Bölüm 2

24K 908 90
                                    

Şu anda bir ruhun şekil almış haliyim diyebilirim ama yaşıyor da sayılmam. İlk defa ölüyorum ve ne yapacağımı bilmiyorum. (Zaten mantıken bilmemem normal.) Hep hayaletler gerçek mi diye düşünürdüm, küçükken cadılar bayramında hep hayalet kılığına girerdim. Şimdiyse gerçek bir hayaletim. Birinin bedenini mi ele geçirmem gerekiyordu yoksa kendi bedenim de işe yarar mıydı? Eğer o salak yapmacık liseli kızlardan olsaydım ''Hayalet olmak çok cool!'' diye arkadaşlarımla kikirderdim ki gerçekte arkadaşım bile yok.

Cenazeme doğru ilerledim. Hangi kızın kendi cenazesini görebilme şansı olmuştur ki? Aa, doğru, kötü kızların. Beni krematoryuma götüreceklerdi. Elimi çabuk tutmam lazımdı yoksa ben bedenime giremeden kül olacaktım. Keşke zamanı durdurmanın yolu olsaydı. En azından birkaç dakikalığına; papaz ve gazetecileri oyalayacak kadar.

Benim hakkımda yapılan konuşmalar devam ediyordu: ''O çok iyi ve yetenekli bir insandı.'' ''Aramızdan erken ayrıldı, o artık bir melek.'' Peh! Kim demiş? ''Onlar orada konuşadursun ben o sırada tabuta gideyim!'' diye konuştum kendi kendime. İnsan yıllardır yalnız olunca konuşacak birilerini arıyor. Bir an birileri beni duydu sandım. Ama duyamazlardı.Ben de bunu eğlenceye çevirdim. İnsanlara aklıma gelen bütün küfürleri söyledim.

Sizden nefret ediyorum yapmacık sahte insanlar! Bu gerçekten rahatlatıyordu. Dünyaya ne düşündüğünü haykırmak. Ama bir az daha haykırmaya devam edersem bedenimi kaybedecektim. Zaman akıyor...

Tabutuma yaklaştım. Açtığımda resmen şok oldum. O ben miydim? Uzun yıllar sonra ilk defa kendimi bu kadar temiz görmüştüm ve ilk defa beyaz bir elbise giymiştim. Bir an öldüğüme bile üzüldüm. Fena bir kız değilmişim. Ama kendime biraz daha bakmaya devam etseydim kendimi son görüşüm olurdu.

Aklıma ufak bir soru takıldı: BEDENİME NASIL GİRECEĞİM?! Pek de ufak sayılmazmış. Hayalet el kitabı diye bir şey var mı acaba? Şu anda çok gerekli de.

Aklıma gelen ilk fikir bir anda üstüme zıplamaktı. Bir anda karadelik gibi bir şey açılır diye umuyordum, onun yerine tabutu çat diye yere düşürdüm. Aferin Amber! Böyle devam et! Anlayamadığım şey nasıl başkası bana dokunamıyor da ben dokunduğum zaman hissediliyor. Belki de kötü kızların hayaletleri böyledir. Herkes tabutuma baktı. İçlerinden biri ''Zeus'un ayak parmağı adına! Kaçın!!!'' Tek kaçan oydu.

Merasim devam etti. Bir yolunu bulmalıydım. Bunun için bir söz falan mı vardı acaba? Bedenus içine girus? Saçmalama Amber...

İşin tuhafı bunu söylediğim anda kendimi bedenimde bulmuş olmam! Ne yani her kötü kız bu salakça lafı düşünecek kadar umutsuz vaka mı? Ah, Tanrım. Herhalde bu lafı ilk bulan benimdir. Hiçbir kötü kız benden umutsuz olamaz.

Çetedeyken küçük bir televizyonumuz vardı. Ondan geceleri hep ''kötü kızlar'' hakkında filmler izlerdim. Elbette yalnız, çetedeki tek kız ben olunca. Filmlerdeki kızlar bana hiç gerçek hayattaki gibi gelmedi. Oradaki kötü kızlar süslenip püslenip hava atan tipler ama bildiğiniz süzme salaklar. Oysaki gerçek kötü kız süslenmez, genellikle koyu renkler giyer, asi olur ve gerçekten kötü işlere burnunu sokar. O filmdekilerin kaçı bir çeteye katılmıştır ki? Hiçbiri. Hepsi yapmacık. En azından filmleri yapmacık yapmasalar. Hayatımındaki birkaç geceyi bu yapmacık filmler için boşuna harcadım diyebilirim. YAPMACIK! YAPMACIK! YAPMACIK!

Kötü Kızlar ÖlmezWhere stories live. Discover now