5| mother's daughter

406 43 31
                                    

Sasuke ile geçirdiği o gecenin üzerinden bir ay, su gibi akıp geçmişti. İçine dolu dolu şeyleri sığdıran bir ayda çok şey olmuştu.

Krallığın genç prensesi Sakura, hocası Tsunade ile sıkı çalışıyordu. Hatta onunla tanışalı bir ay olmuş olsa bile gönülden kurduğu sıkı bağ, bu güzel ve yetenekli kadını annesi gibi hissetmesini sağlıyordu. Bunun asıl sebebi; Tsunade'nin ona diğer insanlardan tamamen farklı davranmasıydı. Saray çalışanları veya diğer insanlar gibi onu soylu olduğu için kayırmıyor, yapmacık samimiyetlerde bulunmuyordu. Hatta tam aksine, bağıra çağıra ve gerekirse fiziksel şiddetle kendini dile getiriyordu. Bu durum, Sakura'nın kendini normal hissetmesine ve o kadınla içten bir bağ kurmasına yol açmıştı. Saray çalışanlarından başka iletişime geçtiği pek insan olmadığı için sürekli prenses olduğu için ayrı ve yapmacık bir muameleye maruz kalıyordu. Onu bu yapmacık duygulardan kurtaran tek kişiler Sasuke ve Tsunade'ydi. Dadısını da unutmamak lazımdı, her ne kadar şartlar gereği ona karşı açık olamasa da duygularında samimi olduğunu hissediyordu kız. Hocası Tsunade geldiği andan itibaren sarayda kalmaya başlamıştı. Sabah erkenden çalışmalara başlıyorlardı, ancak Tsunade onu her açıdan eğitiyordu. Gerçekten 'her açıdan'. Onu tanıdığından beri çok değiştiğini hissediyordu Sakura.

Tsunade ona, cılız ve güçsüz olduğunu söyleyip dururdu hep. Şifacılık dışında fiziksel olarak da eğitiyor ve vücudunu sağlamlaştırıyordu. Şifacılıkta yeteneksiz olduğunu da söylemişti, annesiyle çok zıt olduğunu da. Sakura, kadınla tanışmadan öce onu annesiyle kıyaslayıp hayal kırıklığına uğrayacağından korkuyordu. Ama onunla tanışınca Tsunade, "Mebuki gibi asla olmayacaksın, o tüm ülkenin en iyi şifacısıydı. Ben seni eğitmeye başlayana dek," Kadının kendinden emin duruşu kızın cesaretini tetikliyordu. Belki de Tsunade'nin karakteri sayesinde buraya kadar dayanabilmişti.

Fiziksel olarak gelişme kaydetse de, bir aya göre şifacılığı pek gelişmemişti. Elbette eskisinden kat ve kay iyiydi ama Tsunade, bir ay içerisinde daha da gelişir diye düşünmüştü. Fakat umduğundan daha az gelişme kaydetmişti Sakura.

Sakura aynı zamanda sarayda başka bir hareketlilik olduğunu fark etmişti, babası sıklıkla bir şeylerle ilgileniyor ve sarayda çalışmalar yapılıyordu. Tüm bunların Venom'un gitmesiyle bir alakası olduğunu bilmiyordu henüz. Sasuke hala söyleyememişti. Söylediği zaman kızın yüzünde oluşacak ifadeyi bildiğinden dolayı hep erteliyordu. Zaten bir aydır doğru dürüst görüşemiyorlardı. Sakura sıkı çalıştığı için çok erken uyuyordu ve Sasuke cama gelmeye fırsat bulamıyordu. Öğlenleri işler nedeniyle saraya gelse de genç kız o sırada hocasıyla çalışıyor olduğundan dolayı konuşamıyorlardı. Haliyle Sasuke bu boktan haberi verecek fırsat da bulamıyordu.

Venom, bir aydır hazırlıklar nedeniyle göreve çıkmıyordu zaten. Yolculuk başlayana kadar tüm vakitlerini güçlenerek geçiriyorlardı. Sasuke, kaptan olarak arkadaşlarının çalışmalarına zaman ayırıyordu. Arkadaşlarının oldukça güçlü iblis avcıları olduğundan şüphesi yoktu zaten ama bu yolculuk yıllar süreceğinden vücutlarını buna hazırlamaya ihtiyaçları vardı.

Güneşli güne erkenden başlayan Sakura, hocasıyla beraber büyük salondaydı. Yumruklarını sıkarak saldırı pozisyonu almış, gözlerini hocasına dikmişti. Tsunade hiç merhamet etmeden savurduğu tekmesini kıza yönlendirirken, genç kız savunma yapamamış ve tekmeyi karnına yemişti. Sert darbe karşısında acıyla inleyip iki büklüm yere uzanırken yüzünü buruşturdu.

Tsunade bu durumdan hiç memnun olmamıştı, "Sakura, ayağa kalk!"

"A-ama, Tsunade-sama...-" Karnına giren bir sancıyla lafını bir inleme böldü. Maalesef yakarışları hocasına etki etmiyordu,

demon | sasusakuTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon