Bölüm 11

7.7K 378 12
                                    

Kimin daha kötü durumda olduğuna karar veremedim. İkimizin ki de birbirinden beterdi. Ama belki küçük bir farkla benimki daha kötü olabilirdi. Ne önemi var ki? İkimiz de acı çektik sonuç olarak...

ERTESI GÜN ☯

Sabah her tarafım tutulmuş şekilde uyandım. Neredeydim ya? İnanmıyorum! Kafede uyuyakalmışım! İnsan uyandırır di mi? Saat kaç? 6:34 Demek ki kafenin açılmasına daha 2 saat 26 dakika var! Kötülük zamanı!
Bir aşçı edasıyla mutfağa daldım ve sakarlık yapıp yere yapışmayı da unutmadım. Öhöm.
Soru 1 : Kahve yapanlara ne denir? Kahveci falan mı? Neyse ben kendime "Şef" diyeceğim.
Soru 2 : Kahve nasıl yapılır? Çünkü nasıl yapıldığı hakkında hiçbir fikrim yok. Kitapçık falan var mı acaba?

Sorularıma ara verip çekmeceleri karıştırdım. Aha kitapçık. Hmm... Ne yapsam acaba? Frappicino? Mocha? Cappicino? Espresso? Ya da direkt filtre kahve? Yok ya, farklılık olsun! Hem beleş olacak da umarım zehirlenmem! Frappicino yapacaktım ama cesaret edemedim. En iyisi filtre kahve.

Kahveyi hazırladım. En büyük bardağı koydum ve sakar ben elimi yakmayı da ihmal etmedim. Evet 3 çeşit Ethan ve 2 çeşit Amber var: Sakar Amber ve Bay Ukala'nın deyimiyle Huysuz Amber. Merhaba Sakar Amber! Ve elimi yakmamdan dolayı ettiğim küfürlerle birlikte Huysuz Amber da teşrif ettiler.

Biraz tatlı olsun diye içine krema, vanilya tozu ve karamel sos ekledim. Ben bir dahiyim! Tadı M-Ü-K-E-M-M-E-L! Yeni bir içecek keşfettim resmen! Bunu menüye ekleseler kesinlikle çok para kazanırlar! Adı da... Sakar'ın Spesiyali! Cidden müthiş bir ad seçimi. (!)

Ben büyük boy Sakar'ın Spesiyalimi içerken kapıdan bazı tıkırtı sesleri geldi. Acaba hırsız mıydı? Ha, evet Amber. Hırsız kahveleri kaçıracaktı! Hatta senin tarifini çalıp zengin olacaktı! Saçmalama!

Anahtar sesleri gelince jeton düştü! Saat 8:00 olmuştu! Ön hazırlıklar için gelmişlerdi herhalde. Kaç Amber kaç! "Sadece Personel" yazan kapıdan içeri girdim. Bir sürü koli vardı. İçlerinden boş olana girdim. Zaten küçücük kızım. Rahatça sığarım. Adam benim olduğum odaya girdi. Ayak sesleri yaklaştı. Tam benim olduğum kolinin kapağını açıyordu ki içerden bir ses "Milo! Gelsene! Önemli!" dedi. Sağol tanımadığım adam!

Soru 3 : Buradan nasıl kaçacağım. Düşün Amber, düşün! Evreka! Pencere! Evet, doğru duydunuz! Pencere! Hem de beni açık bir şekilde bekliyordu. Kolilerin üstüne basarak çıktım. (Tabiki kolilerden biraz karamel sos almayı ihmal etmedim. Hihihihi!) Aşağıda ne olduğuna bakmadan atladım. Keşke baksaymışım! Çünkü bir çöp konteynırına düştüm! Tam çıkacaktım ki telefonumun cebimde olmadığını farkettim. Çöpü karıştırmaya başladım. Oradan geçen yaşlı bir çift bana tip tip bakmaya başladılar ve aralarında fısıldaştılar. Tek duyabildiğim şey "Zavallı kız, çöpten yemek arıyor." dedikleriydi. Ben de onların yerinde olsam aynı şeyi zannederdim herhalde.

Nihayet telefonumu buldum. Çöpten çıktım. Bu koku da ne? Aaa... Evet... ÇÖP! Acilen banyo yapmam lazım!

Bu hâlimle taksiye binmeye çekindiğim için yürüyerek gittim. Hemen kendimi uyduruk düşakabine attım ve güzel bir banyo yaptım. Her ne kadar sıcak su akmasa da...

Daha sonra kıyafetlerimi de aynı duşakabinde ellerimle yıkadım. ÖYK! Kıyafetleri astım ve üstüme hırkamı ve taytımı geçirdim. Hırkamın içinde sadece sütyenim vardı çünkü başka tişörtüm kalmamıştı. Umarım unutup üstümü çıkarmam. Saat kaç? 12.06! Saat ne ara 12 oldu? Güneş ışığında saçlarımı kuruttuktan sonra daha önce sandviç aldığım arabaya gittim. "Jambonlu lütfen!" 3 dollara güzel bir sandviç yiyebiliyorken neden 6 dollara kahve içiliyor? İnsanları anlayamıyorum.

Sandviçimi bitirdikten sonra depoya gidip kaykayımı aldım ve yolda süre süre, düşe kalka ilerledim. Sakar Amber iş başında!

Piste vardığımda saat 13:47'ydi. Zamanlamam gayet iyiydi. Biraz deneme sürüşü yapmak istedim. Tam yere yapıştığım anda Ethan geldi! Rezil oldum! Dudaklarını büzüyordu. Gülmemek için kendini zor tutuyordu. "Dudaklarını büzmeyi bırak, gülebilirsin!" Biz ona "gül" dedik çocuk resmen anır- neyse... Muz çalmış şempanzeler gibi gülmeye başladı! Her ne kadar gıcık gözükse de bir o kadar da tatlıydı. Yerden kalkacakken bir köpek geldi ve beni yalamaya başladı. ÖYK! Köpek salyası! Gerçi köpek tatlıydı. Biraz okşadım. Ne de olsa hayvan severim. Mesela Ethan'ı seviyorum. Muhahah! (Şeytan Bilim Adamı kahkahası) Ethan köpeği okşadı ve köpek beni bırakıp onu yalamaya başladı. Ethan bayağı eğleniyor gibiydi. Köpekle beraber yere yattı. Birlikte yuvarlandılar. Ben de çaktırmadan videolarını çektim. Bu görüntü kayda değerdi. Sonra da telefonunu çıkartıp köpekle fotoğrafını çekti. Beni de çağırdı. Üçümüz beraber fotoğraf çekildik.

-Bu fotoğrafı bana gönderir misin Ethan?
-Facebook'tan mesaj atarım.

Tanrı'm! Facebook'u var! Artık onu rahatça stalklayabilirim! Ne diyorum ben? Stalklayabilirim mi? Aynı o yapmacık filmlerdeki beyinsiz ergenler gibi konuştum. Belki de yapmacık olmak o kadar kötü değildir. Hihihi!

Kötü Kızlar ÖlmezWhere stories live. Discover now