir şey yüzünden olduğu yerde çivilenip kaldı.

"Tanrım." dedi canı sıkkın bir şekilde yüzünü buruşturdu. Canını sıkan şeyi görmek için başımı çevirdiğimde ellili yaşlarında bir kadın gördüm. Bakışlarım Cooper'a kaydığında o da aynı yöne bakıyordu ve gördüğünden dolayı pek de memnun olmadığına dair ipuçları veriyordu asılan yüzü.

"Sorun nedir, o kadın kim?" Bu sorunun cevabını Ayda'nın da en az benim kadar merak ettiğini gözlerindeki pırıltıdan anladım.

"O kadın bir zamanların Bayan Brown'u idi." Gözlerimi Ayda'dan ayırıp Kevın'a baktım. Duruşu hiçbir şey ele vermediği için içten içe kızmıştım ona.

"Bence gidip onunla konuşmalısınız."

"Hayır Juli. Bu iyi bir fikir değil. Konuşmak isteseydi bizi görmezden gelmek yerine yanımıza gelirdi." Bu defa Cooper konuşmuştu.

"Belki de ilk hareketi sizden bekliyordur. Ona bir şans vermelisiniz." dedim iyimser bir şekilde.

"Saçma." Kevın gözlerine yansıyan nefret eşliğinde araya girmişti. O kadından gerekten tüm kalbiyle nefret ediyordu.

"O kadın bencilin teki." diyerek devam etti.

"Ne olursa olsun o bir anne Kevın ve bir annenin en hassas noktasıdır çocukları."

"Eğer hassas noktası çocukları olsaydı şu an o adamın yanında değil bizim yanımızda yer alması gerekirdi." Cooper ve Ayda düşünceli bir şekilde bizi izliyordu.

"Kendi içinde yaşadıklarını bilemeyiz Kevın. Ne olursa olsun ona bir şans vermelisiniz. Tüm geçmişin cevabını şu anda bulabilirsin. Bunu şimdi yapmazsan ömrün boyunca bunun pişmanlığını yaşayacaksın." Burnundan derin bir nefes alıp verdi.

"Pekala." Ve elimi elinin içine alarak yürümeye başladı.

Continue Reading

You'll Also Like

2M 68K 46
+18 ve üzeri içindir.
1.9M 52.7K 48
Hani vardır ya hayatımızı değiştiren, duygularımızı yerle bir eden, ya da onu yaşadığımız için ömrümüz boyunca dua ettiğimiz geceler.. İşte evet o...
375K 24.2K 24
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
21.8K 1.4K 58
İNTİKAMDAN DOĞAN İMKANSIZ BİR AŞK MASALI DEDİLER AMA MASALI KABUSA ÇEVİRDİLER ELİMDEN GELDİĞİNCE İÇİMDE KALANLARI DÜZELTECEĞİM BU ESERDE YARDIMCI OLU...