2| demon slayer

599 58 28
                                    

Genç adamın gözleri avını hedefleyen kaplan gibi kısılmış, vücudu saldırı pozisyonunu alırken kılıcını iki eliyle sımsıkı tutuyordu. Karşısında ki ondan bilmem kaç kat büyük iblise attığı bakış, iblisin birazdan bu hayata veda edeceği anlamına geliyordu. Sasuke'nin bu bakışı attığı hiç kimsenin yaşama şansı olmazdı. Bu bakıştan sonra kendinizi ölüme hazırlayıp son duanızı etmeniz gerekti.

İblis devasa bir boyutta olmasına rağmen, Sasuke ondan kilometrelerce uzakta olduğu için küçükmüş gibi duruyordu. Bu iblis avcısının, o iblisi öldürmek için yakınında olmasına gerek yoktu.

Kılıcını sertçe havaya doğru savurduğunda, kilometrelerce uzakta duran iblisin gövdesi kimse ne olduğunu anlayamadan ortadan kesiliverdi. İblisin üst gövdesi bacaklarından ayrılarak havaya uçtuğunda iblisin siyah kanı yağmur misali yeşil çimenlere yağmaya başladı. Göz açıp kapanıncaya kadar gerçekleşmişti her şey.

"Kaptan, büyü gücünü bir anda harcamasana dattebayo!" Arkasından koşarak yaklaşan sarışın yoldaşı kaptanının bu kadar sabırsız olmasından yakınıyordu. Kesinlikle haksız değildi, zira göz alıcı kaptanları marifetini saklamaktan çekinmiyordu.

"Benimki kolay kolay bitmez, sersem." Sasuke kılıcını sırtındaki kınına sokarken konuştu. Sarışın arkadaşı görmeyeceğini bildiği için ona arkasından dil çıkarmıştı. Aslında görmediğini sanıyordu ama kaptanı bunu fark etmişti.

"Hey Shika, şimdi nereye gidiyoruz?" Sarışın genç arkasından kendisine zar zor yetişen esmer çocuğa hitaben konuştuğunda nefesler içinde kalan genç,

"Hava neredeyse kararacak, önce istirahat edelim. Ne diyorsun kaptan?"

Kaptan omuz silkti, "Sakıncası yok."

Venom göreve çıkalı bir hafta olmuştu. Halkı tehdit eden iki iblisi öteki tarafa yolladıktan sonra geriye bir tane kalmıştı. Onunda yeri yakında bulunuyordu.

Venom'un bir diğer yoldaşı, soluk tenli çocuk, havada süzülerek yanlarına yaklaşınca ayakları üzerine bastı. Bu genç, hava büyüsü kullanabildiğinden yürümekten çok uçma eylemi gerçekleştiriyordu. Ama kaptanı onu sürekli uçmaması için uyarıyordu, çünkü uçmak çocuğun büyü gücünü azaltıyordu ve dövüş esnasında dezavantaja düşüyordu. Yine de solgun tenli çocuk oldukça vurdumduymaz davranıyordu.

Son olarak su büyüsü kullanan uzun saçlı yoldaşları yanlarına geldiğinde gitmeye hazırlardı. Kaptanları önden yürürken sarışın çocuk yol boyu başlarını şişirmeye devam edecekti.

"Bu yıl iblis sayısı oldukça çoğaldı. Üstelik hepsi S sınıfı," Diye bir süredir düşündüğü şeyi dile getirdi uzun saçlı çocuk. Onun aksine konunun keyfi yanını düşünen sarışın olan, "Aynen, kırk yılda bir çıktığımız görevlere her ay çıkar olduk!"

"Aslında bende bir süredir bu konu üzerine düşünüyordum," Bu sefer konuşan Shikamaru'ydu. Eğer bunu Neji dile getirmeseydi o getirecekti, gerçi söylemese bile dostlarının çoktan farkında olduğunu biliyordu. Shikamaru kaptanının da fikrini almak isteyerek en önde yürüyen ve konuştuklarına ses çıkarmamasına rağmen onları dinlediğini bilen Sasuke'ye seslendi,

"Sen ne diyorsun kaptan?" Shikamaru, kaptana gerçekten saygı duyuyordu. Diğer hiçbir iblis avcısına benzemeden tüm büyü elementlerini kullanabiliyor olması değildi bunun sebebi sadece, oda vardı elbette ama Shikamaru'nun saygısını asıl kazandığı şey düşünce ve fikirleriydi. Kendinden sonra en çok onun fikirlerine güveniyordu ki genelde aynı fikirleri sunuyorlardı. Bu saygısına eşlik eden bir diğer özelliği ise soğukkanlı ve her daim ne yaptığını bilen birisi olmasıydı, o varken güvendeyiz dedirtecek hissi veren biriydi tüm dostlarına.

demon | sasusakuWhere stories live. Discover now