Bölüm 34

4.4K 254 22
                                    

-Neymiş o şart?
-Yatakta uyuyacaksın...
-Tamam. Benim için hava hoş?
-Ama ben koltukta yatmayacağım...
-Hmm... Anlaştık! Sen de yerde yatacaksın demek.
-Amber?!
-Tamam tamam! Şakaydı.
Gülümsedi. Ben de karşılık verdim. Yanağına sulu bir öpücük kondurdum.
-Eee... Ne yapalım?
-Bilmem.
-Havuza girmeye ne dersin?
-Şey... Ben yüzme bilmiyorum.
-Öğretmemi ister misin?
-Olabilir. Ama tek sorun o değil. Bikinim de yok.
-Havuzun yanında yüzme malzemeleri satan bir dükkan var. Oradan alırız.
-Peki.
-Gidelim o zaman.
-Gidelim.

Dükkanda çeşit çeşit mayolar, bikiniler, terlikler, şapkalar, gözlükler ve çeşit çeşit oyuncak vardı. Bana gözlük ve bikini yeterdi. Ethan bana siyah bir bikini uzatıp giyinmemi söyledi. Deneme kabininde bikiniyle boğuştuktan sonra nihayet giyebilmiştim. Zafer benim bikini! Ama ayna dışarıda olduğu için dışarı çıkmak zorundaydım! Uff. Kabinden dışarı çıktım ve aynaya baktım. İnanamıyorum? Güzel gözüküyordum. Ben ve Güzel? İki zıt kelime. Onu görmesemde Ethan'ın bana baktığını anlayabiliyordum.

Kabinde üstümü değiştirdikten sonra gözüme çarpan ilk güneş gözlüğünü aldım ve kasaya doğru ilerledim. Ethan parasını ödedikten sonra -dikkatinizi çekerim, Ethan ödedi- odamıza çıktık ve üzerimizi giyindik. "Çocuk zengin? Ne sandın?" Bu tespitle küresel ısınmayı durdurdun Joe. Tebrikler.

Havuza indik. Yan yana iki şezlong kaptık ve havlularımızı üzerine attık. "Amber bana güneş kremi sürer misin?" Seni şimdiden uyarıyım. Benim elimin ayarı yok. Bütün tüpü sırtında bulabilirsin Ethan. Yani anlayacağın; hayır. "Evet, sürerim."

Ethan'ı güneş kremiyle sıvadıktan sonra o da bana sürdü. Koluma fazla sıktı. Ben de fazlalık kremi alıp Ethan'ın burnuna sürdüm. O da bir avuç kremi yüzüme yapıştırdı. Ağzıma girdi. Öyk! Kendimi tutamadan öğürdüm. Savaş mı istiyorsun? Kamooon!

Tüpü alıp Ethan'a doğru sıktım. Gözüne geldi! Bravo bana. "İyi misin?!" Bu sefer ben telâşlanmıştım. "İyiyim." dedi sırıtarak. Hep sırıt zaten. Pişmiş kelle. "Gel sana bir sarılayım!" dedi ve üstündeki bütün kremi bana sürdü. Gıcık şey. Biraz daha krem alacaktım ki tüpteki krem bitmişti. Bir günde bir tüp krem bitirdik. "En büyük boy" Aferin bize.

"Hadi havuza girelim!" dedim neşeyle. Havuza ayağını soktu. "Çok soğuk." dedi titreyerek. Öyle mi Ethan? Hoppa! Ve Ethan havuza düşer. Ne olduğunu farkedemeden ben de havuzdaydım. Ayağımdan çekmişti sanırım. Nefes alamıyordum. Debeleniyordum ama bir türlü çıkamıyordum. Çok kötü bir histi. Birden yüzeye çıktım. Ethan kollarındaydım. "Yüzme bilmediğini unutmuştum. Özür dilerim." Bugün birbirimizden ne kadar çok kez özür dilemiştik. Bize ne olmuştu?

Normalde sinirlenirdim ama küsmek istemiyordum o yüzden "Önemli değil." dedim. Bu en büyük yalandır. İçimden "Önemli değil, en fazla ölürdüm." demek gelse de sustum.
Bana gün içinde bazı yüzme stilleri gösterdi. Yarın da atlama stilleri gösterecek. Hemen hemen öğrendim. Sadece biraz daha çalışmam lazım.

Havuzdan döndüğümde duş alıp yattım. Ethan biraz daha yüzeceğini söylemişti. Telefonumu saat 19:00'a kurdum ve kendimi uykunun derin kollarına bıraktım.

Bana çok kısa gelen bir zamanda alarmım çaldı. Lanet olası alarm! Akşam yemeği vakti gelmişti. Ben de çok acıkmıştım. Ama restorana inecek halim yoktu. Yürüyen Ölüydüm hatta Yürüyemeyen Ölü. Bacaklarım uyuşmuştu. Gözümden hala uyku akıyordu.

Yüzümü yıkamamın iyi olacağını düşündüm ve banyoya girdim. Yüzüme soğuk su çarptım. Bu beni ayıltmıştı. Gözüm kapalı şekilde havlumu aramaya başladım. Ve buldum. Yüzümü sildim ve gözümü açtığımda şok oldum. Yüzümü sildiğim havlu Ethan'ın beline sardığı havluydu ve Ethan şu anda havluyu kullanıyordu! Yine rezil oldum. Suratına bakmaya utanıyordum. Kafamı kaldırdım ve alışık olduğum Ethan sırıtışını gördüm. "Sırıtışın Ethan'ı var." Aynen.

Kötü Kızlar ÖlmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin