31| dead king

234 26 174
                                    

Akşamüstü, güneş henüz yeni yeni alçalırken, Sakura güzel bir sepet hazırlayıp koluna takarak uzun patikada yürüyordu. Özenle hazırladığı yiyecekleri sepete doldurmuş, cadının kulübesine doğru yol almıştı.

Dünden beri kafasını meşgul eden düşüncelere bir tane daha eklenmişti; Sasuke. Onun bencillik yaptığını ve kendisiyle hiç empati kurmaya çalışmadığını düşünüyordu. Fakat bazı zamanlar ona hak vermeden edemiyordu çünkü, her zaman yan yana olsalarda yakın olamıyorlarmış gibi hisseden tek kişi Sasuke değildi. Kendi kendine söz verdi Sakura, babamın durumunu halleder halletmez, Sasuke ile kaybettiğim zamanların hepsini geri almaya odaklanacağım, dedi içinden.

Cadının kulübesinin önüne geldiğinde bu yer artık ona korkunç veya tuhaf gelmiyordu. Aksine, içinde o güzel ve neşeli kadının olduğunu bilmek bu kulübeyi oldukça canlı bir yer yapıyordu onun için.

"Hoş geldin tatlım," diyerek elindeki sepeti kaptı cadı, kapıyı açar açmaz. Nefis yemek kokusunu çok uzaktan almıştı ve Sakura'nın buraya gelmesini beklerken midesi kazınmıştı.

"Merhaba!"

Sakura da onun ardından içeri girmiş ve çürük tahtalardan yapılma kapıyı örtmüştü. Kulübenin içi pislik, çöp eşyalar ve üzeri örtülmüş pencereler yüzünden ışık almıyordu. Bu yüzden Sakura önünü göremiyor ve sürekli bir şeyleri deviriyordu.

"Tanrım..." diye mırıldandı Hinata ağzına eriyen kurabiyenin enfes tadında mest olurken, "Bu kutsal bir şey! Bir Tanrıça olmanın hakkını veriyorsun, ha?"

Sakura gülümseyerek masada karşısına oturdu, "Beğenmene sevindim."

Masanın altından beri kurabiyenin konusunu alan sarı hamster Naruto, zıplayarak sepetin içine atladı. Sakura onu görmeseydi varlığını unutuyordu bile.

"Onu ne zaman normale döndüreceksin?" diye sordu sepetin içinde kurabiye kemiren Naruto'yu izlerken.

Hinata umursamazca ona kısa bir bakış atıp kurabiyeden koca bir ısırık daha aldı, "Birkaç saatlik süresi kaldı, ardından normale dönecektir."

Sakura onaylar anlamda kafa sakladığında Hinata tekrar konuştu, "Ee, dökül bakalım."

"Ne?"

"Dökül diyorum, anlatacak bir şeyin var belli."

Pembe saçlı kadın bu kadar belli mi ediyorum diye düşünmüş fakat sonra uzatmadan konuşmaya başlamıştı, "Konu Sasuke."

"Anladık orasını."

Derin bir nefes aldı onun hazır cevap kişiliğine sabır çekercesine, "Babam için endişelenirken benden kendisi ile vakit geçirmemi istiyor. Bu bencillik, değil mi?"

Hinata, söylememeyi planlıyordu fakat kadının sürekli lafını etmesinden artık gına gelmişti. Elindeki kurabiyeyi bıraktı ve hızlıca içindekileri söyledi, "Sürekli babam babam deyip durma, ölecek nasılsa!"

Duyduklarıyla birlikte kısa bir süre donmuş fakat sonrasında kaşlarını çatmış olan Sakura yutkundu, "N-ne demek ölecek? Bunu nasıl söyleyebilirsin!?"

Hinata kırdığı pot yüzünden elini alnına şaplattı, fakat laf ağızdan çıkmıştı bir kere.

"Bak Sakura," dedi açıklamak için doğru sözleri ararken, "Buraya ilk geldiğinde senin için baktığım falı hatırlıyor musun? Orada gördüğüm ilk şey buydu; babanın ölümü. Yani, sen ne yaparsan yap kaderinin önüne geçe-"

Sakura'nın attığı histerik bir kahkahayla sözleri kesildi. Onun söylediklerine inanmak istemiyor olsa da içindeki bir parça kesinlikle doğru söylediğini düşünüyordu. Açıkçası babasını gördüğünde kendisi de yaşayacağına pek inanmamıştı.

demon | sasusakuWo Geschichten leben. Entdecke jetzt