THT 8 VASİYETNAME

323 30 5
                                    

MULTİMEDYA: TEMSİLİ VASİYETNAME, AMA ONLARIN DİLLERİ VE YAZISI FARKLI OLDUĞU İÇİN BAŞKA DA HAYAL EDEBİLİRSİNİZ...

İsfendiyar elinde ki vasiyetnameyi Prensese uzattı. Prenses kağıdı açtı. Ve şaşkınlıkla İsfendiyar'a baktı şaşırmıştı. Kağıtta yazılanı yüksek sesle okudu.

"Ben Kral Alpagu gidişimin olduğu fakat dönüşümün belli olmadığı bir sefere çıkmaktayım içimi kaplayan derin bir kuşku aklımın ücra köşelerinde bir vasiyetname yazmaya itti beni, ben çıktığım batı seferinden zaferle dönemez, olur da ölür isem, ülkemi bozguncuların eline bırakmayasınız. Tahtımın sultanı Prenses Talia Vera'nın taht'a çıkmasını vasiyet ederim. Vera bir savaşçı gibi yetiştirildi. Olur da bana bir şey olur ise Tahtımın sultanına söyleyin bir savaşçı olarak Jeyan krallığının tahtına geçsin ülkemizi bozguncuların eline vermesin"

Vasiyetnameyi okur iken gözlerinden bir damla yaş kağıda damlamıştı. Küçüklüğünden beri ona Tahtımın sultanı diye seslenirdi. Başta neden böyle dediğini anlamıyordu. Ama şimdi anlamıştı ki ağabeyi ona güveniyordu. Biliyordu ki Vera asla Prenses gibi büyütülmemişti önce babası Kral Urağan sonra Ağabeyi Kral Alpagu onu savaşçı gibi yetiştirmişlerdi. Daha küçük iken askerlerle talimhanede kılıç kalkan tutuyordu elleri, şimdi anlıyordu Prenses ağabeyinin ve babasının ne yapmaya çalıştığını.

Babasına kızardı yıllar evvel, diğer Prensesler gibi olamadığı için. Eline küçük yaşta kılıç verdiği için ona kızıyordu. Ama şimdi onların kendisini savaşçı yetiştirdikleri için minnet duymuştu. Babasının sözlerini hatırına aldı.

"Sen şimdi bana kızıyorsun Veram ama zamanı geldiğinde benim tahtıma sen oturduğunda ne yapacağını bilmeden korkma istiyorum kızım" küçük kız dudaklarını büzüp çatık kaşlarıyla babasına bakıyordu.

"Ağabeyim var" Deyip kollarını göğsüne bağlayıp arkasına dönmüştü. Kendince küsüyordu babasına, babası kucağına aldı ve tekrar konuştu.

"Gün gelecek büyüdüğünde çok yıkıma şahit olacaksın. İşte kimse kalmadığında belki de Krallığımızın umudu sen olacaksın güzel kızım"

Prenses babasının sesini kulaklarında işitmişti. Haklıydı. O zamanlar anlamasa da şimdi anlıyordu. Acısını yüreğinin en derinine gömmek zorundaydı. Ağabeyinin yıllar evvel yaptığı gibi ağabeyi de babası öldükten sonra taht'a çıkmıştı. Zorunda kalmıştı. Halk arasında çatışma çıkmaması için bir an evvel çıkması gerekiyordu. Ağabeyi nasıl bu yükü kaldırmıştı.? Nasıl toparlanıp ülkesiyle ilgilenmişti? Keşke diyordu Prenses ağabeyim gibi güçlü olabilseydim, ama bilmediği bir şey vardı. Belki ağabeyi gibi güçlüydü sadece toy olduğundan farkında değildi.

"Ağabeyim vasiyetnamesine benim tahta çıkmamı yazmış fakat ben Kraliçemize de danışmak isterim" Prenses yengesine bunu söylemek ve icazet almak istiyordu. Soyun devamı olduğundan Kralın oğlunun taht'a çıkması makbul olandı. Fakat vasiyetnamesinde Kral Prensesin taht'a geçmesini istemişti. Bunun sebebini henüz tam olarak bilemesede ağabeyinin vasiyetini yerine getirmek zorundaydı.

"Siz bilirsiniz Prensesim" Demişti İsfendiyar, komutanlar kraliçe ile görüşme talep etmişti. Kraliçe Prenses ve komutanların olduğu yere geldi.

"Güzel kızım" Dedi yorgun bir ses ile Kraliçe, güçlü görünmeye çalışsa da yüreğinde ki acı gün yüzünde durmayı başarıyordu.

"Yenge" dedi. Boğuk bir ses ile ona bakarken duygulanmıştı. Kraliçe Prensese sarıldı. İki gündür görmediği kızını özlemişti.

TEHLİKELİ TOPRAKLAR 1 VE 2. SERİWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu