38| burn while alive

171 28 13
                                    

Sakura çıldırmak üzereydi. İşlerin altından kalkamıyordu. Bu işler sadece krallıkla sınırlı kalsaydı anlayışla karşılayabilirdi. 

Sasuke'nin dönmesine bir hafta vardı. O gelmeden akli dengesini yitireceğinden korkuyordu. Sarayın harcamaları, krallığın gelir giderleri derken üstüne birde iblis nüfusundaki artış binmişti. Krallığın bütçesinin büyük kısmı orduya gidiyordu. İblisler çoğalınca doğal olarak asker ihtiyacı da çoğalmıştı. O yüzden eğitim kampları yeni yetmelerle dolmuş taşmıştı. Dolayısıyla doyurulacak boğaz sayısı da artmıştı.

Bütçe sıkıntısını daha da zorlayan etkenlerden biri ise muhtemelen en ilginç olanıydı. Yangınlar. Evet, her gün şehrin en az üç farklı yerinde yangın çıkıyordu. Sakura bu kadarının da tesadüf olamayacağını düşünerek bunun bir kundaklama işi olduğuna kanaat getirmişti. Bu yüzden yangın yerlerine ekip gönderiyordu ama ne hikmetse kundaklama olduğuna dair bir kanıt veya şüpheli bulamıyordu.

Ülkenin dört bir yanındaki yangınlar yüzünden tarım faaliyeti aksamıştı. Tarla gibi araziler yandığı için toplanması gereken ekinler yanarak heba oluyordu. Sakura bu gidişle kuraklık ve açlığın baş göstereceğini düşünüyordu. Halk da böyle düşündüğü için insanlar paniğe kapılmıştı.

İnanması güç olsa da bunların hepsi şu bir haftada yaşanmıştı. Sasuke'nin yokluğunda. Sakura bunların hepsini tek başına idare edemiyordu. Nasıl bir hafta içinde ülke kuraklığa sürüklenebilirdi ki?

Ülkenin uç kesimlerindeki surlarda hasar meydana geldiği için uzak köylerde sık sık iblis saldırısı yaşanıyordu. Sakura krallığın bütçesini elinden geldiğince iyi değerlendirerek surları tamir ettirmeye çalışıyordu ama bütçe yetmiyordu. Elçilerinden aldığı habere göre uzak köylerde isyan başlamıştı. Onlara hak veriyordu. Elbette ölmek istemiyorlardı ve krallıktan surların tamir edilmesini istiyorlardı.

Bu iş güç altında güzel kadın o kadar ezilmişti ki, gittikçe depresyona sürüklenen Sarada'nın durumundan habersizdi. Gerçi kendi durumundan bile bir haberdi. 

Sarada, bu bir hafta içinde kendisiyle ilgili bir şeyler fark etmişti. Belki doğduğu andan beri içinde olan şeylerin açığa çıkmasıydı bu, bilmiyordu. Ama sık sık odasında nöbetler geçiriyor ve bir anlık gözünün dönmesi sonucu ayılıp bayılıyordu. Uyandığındaysa ne yaptığından haberi olmuyordu bile. Eğer Sakura, ona biraz bile vakit ayırsaydı kızın sırtında oluşan pullu deriyi görebilirdi. İlk gördüğü sefer ertesi gün kaybolmuştu ama bu sefer kaybolmak yerine daha da açığa çıkıyor gibiydi.

 Dışarıda kendisine seslenen bir şeylerin olduğunu ve buraya ait olmadığını düşünüp duruyordu. Ama sonra bu düşüncelerini saçma bulup hemen aklından atıyordu. Geçenlerde bu düşüncelerini Hinata'ya açmıştı. Hinata bu durumun, küçük kızla kimsenin ilgilenmemesine vermişti. Sakura'nın işleri dolayısıyla çok yoğun olduğunu ve Sasuke'nin de burada olmadığını ele alırsak, oldukça muhtemel bir tahmindi.

.

.

.

Sakura az önce yeni bir yangın haberi almıştı. Bu kaçıncı, diye geçirdi içinden. Tek başına bu durumu çözemeyeceğine kanaat getirmiş ve birkaç gün önce arkadaşı Shikamaru'yu çağırmıştı. Shikamaru da Venom'un tamamı gibi şu sıralar oldukça yoğundu. Artan iblis nüfusunun en çok etkilediği kişiler onlar diyebiliriz. Şu zamana kadar özel sınıf iblise rastlanmasa da, normallerinin sayısı o kadar çok olunca devreye girmişlerdi. Yoğun olduğu için Sakura'nın davetini birkaç gün geciktirdi.

Güneşin altında kalan bir çardağa karşılıklı oturmuş, ellerinde yeşil çay fincanları tutuyorlardı. Sakura hiç dolandırmadan konuya girdi, "Yoğun olduğun halde gelmeni istediğim için kusura bakma Shikamaru. Ama bir konuda fikirlerine ihtiyacım var," Dedi öncelikle. Ardından, "Şu sıralar ülkenin dört bir yanında çıkan yangınlardan haberin vardır."

demon | sasusakuWhere stories live. Discover now