You & I

By aimhnkmyf

10K 752 730

CW: madde kullanımı, içki, cinsellik, argo, kan, taciz girişimi, smut... w/ @larrylovebot28 "Oops." "Hi!" Sh... More

Prologue
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
24
25
26
27
28
Epilogue

23

319 23 33
By aimhnkmyf

'23'üncü bölüme özel sizi bekleyen sürprizler olabilir, ailenizin yanında okumayın😌
İyi okumalar, sizi seviyoruz♡

LIAM'S POV.

Hızlıca geri çekilip korkulu gözlerini üzerimde gezdirdi.

"Öyle demek istemedim, yani, bir an boşluğuma geldi. Tabii ki, sevmiyorum, yani öyle bir şey yok. Hoşlantı sadece."

Bu kadar korkmasına anlam vermesem de o iki kelimenin anlamsız olduğuna kendimi inandıramıyordum bir türlü. Bu konunun tartışmaya dönüşmesini istemiyordum ama içimdekileri söylemem gerekiyordu artık.

"Neden duygularından korkuyorsun Zayn? Söylediklerinin içinin boş olmadığını ikimiz de biliyoruz. Saçma sapan nedenlerin arkasına sığınıp en ufak bir yakınlaşmamızda ortamın içine sıçmayı bırak. Seni istemediğin bir şeye zorlayacak değilim ama sürekli kavga edersek de bu ilişkiyi devam ettiremem, üzgünüm."

"Ne demek bu? Öylece gidemezsin Liam! Devam ettiremezmiş. Ettirmezsen ettirme! Sana muhtaç değilim ben! Aptal işine geri dön. Her önüne geleni önce kelepçeleyip içeri tık, sonra da akıllarını çelip evine at. Benden bu kadar!" Dediği şeylerin kalbimi kırdığını bile umursamadan arka arkaya sıralayınca, elimi yumruk yaparak üstüne yürüdüm.

"Bu evden gidecek olan biri varsa o da sensin." Dişlerimin arasından söylediğim şeyin üstüne o da yumruk yaptığı elini kaldırarak bana iyice yaklaştı.

"Orospu çocuğu! Bana yaptığına bak! Madem anın büyüsüne kapılarak söylediğim şeyden kavga çıkaracak kadar değer vermedin bana, ne diye sikik evine aldın o zaman!"

"Senin anın büyüsüne kapılarak söylediğin o şeyi duymak için ne kadar süredir beklediğimi biliyor musun sen?" Yumruk yaptığı elini açarak yanağıma sert bir tokat geçirdi. Ben neye uğradığımı şaşırmış halde sızlayan yanağıma elimi götürünce o tokatın etkisiyle yana dönen kafamı tekrar gözleriyle buluşturdu. Nasıl bu hâle gelmiştik biz?

"Senden nefret ediyorum! Bana vurmak ne demek piç! Evimden defol gi-" lafımı dudaklarıma kapanan dolgun dudaklarıyla bölünce hızla sonuna kadar açılmış gözlerimle tepkisiz kaldım bir süre. Sonra kendimi geri çekerek sulanmış gözlerine baktım.

"Beni deli ediyorsun! Anın büyüsüne mi kapıldın yine? Her seferinde problemlerimizi çözemeden bu saçmalığa devam etmeye çalışmaktan yoruldum." Derin bir nefes aldım. Üzgün gözlerinde şimdi ateş yanıyordu. Sinirlendiği her halinden belliydi.

"Çabalarıma saçmalık diyemezsin. Seni kaybetmemek için uğraştım ben! Çünkü seni seviyorum lanet olsun!"

Bu sefer onu tişörtünün yakalarından çekerek öpen bendim. Dudaklarını iyice yalayıp ısırıyordum. Başta bana karşılık vermemiş olsa da şimdi ciğerimizdeki nefes bitene kadar öpüşüyorduk. Ellerimden birini kalçasına indirerek sıktım. Dudaklarından ağlamaklı bir nefes döküldü. Diğer elimle de kalçasını kavrayarak bedenini biraz zıplattım. Amacımı anlamış olacak ki, hemen bacaklarını belime sardı. Boyası akmış saçlarına ellerimi daldırarak kucağımdaki bedenini iyice kendime bastırdım.  Hemen arkamızda duran koltuğa doğru gidince dudaklarının gerilişinden gülümsediğini anlamıştım.

Dövmelerle kaplı bedenini yavaşça koltuğa bırakıp vakit kaybetmeden üstüne çıktım. Kolları hemen boynumu buldu. Bacaklarını genişçe açarak beni iyice üzerine çekti. Altındaki dar pantolonu ve darlaşmış boxerını ayak bileklerine kadar indirdim. Bacaklarının arasında girer girmez sürtünmeye başladım. Kapatamadığı ağzından arsızca dökülen inlemelerle daha fazlasını istediğini anlayınca bir parmağımı deliğine dayadım. Elimin çarptığı sert şeyle kaşlarımı çatarak dudaklarını ısıran Zayn'e baktım. Zevkten gözleri kapanmış olsa da yüzündeki muzip gülüş silinmemişti. Kafamı eğerek deliğine bakınca deliğine taktığı küçük seks oyuncağını görmüştüm.

Kulak memesini ısırarak ellerimi sertliğine sardım. Çoktan ıpıslak olmuş kasıklarını durmadan elime itiyordu. Havaya kaldırdığı belini koltuğa bastırarak oyuncağı deliğinden tek hamlede çektim. Mümkün olan en hızlı şekilde pantolonumu ve boxerımı sıyırarak erkekliğimi birkaç kez çekiştirdim. Sızlanmasına izin vermeden çoktan sertleşmiş penisimi açılıp kapanan deliğine ittim. Sesli çığlıklar atıyordu durmadan. Alışmasını beklemeden içinde hareket etmeye başladım. Sürekli kendimi tamamen içinden çıkarıp tekrar itiyor, ağlamaklı sesinin kulaklarıma dolmasına izin veriyordum. Üstündeki tişörtü yırtarcasına çıkartıp göğüslerini öpücükle doldurdum.

Benim içine her girişimde koltuk da bedeniyle birlikte sallanıyordu.

"Liam, geleceğim!" İnleyişini duyar duymaz kendimi içine daha da sert itmeye başladım. Koltuk o kadar hızlı sallanıyordu ki, Zayn'in sesini duyamamaya başlamıştım.

"Gel meleğim."

En sonunda içinde sertçe gidip gelmeme dayanamayan Zayn, çığlık atarak göğüsüme boşaldı. Ben de pembe saçlarını okşayarak birkaç git gelden sonra kendimi tutamayıp hiç boşalmadığım kadar yoğun bir şekilde içine boşaldım. Yorgun düşmüş bedenimi ağırlığımı vermeden üzerine bıraktım. Sonra kulağına doğru dönüp fısıldadım, "Ben de seni seviyorum. Çok."

Zayn'in kapanmaya başlayan gözlerini ve yüzüne yayılan gülücüğü görünce terli alnına bir öpücük bırakarak ayağa kalktım. Yan koltuktan battaniye alıp üzerine örttüm.

Tam temizlenmek için gidecektim ki arkamda kopan gümbürtüyle hemen o tarafa döndüm. Gözlerim önce yerinde doğrulmuş Zayn'i sonra da koltuğu buldu.

Başka bir deyişle, artık iki ayağı kırık koltuğu.

LOUIS' POV.

Üzerimde zıpladığını hissettiğim iki bedenle ağırlaşmış göz kapaklarımı araladım. Gözlerim ikizlerin kahverengi gözleriyle buluşunca kıkırdayarak üzerimden indiler.

"Ablam kahvaltı hazırladı. Seni çağırmaya gelmiştik." Yatağımda doğrularak prenseslerime sarıldım. İkisinin de saçlarını öpüp yan tarafıma baktım. Harry'i olması gerektiği yerde göremeyince sinirlensem de kızlar bu halime gülerek bana aradığım açıklamayı yaptılar.

"Mutfakta. Ablama yardım ediyordu. Kahvaltıyı hazırladık ama. Seni bekliyoruz." Daisy'nin saçlarını karıştırarak ayağa kalktım.

"Siz gidin bebeğim. Ben de geliyorum hemen." Kafalarını sallayarak odamdan çıktılar. Ben de üstüme hızla elime gelen ilk şeyi -Harry'nin tişörtü ve eski bir şort- giyip mutfağa koşturdum. Masada oturmuş sohbet ediyorlardı. Harry yine kendi içine kapanmış, konuşmaya katılmıyor olsa da ortamdan rahatsız olmadığı da belliydi. Arkasından giderek kollarımı göğüsüne doladım.

"Günaydın kirpicik." Bana dönerek burnumun ucunu öptü. Ellerini kollarıma sarınca biraz utanmış olarak kulağına fısıldadım.

"Sana da günaydın kurbağam." Vücudundan ayrılarak karşısındaki boş sandalyeye oturdum. Sandalyemin yanında duran bitkiyi biraz daha ittirerek iyice yerime yerleştim. Lottie küçükken annemle yaşadığı bir anısını anlatıyordu. Kızlar suratlarındaki özlem dolu ifadeyle onu dinliyordu. Tabağıma ortadaki yiyeceklerden birkaç tane alıp karnımı doyurmaya başladım. Lottie'nin annemle olan anılarını anlatması bitince bizi ilişkimizle ilgili sorguya çekti.

"Ee asıl haberler sizde, anlatın bakalım nasıl oldu bu?"

"Çok hızlı oldu ve yeni aslında. Dün başladı denebilir." Lottie yanaklarımın kızarmasına göz devirip devam etmem için eliyle işaret verdi.

"Birbirimize değer veriyoruz ve önemli olan da bu şu anlık." Harry ayağa kalkarak mutfağa gitti. İki su bardağına su doldurup ilaç şişesine benzeyen bir şeyden içine atıp karıştırdığını görmüştüm. O sofraya geri dönene kadar Lottie beni çektiği sorguyu sonlandırmaya yakındı. Elindeki iki bardaktan birini bana uzattı, diğerini de kendi aldı. İçine kattığı şeyden şüphelensem de kendi de içecek oluşundan ve içimden gelen güvenden dolayı önümdeki bardaktan büyük bir yudum aldım. O da aynı şekilde içerken gözlerimin içine bakıyordu. Tadı biraz değişmiş su, bana içindeki bu acımtırak tadın nedenini sorgulatıyordu sürekli.

Tabağımdakileri bitirene kadar sohbet ve kahvaltı sakin geçmişti. Ta ki, ayak bileğimde çıplak bir ayak hissedene kadar. Harry'nin olduğunu anladığım ayak bacağımdan tırmanmaya başlayınca boşta kalan ellerim tutunacak bir yer aradı. Hemen yanımda duran süs bitkisini fark edince elimi yapraklarından birine sararak çekiştirdim. Ağzım açık bir ifadeyle Harry'e bakmam da Fizzy'nin ilgisini çekmiş gibi duruyordu.

"Dün yapmadınız mı? Sabah sabah ne bu haller abiciğim?" Lottie Fizzy'nin kolunu çimdikleyerek gözleriyle yemekleriyle fazla meşgul ikizleri işaret etti. Bu sırada masanın altındaki ayak, iç bacağıma çıkmıştı. Elimle çekiştirdiğim bitkiyi bırakarak tişörtümle kendime hava yapmaya çalıştım. Ayağı nihayet penisime çıkınca parmaklarını kıvırarak ayağını zaten erekte olmaya başlamış penisime bastırdı. Elimle tekrar bitkiye yapışırken, hızlıca çekiştirmem yüzünden bir yaprağını koparmıştım. Herkes bitkiden gelen sesle bana doğru dönünce yaprağı hızla yere atarak önüme döndüm.

Gözlerim kaymaya başlayınca memnun olmuş bir ifadeyi güzel yüzüne yerleştirip ayağını hızlandırdı. Ağzımdan istemsiz bir inleme çıkınca bütün masa bana döndü. Kısık kısık 'ah'lamaya devam etmeme rağmen aklıma gelen ilk yalanı açıklama olarak sundum.

"Ayağımı böcek ısırdı sanırım. Çok huylandım, bir duş alıp gelsem sorun olur mu?" Masadakiler hayır anlamında kafa sallayınca Harry'nin bol tişörtünün bile örtmeye zorlandığı ereksiyonumu saklamaya uğraşarak tuvalete koştum. İçeri girip arkamdan kapıyı kilitledim. Duşun suyunu soğuğa ayarlayarak çabuk hareketlerle kıyafetlerimi çıkardım. Hemen suyun altına attım kendimi. Biraz böyle beklesem geçeceğini düşündüğüm ereksiyonum, gözlerimi kapatır kapatmaz gözümün önüne gelen yeşil gözlerle iyice büyüyordu. İçeriye kendimi tatmin etmeden gidersem, büyük ihtimalle tabağımdakiler yerine Harry'i yiyeceğim için sonra vicdan azabı çekmeyi umursamadan ilk seksimizi düşündüm. Elim direkt olarak penisimi kavrayıp sıkınca gözlerimi kapatıp kafamı geriye attım. Aklıma tek tek gelen sahnelerle elimin hareketleri de engelleyemeyeceğim kadar hızlıydı artık.

Yaklaşık beş dakikadır Harry'i düşünerek kendime dokunmama rağmen boşalmaya yakın bile olmamam ise çok şaşırdığım başka bir şeydi. Sadece uzaktan yüzünü görmemle bile kasıklarımdaki sızı bana savaş açıyordu oysa.

Daldığım hayal dünyasından beni sıyıran ve ihtiyaç duyduğum dokunuşları durdurmamı sağlayan şeyse, kapıya vurulan parmaklardı. Çıkan yüzük seslerinden kim olduğunu az çok anlasam da kapının dışından bir ses gelmesini beklemiştim.

"Louis? Benim, kapıyı açar mısın?" Harry'nin sakinleştirici sesiyle kendime gelip hızla kapının kilidini açtım. Kapıyı tamamen açmadan azıcık aralayarak içeriye girdi ve hemen arkasından kapıyı kapattı. Kızarmış ve acıdığı belli olan penisime gözü takılınca küçük çaplı bir gülüş patlattı. Yanıma gelerek ıslanmış saçlarıma parmaklarını geçirdi.

"Seni çok özledim." İçine çektiği nefesi dışarı vererek, duyduğum en seksi sesle söylemişti bu cümleyi. Beni duşakabine doğru itmeye başlayınca geri geri giderek hâlâ açık suyun altına girdim. Aklımdaki soruyu bu sefer zamanında sormayı umarak sessizliği bozdum.

"Sofradayken bana verdiğin suyun tadı çok garipti. Neden olduğunu sormaya korkuyorum ama sormam lazım."

Gülümsemesini silmeden kulağıma eğildi, bir yandan da yanıma gelebilmek için kıyaferlerini çıkarıyordu "Çünkü içine geciktirici kattım." İşte bu, neden beş dakikadır boşalamadığımı açıklıyordu. Aynı zamanda açıkladığı bir şey varsa o da süs bitkisini yanıma kasıtlı koyduğu, ayağıyla yaptığı muamelenin ve duşa gönderme işlerinin bir plana dahil olduğu, bu planın da benim sayemde tıkır tıkır işlediğiydi.

"Dünden beri yalnız kalamadık. Çok şey istemedim bence." Ona hak veriyordum ama şu an ikimizin de muhtaç durumda olduğunu düşününce, istediğim sadece rahatlamaktı.

Alt dudağını dudaklarımın arasına alarak boxerını çıkarmamış olmasını takmadan içeri çektim sevgilimi. Benimle öpüşürken bir yandan da sırılsıklam iç çamaşırını duşun dışına tekmeledi. Duşakabinin buzlu camlarını çekerek suyun sıcaklığını arttırdı. Ellerini en sevdiği yere, kalçama, götürünce ağzımdan dökülen inlemelerin haddi hesabı yoktu artık. Birden durunca ne olduğunu anlamamış ifademe aldırmadan yerlerimizi değiştirdi. Beni üstüne çekerken kendisi duşakabinin camına yaslanıyordu şimdi.

"Sen üstte ol."

"Ne?" Ciddi miydi bu?

"Bu sefer senin üstte olmanı istiyorum. Hep duygusuz demez misiniz bana? Ben de altta olanlar ne hissediyorsa onu hissetmek istiyorum işte."

Bu teklifi reddedeceğimi sanıyorsa çok beklerdi. Tekrar hırs ve şehvetle dudaklarına yapıştım. İkimiz de vakit kaybetmek istemiyorduk bugün. Aceleci parmaklarım hızla deliğini bulunca zaten soğuk suyla ıslanmış parmaklarımdan bir tanesini içine ittim. Alışması için mümkün olduğunca yavaş davransam da amacım en çabuk şekilde bitmesiydi. Tabii geciktirici almış iki kişi en çabuk nasıl bitirebilirse işte.

İçerideki dört kızın sesi bize kadar gelse de bizim arsız inlemelerimizin onlara gitmemesi için önlemlerimizi almıştık yeterince. İçindeki parmağımı kıvırıp biraz daha hareket ettirince tırnaklarını omuzlarıma geçirdi. Ona soluklanması için bile izin vermeyip hızla ikinci parmağımı da ekledim. Duşun camına dayalı da olsa, altımda olması büyük bir zevk vermişti bana. Isınan sudan yavaşça yayılan dumanlar etrafımızı sararken deliğine üçüncü parmağımı da ekledim. Diğer elimle kalçasından yukarı doğru ittiriyor, penisimi sürekli bacaklarının arasına sürtüyordum. Kafasını cama yaslayıp çok yüksek sesle inlediğinde, aradığım doğru noktayı bulduğumu anlamıştım.

Parmaklarımı çekip boşluğu hissetmesine bile izin vermeden penisimi sonuna kadar deliğine soktum. İnlemeleri çığlıklara dönüşünce büyük ihtimalle meşguliyetimizi çoktan anlamış olsalar da dudaklarımla dudaklarını örttüm. Benim her gitgelimde havalanan bedeni ve ıslanmış saçları aldığım geciktiriciyi etkisiz hale getiriyordu.

"Loueehh. Siktir! Geciktirici bir işe yaramadı. Geleceğim." Hemen elimi penisine sararak rahatlamasına yardımcı oldum. Gerçekten dediği gibi, kısa sürede gelmişti. Onun yanında ben, gelmeye yakın bile hissetmiyordum hâlâ. İçinden yavaşça çıkıp bedenini yere bıraktım. Hemen dizlerinin üstüne düştü. Demeye çalıştığım şeyi anlamış gibi ağzını kocaman açtı. Kaygan fayanslara rağmen dengemi sağlayınca uzun kıvırcıklarına elimi sokarak erkekliğimi ağzına ittim. Boğazına çarpan erkekliğime rağmen hiç sesini çıkarmadan ağzını becermeme izin verdi. Kendimi her çıkarıp tekrar itişimde dilini daha da dışarı çıkartarak şeker gibi yalıyordu zevk suları akıtan penisimi.

Bu kadar uzun süre dayandığım hiçbir zaman olmadığını düşünürsek, şimdiye kadar uzun bile sürdüğünü düşünerek penisime bastırdığım kafasını geri çekiştirdim yavaşça.

Beni ağzından çıkarıp tekrar ayaklarının üstünde dururken elini erkekliğime sararak çekmesine bile gerek kalmadan moraran penisimi boşalttı. İkimiz de bitkin halde duş başlığıyla temizlenirken yaptığımız kaçamağa ve bu hallerimize gülüyorduk. Ben dışarı uzanıp iki tane bornoz alana kadar da komik olmasa bile her şeye gülmüştük.

Bornozlardan birini ona giydirip diğerini kendim giydim. Kıvır kıvır buklelerini tarayıp kuruturken, arada bir havluyla nemini almayı da ihmal etmemiştim. Aynı şekilde o da benim saçlarımı kurutunca önce o, arkasından ben banyodan çıkarak yatak odamıza gittik. Harry bitik ve bayık bakan gözlerinden mayıştığı belli olan bedenini yatağa atıp ben daha doğru düzgün giyinemeden uykuya daldı. Ben ve hormonlarım yüzünden yarım bıraktığı kahvaltısı aklıma gelince burukça gülümsedim. Üstüme giydiğim sabahlık ve boxerla bugün ikinci kez mutfağa girince Lottie beni yine banyoda ne döndüğüyle ilgili sorguya çekti.

"Duş alırken iki kişilik sesler çıkardığını bilmiyordum Lou." İmasına sadece gülerek önümdeki tepsiye Harry'den kalan yiyecekleri güzelce yerleştirdim. Bir bardak da meyve suyu doldurup tekrar yatak odamıza gittim. Omzundan dürterek uyandırmaya çalıştım yatağımda yatan koca bebeği.

"Harry, kalk hadi. Kahvaltını bitir, sonra tekrar yatarsın."

"Beş dakika daha." Dedikten sonra arkasını dönünce uğraşmak istemediğim için mırıldanarak karşılık verdim.

"Huysuzsun."

"Senin huysuzun." Pörtleyen gözlerime rağmen hoşuma girmişti bu tavrı. Gülerek tepsiyi komodinime bıraktım. İkinci çekmecemden kalem ve kağıt alıp tepsisinin üstüne uyanınca görmesi için not bıraktım. Markete gidecektim ve ben evde değilken uyanmaya karar verirse içimde bir keşke kalmasın istiyordum sadece.

Mümkün olduğunca düzgün yazmaya çalıştığım nota son kez göz attım.

"Her zaman kalbimdesin Harry Styles. Saygılarımla, Louis." Yanına minik bir kalp kondurup dikkatlice tepsinin üstüne yerleştirdim. Sonra da huysuz kurbağamın terli alnına bir öpücük bırakıp uyandırmamaya dikkat ederek odamdan çıktım.

Yarın olacaklardansa ne onun, ne de benim haberim vardı o gün.

Continue Reading

You'll Also Like

125K 4.7K 51
Elimi masanın altından adamın bacağına koydum. Adam şaşırdı ama bunu kimseye belli etmedi. Bacağını sıktım, okşadım ve kasığına doğru ilerledim. Ada...
609K 67.4K 40
çapkın bir omega olan kim taehyung, kızgınlıklarını geçirmek için gözüne alfa jeon jungkook'u kestirir
27.7K 1.5K 24
"Beren beylice namı değer cüneytin taptığı kadın.." "Mavilerindeki sonsuzluğu benden başkası görecek diye ödüm kopuyor ufaklık" "Ya sana aşık olduy...
63.4K 3.2K 30
~"EXO" Güney Kore'nin en büyük Jigolo sitesi ~