You & I

By aimhnkmyf

10K 752 730

CW: madde kullanımı, içki, cinsellik, argo, kan, taciz girişimi, smut... w/ @larrylovebot28 "Oops." "Hi!" Sh... More

Prologue
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
20
21
22
23
24
25
26
27
28
Epilogue

19

282 20 16
By aimhnkmyf

İyi okumalar, sizi seviyoruz♡

LOUIS' POV.

Nick'in intiharı Harry'i duygusal yönden hiç etkilememiş olacak ki, sabahın köründe keman çala çala başıma dikilmişti. Amacının beni uyandırmak olmadığını bilsem de mutfakla odamın kapısı arasında mekik dokuduğunu yaklaşıp uzaklaşan keman seslerinden anlamam zor değildi. Hızla yerimden kalkıp Harry'nin yanına gittim.

"Günaydın."

"Günaydın. Yarın Gemma'nın düğünü var. Giyecek smokinim kalmadı. Bugün terziye uğramamız lazım." Tek nefeste arka arkaya sıraladığı cümlelerden sonra arkasını dönerek keman çalmaya devam etti.

"Umm. Tamam. Ama önemsemediğini düşünüyordum?" Kemanını yerine bırakıp mutfağa doğru yürüdü.

"Önemsemiyorum. Dışarıya sürekli didişen iki kardeş gibi görünsek de o benim ablam Louis. Düğün davetiyesi alana kadar nişanlı olduğunu bile bilmediğim ablam..."

Son cümleyi çok kısık sesle söylemişti. İçerlediğini anlamam kesinlikle zor değildi. Böyle şeylere önem vermeyen biri gibi görünse de bu sefer boş verememişti.

Kahve ve kruvasandan oluşan hızlı bir kahvaltı yapıp alt sokağımızdaki terziye gitmek için yola çıktık. Her adımında havalanan paltosu, caddeyi birkaç yıl geriye götürüyordu sanki. Onun bu zamana ait olamayacağını düşündüm, bu dünyaya ait olamayacağını. Herkesten, her şeyden farklıydı.

Terzinin önüne kadar gittiğimiz sürede sadece biraz önümde yürüyen Harry'i izlediğim için birkaç kez düşme tehlikesi atlatmış, her sendelediğimde Harry'den çok sakar olduğuma dair laflar yemiştim.

Terzinin kapısından girince bizi ilk karşılayan şey tozlu kumaş topları ve kapının üstündeki küçük zil oldu. Dükkanın sahibi en köşedeki sallanan sandalyesinde uyukluyordu. Bizim geldiğimizi görünce yavaşça doğruldu.

"Hoş geldiniz çocuklar. Buyurun." Yavaş ve baskın bir İskoç aksanıyla konuşuyordu. Harry hemen konuya girdi.

"Yarın için iki tane takıma ihtiyacımız var-"

"Benim smokinim var Harry." Araya girmemle yüzü düşse de devam etti, "Tamam, bir tane olsun öyleyse, siyah olacak. Gömleği de siyah olsun. Zaten düğün cenazeden farksız geçecek."

Yaşlı adam yakın gözlüklerini burnunun ucuna takıp boynundaki mezurayı elime tutuşturdu.

"Yarın içinse hızlı olmalıyız evlat, benim fıtığım var, eğilemem. Bel altını sen ölçeceksin, ben de ölçümleri yazarım. Yarın sabah gelip alırsınız." Hayır! Hayır, hayır, hayır. Harry'nin bel altını ölçersem birkaç gün yüzüne bakamayacağıma emindim. Ama bana beklentiyle bakan yaşlı adamın gözlerine dayanamayıp elimdeki mezurayla Harry'e yaklaştım. Camı kırık boy aynasının önünde elleri belinde bekliyordu.

"Bel çevresi." Dedi terzi. Harry üstündeki paltoyu çıkarıp kenarda duran tahta sandalyenin üstüne attı. Ben de üstündeki beyaz tişörtü hafif kaldırarak düşük bel pantolonundan defne yapraklarının görünmesini sağladım. Mezurayı arkadan geçirerek beline sardım. İyice sardığıma emin olunca mezuranın gösterdiği değeri elinde kağıt kalemle masada bekleyen terziye söyledim.

"Bel çevresi, 66 santimetre." Belinin inceliğine şaşırmış halimi görünce dudağının kenarı kıvrıldı. Ben mezurayı gevşetirken o kadar yakındık ki, sıcak nefeslerini saçlarımda hissedebiliyordum.

"Aşağıya doğru in, dış bacak ölçüsü." Terzinin komutuyla yere doğru çömelerek dizimi yere koydum. Mezurayı uyluğundan başlayarak ayak bileğine kadar uzattım, "Dış bacak, 111 santimetre." Adam resmen tanrı.

"Tamam. Şimdi de iç bacak." Harry bacaklarını aralayıp yukarıdan bana baktı. Ağlamak istiyordum. Gözlerimi yaşlı adama diktim. "Daha kolay bir yolu yok mu bunun? Harry takım giyecek diye ben niye işkence çekiyorum?"

"Çok söylenme genç adam. Fazla vaktimiz yok, hızlı olun."

"Evet Louis, hızlı ol. Alt tarafı bacağımın içini ölçeceksin." Hafif bir kıkırtıyla söylediği şeye homurdanarak elimi penisine doğru çıkardım. Yapmamam gerektiğini bilsem de elimi bilerek biraz sürterek penisinin yanından ayak bileğine mezurayı uzattım. "85 santimetre."

"Hazır elin değmişken diğer ölçüleri de almaya ne dersin? Ben sizi yavaşlatırım, senin yardımınla hızla bitiririz."

Terzinin dediği şeyle gözlerimi büyüterek kafamı iki yana sallasam da Harry beni tekrar önüne çekti.

"Bana istersin gibi gelmişti ama." imayla söylediği şeye gülerek yerden kalktım. "Sen öyle san."

"Heeyy, benim de duygularım var Louis. Kırıcısın." şaşkın gözlerimle ona baktım. Şaka yaptığını anlamam uzun sürmemişti. Harry ve duygular... Çok zıt olduğuna hemfikiriz sanırım.

"Kalça." Terzinin söylediği şeyle mezurayı yine arkadan Harry'nin poposuna sardım. Öne doğru getirip birleştirmeye çalışırken az önce penisiyle yaptığım minik oyunun işe yaradığını fark ettim. Önündeki hafif şişliğe bakarak onunla biraz daha oynasam zararı olmaz diye düşündüm. Elimi tam üzerine getirip dar pantolonun üstünden birkaç kez hareket ettirdim. Kısık sesle inleyince terzide olduğumuzu hatırlamış olacak ki hemen öksürerek bastırmaya çalıştı. Sonra kulağıma eğilip "Bana ne yaptığına bak." dedi. Gözlerimi penisine indirmiştim ki terzinin tok sesi eğlencemi böldü.

"Çocuklar! Kalça? Evde sevişirsiniz burası terzi." Harry'nin omuz silkmesine nazaran benim yanaklarım kızarmıştı.

"Eee... şey, evet, 91,44 santimetre. Bir de benim kalçama büyük derler." Aklımdakiler yüzünden kıpkırmızı bir suratla söylemiş olsam da terzi gülerek önündeki kağıda not etti.

"Göğüs çevresi." Mezurayı kollarının altından göğüsüne sararken olmamız gerekenden daha yakın olmamız benim için işleri daha da zorlaştırıyordu tabii. Ama her ne kadar bana bir şeyler hissetmediğini söylemiş olsa da beni yaşlı bir terzinin önünde öpmesi en son beklediğim şey bile değildi. Tamam, buna öpmek denmez ama her kafamı kaldırışımda yeşil gözlerindeki delici bakış eşliğinde dudaklarını dudaklarıma sürtüyordu.

"110,76 sanitmetre." Sesim titremişti. Yaşlı adam not alırken kafasını iki yana salladı.

"Size iş verdim, resmen dükkanımda sevişmediğiniz kaldı. Çekil, devamını ben hallederim." Kurtulduğuma sevinsem de adam her ölçü söylediğinde not aldığım kağıda bakılırsa, evinde yaşadığım adam bir dedektif değil, asil ellerden çıkmış ve özenle yapılmış bir heykeldi. Ve ben bu adama kendimi fena halde kaptırmıştım.

LIAM'S POV.

Adını seslenmemle korkulu gözlerini bana çevirdi. Telefonu direkt kapatarak bana doğru geldi.

"Açıklayabilirim-"

"Jeff kim?" Hiçbir şey demeden kafasını öne eğince dişlerimi sıkarak sorumu tekrar ettim.

"Zayn! Yüzüme bak. O sikik kim ve ona neden borcun var?"

Gözleri anında dolarken çatallı sesiyle açıklama yapmaya başladı.

"Jeff, tefeci. Uyuşturucuları almak için ondan para almıştım. Peşimi bırakmıyor. Normalde hep zamanında öderdim ama bu sefer-"

"Bu sefer ne? Sikeyim Zayn bunu bana nasıl söylemezsin? Sana inanamıyorum." Kızarmış gözlerini bana dikince sakinleşmeye çalıştım.

"Ne kadar borcun var?" Ağzında bir şeyler geveledi.

"Doğru düzgün cevap ver!"

"25.000"

"Aman tanrım! Bu parayı bulmanın zorluğunu biliyor musun sen? Kendine biraz çekidüzen ver! Şu evin haline bak. Her yer uyuşturucu, üzerindeki kazak iki haftadır yıkanmadı, eve gelen bütün postalar kapının önüne yığılmış. İkimiz için işimden vazgeçtim ben! Sen mafyaları peşimize takmaktan utanmıyorsun!" Ellerimi saçlarımdan geçirerek çekiştirdim. Beslediğim yoğun duygular olmasa kapıyı çarparak çıkmıştım bile.

"Özür dilerim." Kısık sesle mırıldanması kalbime iyi gelmemişti. Anında yumuşayan bakışlarımla telefonu çıkararak Niall'a amirlik sınavında şansımı deneyeceğimi söyleyen bir mesaj attım.

"Amir olursam senin sorununu çözdük sayılır. En fazla iki hafta sürer, Jeff'i oyala, ve nolur bir daha bu işlere girme. Kullanma, satma, uyuşturucuyla bir bağın kalsın istemiyorum. Biliyorum, zor. Ama başımıza çok iş açıyor. Evi de düzenlemeye başla. Çabanı görmek istiyorum."

Hevesle kafasını sallayarak dolu elalarını eliyle sildi. Kapının önündeki posta yığınını işaret ederek hepsini tek seferde kucaklayarak önüme koydu. İçini karıştırdı.

"Su faturası, elektrik faturası, Jeff'ten tehdit mektubu, doğalgaz faturası-" Birden saymayı bırakınca elindeki süslü zarfa baktım.

"O neymiş?"

"Gemma'nın düğününe davetiye. İki kişlik."

"Ne zamanmış?"

"Yarın."

İşte başlıyoruz...

Continue Reading

You'll Also Like

68.7K 3.5K 9
Her masal cennetten çıkma, İblis'in masalı cennetten kovulmaydı. Tanrı ateşten afeti fırlattı cehenneme, Tanrı topraktan afeti fırlattı dünyaya. Anne...
14.8K 985 16
(One shot is coming) hikayemin başlangıç bölümü olan "YABANCI"nın daha ayrıntılı ve uzun anlatımıdır. Tony'nin hayatındaki herşeyden vazgeçip Steve'...
340K 31.5K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...