THT 7 TAHT

328 27 2
                                    

MULTİMEDYA: KATAMAN KRALLIĞININ KRALI BARZA

Kral Alpagu'nun ölüm haberinin gelmesinden 2 gün geçmişti. Prenses 2 gün boyunca hiç odasından çıkmamış kendisini odasına kapatmıştı. Kraliçe de farksız değildi. Odasına kapanmış oğluna ve kızına belli etmemeye çalışarak ağlıyordu. Eşinin cenazesi bile gelmemişti. Onun bedenine Kataman Krallığının işkenceler yaparak öldürdüğünü öğrenmişlerdi. Bu durumu kaldırmak Prenses ve Kraliçe için çok zordu.

     Gözü yıllardır tahtta olan Jeyan askeri Batı'ya doğru yola çıkmıştı. Maksadı Jeyan'a Kral olmak için Batı'dan yardım istemeye gitmekti. Yaklaşan felaketten henüz kimsenin haberi yoktu.

"Kralım" Kralı koruyan muhafızlardan biri Kralın huzuruna çıkmıştı.

"Jeyan'dan bir asker sizinle görüşmek ister Kralım" Muhafız cümlelerini bitirdiğinde Kataman Kralı Barza kaşlarını çatmıştı. Jeyan'dan neden asker geldiğini merak etmişti.

"Jeyanlı asker mi? Burada ne işi vardır."

"Sizinle mühim bir mesele de istişare etmek istermiş Kralım" Kral kaşlarını çattı. Şaşırmıştı elçi değilse neden kralla konuşmaya Jeyan askeri gelmişti?

"İçeriye alasın." Jeyan askeri Ertunga hızlı adımlarla içeri girdi.

"Kral Barza" Jeyan askeri Kralın karşısında eğilmişti. Sırıtarak krala bakınca kral bu tavrı karşısında kaşlarını çatarak Jeyan askerine bakmıştı.

"Söyle Jeyanlı" Kral sert bir ses tonuyla, donuk bakışlarla ifadesiz bir şekilde askere bakıyordu.

"Sizden yardım istemeye geldim Kataman Kralı Barza" Diye söze girince hem Kral hem de Kralın muhafızları şaşkınlıkla adama bakıyorlardı.

"Jeyan benden yardım istiyor demek. Krallarını öldüren bir Kraldan neden yardım ister Jeyan" Asker yüzüne yerleştirdiği sırıtışı daha da genişletti. Ve söze girdi.

"Jeyan değil Kral Barza bizzat ben istiyorum. Uzatmadan niyetimi size söylemek isterim. Kral Alpagu'yu destekleyen biri olmadım. Onun yanlış kararlar aldığını bilirdim. Ben Jeyan tahtına oturmak için sizden yardım isterim" Kral büyük bir kahkaha attı. Yanında ki muhafızlar da gülüyordu. Asker kendisinin küçümsediğini hissetsede bir şey demedi.

"Demek yardımımı istersin. Sana neden yardım edeyim." Asker tekrar söze girdi.

"Eğer tahta oturur isem Kataman krallığına hizmet ederim. Jeyan'a Kataman askerleri yerleşir. Jeyan toprakları sizin olur. Ama tahta oturan kişi ben olmak isterim. Şuan Jeyan yavaş yavaş karışıyor. İsyan çıkıcak olur ise yer yerinden oynayacaktır. Bu da bizim için bir fırsattır."

Kral bunu düşünmeye başladı.  Jeyan toprakları tıpkı Ledan toprakları gibi oldukça bereketliydi. Daha önceden gözünü Jeyan topraklarına dikmişti. Fakat eline bir fırsat geçmemişti. Bu onun için bir fırsat olabilirdi. Jeyan askerine ise tahttı bırakmayacaktı. Ama o öyle bilse kimseye bir zararı olmazdı. Ta ki Kataman Jeyan'ı fet edinceğe kadar.

"Sana yardım edecek olur isem bana tâbi olacaksın öyle mi?" Kral emin olmak için bir kez daha sordu.

"Benim Kralım siz olacaksınız ben ise Jeyan'da ki vekiliniz." Dedi kendinden emin bir şekilde.

"Kabul ederim. Gereken ne ise Komutanlarım ile yapasınız. Jeyan topraklarına Katamanın nasıl hükmettiğini tüm dünya görmeli ve sıra Ledan topraklarına geldiğinde kuzey tamamen benim olacaktır. O başı bozuk Ledan kralının bana diklenmesinin bedelini ondan topraklarını alarak ödeteceğim."

Kral Kuzeyi tahtta oturduğundan beri istiyordu. Fakat Jeyan en güçlü dönemlerini Urağan ve Kral Alpagu zamanın da yaşamış idi. Bu yüzden bir fırsatı olamamıştı. Aynı şekilde Ledan'da ona engel olan Kral Barkan'dan sonra tahmmül etmek zorunda kaldığı Ledan Kral'ı Hazer Alpar vardı. Ve bir gün Jeyan'ı aldığında Ledan ile ittifağını bozacak ve üzerlerine yürüyecekti.

Asker teşekkürlerini iletti. Ne yapacaklarını konuşmuşlardı. Katamandan ayrılıyordu. Ve yıllardır istediği Jeyan tahtına çok yakındı.

     Jeyan oldukça karışmıştı her kafadan bir ses çıkıyordu. Herkes yeni kralın kim olacağını merak ediyordu. Kimisi Kralın oğlu Urağan'ın çıkamasını, kimisi komutanlardan birisinin çıkmasını, kimisi de saray soyundan gelenlerin olması yönünde kafa yoruyordu. Komutan İsfendiyar Ve Komutan Arat kısa bir istişarenin ardından Prensesle görüşmek istediğini Prensesin yardımcısı Mia'ya söylemişlerdi. Yoğun ısrarlara rağmen Prenses görüşmeyi kabul etmiş odasından çıkmıştı.

"Buyrun İsfendiyar ve Arat ağabey" Dedi sakin ve kısık çıkan sesiyle ağlamaktan sesi kısılmıştı. Gözleri şişmişti.

"Prensesim acınıza acı eklemek canınızı yakmak istemem. Ama vaziyet kötü gider. Bir an önce bir hal çaresine bakmak gerekir." Prenses yorgun ve bitkindi. Ağabeyinin ölüm haberini aldıktan sonra hiç uyuyamamıştı. Gözlerini kapadığı anda kâbuslar, görüyordu. Komutanların ilk Prensese gelme sebebi saf saray soyundan olduğu içindi. Kraliçe her ne kadar Kralın eşi de olsa Jeyan'da saf saray soyundan gelenler daha önce gelirdi.

"Ne yapmak icap eder." Prenses kısık çıkan sesiyle konuştu. İsfendiyar derin bir nefes aldı.

"Bunu söylemeyi istemez idim Prenses Talia Vera, halkın arasında taht gerginliği peyda olmuştur. Halkın yarısı Kral Alpagu'nun oğlunun tahtta çıkmasını ister. Yarısı da halkın ve sarayın seçtiği birinin tahtta çıkmasını ister. Tedirginlik yüzünden de halkın arasında da fitne ateşi körüklenir."

Prensesin gözlerinden yaş akmıştı. Kendi halkının ağabeyinin ölümüyle üzülmesini anlayışlı olmasını bir müddet bu duruma sessiz kalmasını beklerken onlar taht peşinde koşuyordu. Bu bünyesine ağır gelmişti. Elleriyle elbisesisini sıktı içini saf bir nefret almıştı.

"Urağan daha 9 yaşında çocuktur. Ne yapmamız icap eder siz ne düşünürsünüz."

Mecbur kalınırsa Urağan tahtta çıkardı. Fakat Kraliçe oğlunun tahtta kurban gitmesine izin vermezdi. Çünkü bir süre sonra çocuktan Kral mı? Olur diyerek isyan çıkartan kesim olacaktı.

Prenses sıktığı dişlerinin arasından konuşmuştu sinirlerine hakim olmak için kendisini sıkıyordu. Nasıl bu kadar nankör olabilirlerdi. Ağabeyi halkı için toprak fet etmeye giderken onlar nasıl bu kadar vurdumduymaz olabilirdi. Zihnini ele geçiren düşünceler ile boğuşmak onun başını ağrıtıyordu.

"Ağabeyiniz ile sefere çıkamamıştık. Ama ağabeyiniz Kral Alpagu sefere çıkmadan önce bana bir vasiyetname verdi." Prenses şaşkınlıkla komutan İsfendiyar'a baktı. Ağabeyi neden sefere giderken Komutanına vasiyetname vermişti?.

HAYAL

Kral Alpagu Batıya çıkacağı sefer öncesi mühim hazırlıkları yapıyordu. Hiç bir eksik bırakmaksızın sabaha kadar çalışıyordu. İçine düşen kuşku günler önceden aklını kemiriyordu. Daha az önce karısı bu sefere çıkmaması için uğraşmıştı. Daha fazla bu kuşkuyu düşünmemek adına bir kağıt aldı ve yazmaya başladı. Yazdığı şey bir vasiyetname idi neden bir anda vasiyetini yazmıştı? . Ne düşünmüştü de vasiyetname yazıyordu?. Bir süre sonra İsfendiyar'ı yanına çağırdı.

"Beni çağırmışsınız Kralım" Alpagu ayağa kalktı ve komutan İsfendiyar'a kağıdı uzattı.

"Vasiyetimdir İsfendiyar olur da bu seferden geri dönemez isem bu kağıdı oku ve gerekeni yap." İsfendiyar şaşırmıştı ilk defa Kralını bu kadar gergin görüyordu. Komutan İsfendiyar başını salladı. Soru sormamıştı. Kral da soru sormasını istemiyordu.

YENİ BİR BÖLÜM YENİ BİR HEYECAN DİĞER BÖLÜMLERDE GÖRÜŞMEK ÜZERE MUHTEŞEM OLAYLAR KARŞISINDA AĞZINIZIN AÇIK KALACAĞINI DÜŞÜNÜRÜM. OY VE YORUMLARINIZI BEKLERİM BENİ KIRMAYIN OY VERİP DÜŞÜNCELERİNİZİ BELİRTİN TEŞEKKÜRLER...🤩

TEHLİKELİ TOPRAKLAR 1 VE 2. SERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin