Kahve | Texting

By nubelindas

1M 81.5K 27.1K

Bilinmeyen Numara: Wuhan'dan Muş'a kadar gelen korona, Bilinmeyen Numara: 578. Bölüme kadar gelen Arka Sokakl... More

1.Bölüm❥
2.Bölüm❥
3.Bölüm❥
4.Bölüm❥
5.Bölüm❥
6.Bölüm❥
7.Bölüm❥
8.Bölüm❥
9.Bölüm❥
10.Bölüm❥
11.Bölüm❥
12.Bölüm❥
13.Bölüm❥
14.Bölüm❥
15.Bölüm❥
16.Bölüm❥
17.Bölüm❥
18.Bölüm❥
19.Bölüm❥
20.Bölüm❥
21.Bölüm❥
22.Bölüm❥
23.Bölüm❥
24.Bölüm❥
25.Bölüm❥
26.Bölüm❥
27.Bölüm❥
28.Bölüm❥
29.Bölüm❥
30.Bölüm❥
31.Bölüm❥
32.Bölüm❥
33.Bölüm❥
Komutanı Muhammed Olan Bir Ümmet Boyun Eğmez!!!
34.Bölüm❥
35.Bölüm❥
36.Bölüm❥
37.Bölüm❥
38.Bölüm❥
39.Bölüm❥
40.Bölüm❥
41.Bölüm❥
42.Bölüm❥
43.Bölüm❥
44.Bölüm❥
45.Bölüm❥
46.Bölüm❥
47.Bölüm❥
49.bölüm❥
final❥
özel bölüm❥

48. bölüm❥

15.5K 1.3K 671
By nubelindas

Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde
Şarkılarımda, sözlerimde.

Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.

Sen göreceksin duyacaksın
Parıldayan bir sevi sıcaklığı,
Uyuyacak, uyanacaksın.

Bakacaksın, benzemiyor
Gelen günler geçenlere,
Dalacaksın.

Bir seviyi anlamak
Bir yaşam harcamaktır,
Harcayacaksın.

Seni yaşayacağım, anlatılmaz,
Yaşayacağım gözlerimde;
Gözlerimde saklayacağım.

Bir gün, tam anlatmaya...
Bakacaksın,
Gözlerimi kapayacağım...
Anlayacaksın.  -Özdemir Asaf

Neredeyse yarım saattir yoldaydık. Güneş çoktan gökyüzünü terk etmiş, yerini zifiri karanlığa bırakmıştı ama hava yumuşaktı.

Yolda tek biz vardık galiba, yavaşça arabayı sağa çekip durdu. Etrafıma baktım, dağlar ve yollar.

"Arkanı dönsene." Soru dolu gözlerle bakarken omuzlarımdan tutup vücudumu arkaya çevirip gözlerime siyah bir örtü bağladı. "Atakan, noluyor? Önce bagaja örtü çektin, şimdi gözlerime. Korkmalı mıyım?"

Kısık sesle güldü. "Şşş, sakin ol. Bir yere gideceğiz birlikte."  Araba tekrar hareket ederken gözlerimdeki örtüyü garipsemiştim ama heyecanlanmıştım da.

Kısa süre içerisinde dururken yan kapı açılıp kapandı. Sürekli elim örtüye gidiyordu. Kendi kapım açılırken koluma bir el sarılıp yavaşça arabadan inmeme yardım etti.

"Bekle burda." Elleri kolumu bırakıp yanımdaki varlığı kayboldu. Gelen sesten arabanın bagajını açtığını anlayabiliyordum. Bir süre sonra bir zincir sesi geldi. Tuhaf sesler kulağıma gelirken gözlerimi açmak istiyordum artık.

"Sus sus." Kaşlarım çatıldı. Kendimden habersiz mi konuşmuştum? "Ben bir şey demedim ki."

Bir eli belime sarılırken yürüttü. "Sana demedim zaten, güzelim." Tövbe estağfurullah. Atakan şizofrendi de benim mi haberim yoktu?

"Gözlerimi ne zaman açacağım?" Cevap vermedi. Biraz daha yürüdükten sonra arkama geçip yavaşça siyah örtüyü indirdi gözlerimden.

Gözlerimi kısıp kırpıştırarak açmaya çalıştım. Açtığım an şaşkınlıkla büyürlerken, bir an gerçekliğine emin olamadım. Kafamı çevirip Atakan'a bakmak istiyordum ama gözlerimi alamıyordum. Bu... Muhteşemdi.

Kuzey ışıkları...

Karşımda duruyordu.

Hani küçükken kağıdı ikiye katlar, bir ipi sulu boyayla rengarenk boyar, en sonunda kağıdın arasına koyup çekince çok güzel desenler çıkardı ya.

Karşımdaki manzara aynı öyleydi.

Sanki gökyüzünü ikiye katlamışlar da sulu boyayla boyamışlar gibi duruyordu.

Ne kadar süre baktım manzaraya, bilmiyorum. Ellerini omuzlarımda hissedince arkama dönmeyi istedim. Ellerini sıkılaştırarak reddetti.

"Şimdi sana anlatacaklarımı dinle ve ben dön demeden dönme. Anlaştık mı?" Başımı salladım. "Anlaştık." Başörtümün üzerinden, başımı öpüp ellerini omuzlarından indirdi ama arkamdaki varlığını hissediyordum.

"Üç yıl önce, okul gezisiyle İstanbul'a geldiniz. Hatırlıyor musun?" Çok iyi hatırlıyordum ama o nerden hatırlıyordu?

"İlk defa orda gördüm seni. Galata kulesine geziye gelmiştiniz. Hatta onlar çıkarken, sen yavru, beyaz, tüylü bir köpeğin ayağı kırıldığı için çıkmayıp yanında beklemiştin." Nefeslendi. "Devamını anlatabilir misin?" Başımı salladım.

"Yandaki marketten bir şeyler alıp yedirmiştim. Canının acısından sadece yatıyor, çaresizce inliyordu. Sonra yanıma bir adam geldi. Müdahale etmeye çalışmıştı. Sadece bir ara baktım, yüzüne. Onda da gözlerim doluydu zaten. Yüzünü tam göremedim, zaten gördüğümü de unuttum. Ben ne yapacağımı düşünürken o bakabileceğini söyleyip almıştı. İnşallah iyileşmiştir, şimdi."

"İyileşti." Gözlerimi kırpıştırdım. Önümdeki manzarayı bile unuttum bir an.

"Helen, o adam bendim... İlk orada gördüm seni. Köpeğin başını okşayıp çaresizce bakıyordun, içim sıcacık olmuştu. Üç yıl bekledim doğru ama üç yıl önce aşık olmadım sana. Sadece o köpeğin başında ağlayan kızı unutamadım, aklımdan çıkaramadım. Şu an sana hissettiklerimle, o zaman hissettiklerim arasında o kadar büyük bir fark var ki... Hep bir umutla dua ettim. Seni tekrar görebilmek için." Güler gibi bir ses çıkardı.

"İki sene sonra o kızı buldum, ama masumca bir köpeğin başında ağlarken değil, sinirle köpürürken, başımdan kahve fırlatırken." O kahkaha atarken, ben utanmıştım.

"Şey çok yandın mı?"

"Dürüst olacağım, bir hafta boynuma yanık kremi kullandım. Allah'tan tam yüzüme gelmedi." Utançla dudağımı ısırdım. Geber Helen!

"Helen, dünyanın en güzel kadının hikayesi. Yunan mitolojisine inanmam ama Truva atı savaşı tarihte var. Dünya'nın en güzel kadını için canlarını veren binlerce insan. Ve sonunda ele geçirilen bir şehir. Biliyorsun o hikayeyi değil mi?" Başımı salladım.

"Arkanı döner misin güzelim?" Heyecanla ve dolan gözlerimle arkama çevirdim bedenimi. Gözlerim ilk yere oturmuş, dilini çıkarmış, bembeyaz kocaman bir köpeğe denk geldi. Ama gerçekten kocamandı.

"Evet, büyüdü, iyileşti de. İsim koymadım, birlikte koyarız diye. 3 yıl boyunca seslenmek biraz zor oldu tabii."

Gözlerimi köpekten alıp ona çevirdim. Elinde tatlı, pembe kapağı açık, bir kutu vardı. İçinde Helen yüzüğü... Bir aralar ismimi çok araştırmıştım ve böyle bir yüzük olduğunu keşfetmiştim.

Bir ucunda küçük bir çiçek diğer ucunda yapraklar vardı. Yaprakların ortasında minik minik, pırlantalar vardı. Çiçek ise sedef taşından yapılmıştı.

"Helen, onların ölümüne sebep oldu ama sen bana severek yaşamak ne demek, öğrettin."

"Helen, onlara ailelerini kaybettirdi ama sen bana yeni bir aile kazandırdın."

"Helen, onlara bir şehri kaybettirdi ama sen bana dünyaları kazandırdın."

Bacaklarım titriyor, gözlerim doluyordu. Sözleri... En içime dokunuyordu.

Derin bir nefes alıp bir adım geri gitti. Yerinde duramıyordu sanki.

"Helen, benimle evlenip evimizin küçük bahçesinde on bir çocuğumuzu büyütmeye var mısın?"

Ve tüm büyü bozuldu...

Göz devirdim. "On bir çocuğumuz olmayacak Atakan." Dudaklarını yalancı bir hüzünle büzerken az önce açtığı mesafeyi kapadı.

"Niye ya? Oysa benim ne güzel hayallerim vardı."

"Ya on bir çocuğu napacaksın Allah aşkına? Futbol takımı mı kuracaksın?" Ciddili ciddili başını salladı. Allah'ım...

"Evet, bak şimdi, en büyük çocuk kaleci olur. Diğerlerini yeteneklerine göre yerleştiririz. Ben teknik direktör olurum, sen de kulüp başkanı olursun. Sarmal Futbol Kulübü."

İçimden sabır çekip sinirim bozulmuş gibi güldüm.

"On bir çocuk diyorsan ben yokum, kabul etmiyorum." Kollarımı bağlayıp başımı başka tarafa çevirdim.

"Helen, kendine gel. Biz zaten evliyiz." Doğru.

Ne yapacağını bilmez tavrıyla saçlarını geriye attı eliyle."Tamam, on bir çocuk olmasın." Tekrar yüzüğü bana uzatırken yeni bir teklif sözü düşünüyordu galiba.

"Helen, geceleri uykun kaçtığında birlikte aynı tavana bakalım mı?" Gülümsedi.

"Gerçi ben seni izlemekten tavana bakamam ama olsun. Sen tavanı izlersin, ben seni."

Gözlerim tekrar dolarken gülümseyip boynuna atladım. "Atakan, seni çok seviyorum."

Başörtümün üzerinden başımı öptü. "Kurban olurum sana."

Ne kadar sarılı kaldık bilmiyorum ama artık kokusuyla yerimde mayışmıştım.

"Helen."

"Hm."

"Biz şu on bir çocuk işini bir daha mı düşünsek?"

Lan, lan... Dayanamayacak gibiyim.

Aşırı duygulandım, daha dün başlamış gibiyim. 🤧

Bana bir, iki aylık süre verin. Ali ve Rumeysa ile gümbür gümbür geleceğiz inşallah. Bu süre de beni unutup başka yazarları beni sevdiğiniz gibi severseniz psikolojim bozulur, ölürüm, her gece kabusunuz olurum öxkdncdd ay saçmaladım neyse.

Çiçeklerim, yazarınız değil arkadaşınızım. Olur da, kendinizi kötü hisseder veya sohbet etmek istersiniz bir mesaj uzağınızdayım. Helen, Atakan ve ben sizi çok seviyoruz.

Allah'a emanet olun 💜✨

Continue Reading

You'll Also Like

65K 2.7K 20
Serinin 2.kitaptır... Amerikadan dönenen Gecenin Ateş Prensesi... Gecenin Playboyu aynı zamanda mafya ve mazoşist ruhlu insan... Peki ya geçmişin k...
167K 12.7K 45
[𝑇𝑎𝑚𝑎𝑚𝑙𝑎𝑛𝑑𝚤*] [05.05.21- 22.05.21] Ayaz: ölmeyeceksin değil mi? Yavrukuş: bilmiyorum.
12.9K 1.4K 21
05***: İmam Bey 05***: Özür dilerim 05***: Kalbinizi kırmak istemedim 05***: Ayarsızım ben biraz 05***: Üzgünüm Ali: Üzülmeyin. Ali: Bu kalbimin si...