25| blood

250 30 34
                                    

Baştan aşağı titredi kadın. Karşısında ki ölüm kokan, kırmızı gözlere bakamıyordu. Yüzyıllar önce göğsünde hissettiği o acıyı tekrar hisseder gibi olduğunda yüzünü buruşturdu.

Titrek bir nefes verdi, nefesi buhar olup havaya karıştığında parmaklarına dek uyuşmuştu. Tek bir soru vardı aklında, ölecek miyim?

Tekrar ölmek istemiyordu.

Bir daha dirilecekti fakat arkasında bıraktığı çok insan olacaktı. Önceki hayatında da arkasında çok kişiyi bırakmıştı. Tekrar aynısı olsun istemiyordu. Sasuke, bu kadının her ölümünde daha da intikam hırsına boğulacaktı. Daha da dibe batacak, daha da çökecekti. Üstelik kadın tekrar dirildiği zaman önceki hayatını hatırlamıyordu, bu Sasuke için zor olmalıydı.

"Demek geldin," dedi güçlükle karşısındaki kara kanatlı iblise. Dudakları, ölümü kabul etmiş gibi yukarı kıvrıldı.

"Geldim," dedi İtachi pürüzsüz bir sesle, "Seni yalnız yakalamak için böyle adi bir yol seçtiğim için affet."

"Ölecek miyim?" gözleri doluyordu ve yaşlar akmak için bir direniş içindeydi. Artık göz pınarlarına sığmıyor ve yanaklarından süzülmek istiyorlardı fakat, kadın bunun olmasına izin vermiyordu.

"Evet," dedi iblis, "Ama henüz değil."

Sakura yutkundu, "Henüz değilse... neden buradasın o zaman?" 

"Benimle bir yere kadar gelmelisin," gülümsedi, "Daha önce gitmediğin bir yer değil, eminim yabancılık çekmezsin."

Dirense bile gücünün yetmeyeceğini biliyordu Sakura, hiçbir şey yapmadı o yüzden. Yaptığı tel şey Sasuke'yi düşünmekti. Nerede ve ne yaptığını düşünüyordu, acaba o da mı oradaydı? Neresi diye sorma gereği duymuyordu, elbette İblis Krallığıydı. 

.

.

.

Sasuke, yerde bıraktığı iki leşe baktı. Sasori'nin siyah kanlara bulanmış bedeninin diğer yanında Orochimaru'nun bedeni duruyordu. İşini henüz bitirdiğini düşünmüyordu, her bir parçasını koparana kadar tatmin olmayacaktı. 

Suratının her yanına sıçrayan kanı elinin tersiyle sildikten sonra bedenlere doğru atılmıştı. Fakat o anda birden bire kendini başka yerde buluverdi. Karşısındaki iki beden ve toprak gitmiş, yerine ışıl ışıl parlayan mermer bir zemin gelmişti. Kendi yansımasını görebiliyordu. Henüz başını kaldırmamıştı, sadece zemini görüyordu ama buna rağmen nerede olduğunu biliyordu. Kafasını kaldırdığı zaman göreceği manzarayı da. 

Kafasını yavaşça kaldırdığında, görmeyi beklediği manzarayı gördü. Simsiyah kocaman bir tahtın üstünde, ağabeyi İtachi oturuyordu. Bacak bacak üstüne atmış, çenesini eline yaslamış ve ona bakıyordu. Siyah boynuzlarından geçirilmiş parlak bir tacı göz alıyordu. İki yanında duran, ellerinde uzun mızrakları olan iki iblis vardı. Saray, tüm ihtişamıyla karşısındaydı.

"Evine hoş geldin, küçük kardeşim."

Sasuke etrafı kısık gözlerle süzdü,  "Pek hoş bulduğumu söyleyemem," diliyle kuruyan dudaklarını ıslattı, "Neden getirdin beni buraya?" yüzündeki alaycı ifadesini silmiş, yerini çatık kaşlarına bırakmıştı.

"Kardeşimi görmek için bir sebep aramıyorum," dedi İtachi düz bir sesle. Fakat sebebi elbette ki bu değildi. Kendisini öldürmek için yemin eden kardeşinin ne kadar güçlendiğini kendi gözleriyle görmek istiyordu. Hala kendisine rakip olacak kadar güçlü olmadığını bilse de, seviyesini görmek istiyordu. 

demon | sasusakuWhere stories live. Discover now