THT 29 KIRIK KALP

171 21 0
                                    

MULTİ: HAZER ALPAR

Kendisini büyüten kadının yüzünde pişmanlık aramıştı. Ama pişmanlık kırıntısı bile yoktu. Yıllardır kim olduğunu bile araştırmasına izin vermemişti. Kendisini Ledanlı gibi yetiştiren kendisine Ledanlı diyen, Ledanı kendi ülkesi gibi benimsettiren Büyükhanım, şimdi karşısına geçmiş kim olduğunu unutma diyordu. Kafasını çevirdi. Komutanına baktı. Komutan Kralın yüzünde ki ifadeyi görünce üzülmüştü.

Hiç bir şey dememişti. Diyecek bir şeyi yok idi. Ne diyebilirdi ki haklıydı. Ledanlı değildi. Jeyanlı olmasına da izin verilmemişti. Kimsesizdi. Hiç bir zaman bir ailesi olmamıştı. Kendi benliği nereye aitti. Sahi kimdi Hazer Alpar, kendisi bile bilmiyordu. Küçükken Kral Barkan'ın ona sevgiyle oğlum demesini özlemişti. Belki de onu gerçekten seven babası gibi gördüğü Kral Barkan idi.

Uzun bir süre sessiz kalmıştı. Büyükhanım dediği şeyin farkına varmıştı. Fakat bir şey söylememişti. Hazer Alpar hareketlendi. Komutan ve Büyükhanımı orada bırakarak gitti. Tek bir söz dahi etmemişti. İhanete uğramış gibi hissediyordu. Kendi halkına sırf Büyükhanım öyle diyor diye eziyet edilmesine göz yummuştu. Ondan korktuğu için miydi? Hayır.

Ona, onu bunca zamandır kimsesiz bırakmadığı için minnet duyuyordu. Aslında kimsesiz olduğunu şimdi anlamıştı. Ne de olsa o hiç bir yere ait değildi. Ne Jeyan onu aramıştı. Ne de Ledan onu sahiplenmişti. Yalnızdı. Yalnız ve kimsesiz.

Kimsesiz olanlar, onları sarıp sarmaladığını düşünen insanlara çabuk kanarlardı. Körü körüne inanırlar ve her dediğini minnet borcu görüp yaparlardı. Ama bir anlığına kim olduğunu unutmuş idi. Kim olduğunu bilmeyen kim olduğunu unutabilir miydi?

"Hazer Alpar" Komutanın sesini duyduğunda yürümesini sonlandırdı. Dolan gözlerinden dolayı arkasına dönmemişti.

"Kralına nasıl sadece adıyla seslenirsin." Dedi sahte bir sinirle aslında sinirlenmemişti. Aksine yanında olmasına ihtiyacı vardı.

"Ben şuan Komutanınız değil de ağabeyiniz olarak geldim." Hazer Alpar gülümsemişti. Ama bunu Batıray görmüyordu.

"Benim gibi hiç bir yere ait olmayan kimsesiz birinin ağabeyi olur mu?" Sesinde ki kırgınlığı hissediyordu. Batıray, Hazer Alpar'ın hala arkası dönüktü. Batıray hareketlendiğinde elini kaldırdı. Durmasını istiyordu. Onu bu halde göremezdi.

"Senin Ledan'a ait olmadığını söyleyen kişi içinde bulunduğu her şeyi sana borçlu eğer tahtta sen değil de Kral Barkan'ın kardeşinin çocuklarından biri geçseydi. Büyükhanım da biz de yaşamıyor olurduk." Komutanına hak veriyordu. Ama bu ihanete uğramış hissini bastıramıyordu.

"Haklıydın." Dedi kısık çıkan sesi ile az daha yükselse göz yaşları dışarı sızacaktı."Ben sanıyordum ki onun her istediğini yaptığım da bana çocukluğumda ki gibi sarılır. Ama o bana kim olduğunu unutma dedi." Gülmüştü. Ruhsuz bir gülüştü. Devam etti."Ben kim olduğumu bilmiyorum ki kim olduğumu öğrenmeme izin vermedi." Yürüyüp gitmişti. Gözlerinden sızmak için anı kollayan yaşlara direniyordu. İçinde eksik olan sevgiyi bastırmak için elinden geleni yapmıştı. Günün sonunda yine yalnızdı.

        Ledan halkı yine sorun çıkartıyordu. Su almak için kuyuda sıra oluşmuştu. Fakat en son gelen Ledanlılar sırada olan Jeyanlıları ittirip sıradan atıyorlardı. Ya sabır diyerek onlara bulaşmak istemeyen Jeyan halkı oldukça sabırlıydı.

"Yaran nasıl oldu." Komutan Asral

"Şifacıya uğramıştım gelirken, tedaviyi kim yaptıysa onunla evlenesin sana iyi bakacaktır dedi." Komutana hayretle bakan Asral bunu demesini kesinlikle beklemiyordu.

TEHLİKELİ TOPRAKLAR 1 VE 2. SERİWhere stories live. Discover now