Bölüm 7

10.2K 477 31
                                    

Pizzalarımız nihayet geldi. Açlıktan ölüyordum zaten. Ne demişler hem "Eğer pizzan varsa erkek arkadaşa ne gerek var?" Bu laf benim durumuma çok uyuyor sanırım. Ethan pizzaları sehpaya koydu, mutfaktan mum ve 2 bardak getirdi. Dev gibi televizyonu açtı ve şömine görüntüsü olan bir slow müzik kanalı açtı. Arkadan romantik müzik çalarken Ethan da mumu yaktı ve ışıkları söndürdü. Çocuk bu işi biliyor.

2 gün önceki ben burada olsa bu boş şeylerle uğraşmazdı ama bu çocuk beni değiştirdi. O filmlerdeki yapmacık kızlara benzemeye başladım. Kendime derhal çekidüzen vermeliyim.

Pizzadan bir dilim aldı ve bana uzattı. Ben de tersledim "Benim de kolum var, kendim alabilirim." Biraz bozuldu gibi ama hala çok tatlı gözüküyordu. Bu "tatlı" lafı nereden ağzıma dolandı böyle?! Her seferinde aynı şeyi söylüyorum!

Tam pizzadan bir dilim alacaktım ki Ethan
"Neden bana bu kadar soğuk davranıyorsun?" dedi. Konuşmadım ve pizzadan bir lokma aldım. "Soruma cevap ver, Amber." Bir lokma daha aldım. "Peki... Anlaşılan cevap vermeyeceksin..." Bütün pizzaları hiç konuşmadan yedik. Ethan:

-Vay canına!
-Vay canına ne?
-Bir kızın 2 pizza yiyebileceğini düşünmezdim.
-Yani?!
-Yani, benden çok yedin?
-Ben çok yemiyorum, sen az yiyorsun.
-Peki, tamam. Seninle tartışmayacağım.
-Nedenmiş o?
-Çünkü bütün tartışmalarda bir şekilde haklı oluyorsun.

Gülümsedim. O da bana gülümsedi.
Sonra hemen mutfağa gitti ve elinde bir tabak dolusu çikolatalı çilekle geldi. Aklıma küçükken annemle yaptığımız fondüler geldi. Çikolatayı eritip muz ve çilekleri batırarak yerdik. O günleri çok özledim.

Bana bir tane uzattı ama sonra geri çekti. "Doğru ya, senin de kolun var, kendin alabilirsin..."

O an keşke onu öyle terslemeseydim diye düşündüm. Kendimi affettirmek için elindekini aldım. Ben de ona başka bir tane uzattım. Elimdeyken ısırdı. Yaklaşık 5 saniyelik bir sessizlik oldu. Bir yerde duymuştum. Eğer sessizlik 4 saniyeden uzun olursa garipsenirmiş. Aynen öyle oldu. Etrafa falan bakmaya başladık. Birden göz göze geldik ve aynı anda kahkaha atmaya başladık. Bunlar sıradan kahkahalar değildi. Gittikçe komikleşiyorlardı.

Yaklaşık 10 tane çikolatalı çilek yedim. "Bir de bana normal yediğini söylüyorsun. Yavaş ye de bana da bırak." Veee işte yine Ukala Ethan.
Bu kadar yemek uykumu getirdi. Hayatımda ilk defa bu kadar çok yedim sanırım.

ERTESI GÜN ☯

Sabah Ethan'ın koltuğunda uyandım. Tam kalkacakken bir şeyin beni engellediğini farkettim. Bir de ne göreyim. Ethan bana sarılıyor! Ne kadar da tatlı uyuyor. "Yine tatlı dedin Amber."

Onu uyandırmadan kalkmaya çalıştım ama her zamanki gibi sakar ben yine sakarlığımı yaptım ve yere düştüm. Başımı da sehpaya çarptım. Ne değişti şimdi? Çocuk yine uyandı.
"Günaydın..." dedi kısık sesle. "Sana da günayd... Ah!" Kalkayım derken başımı tekrar sehpaya vurdum. "Iyi misin Amber?" diye irkildi yerinden, hemen yanıma geldi. Kafama baktı. Kalkıp buz dolabından buz aldı ve bir torbanın içine koydu. Gelip kafama koydu. Cidden çok soğuktu. Bağırmamak için kendimi zor tuttum. Bunu yaparken bana şefkatle bakıyordu, tıpkı annem gibi. Küçükken yere düştüğümde dizim kanardı. Annem hemen yanına koşup pansuman yapardı. Her ne kadar canım yansa da annemin bakışları beni rahatlatırdı.

Buzu bana verdi. "Biraz kafana tut, ben kahvaltı hazırlayayım." dedi. Hayır! Biraz daha kalırsam artık bu evde yaşamaya başlayacağım! Bir mazeret uydurup eve yani "depoya" gitmem gerekiyordu.

-Şey, Ethan, benim gitmem gerek.
-Neden? Ne güzel kahvaltı yapacaktık.
-Şey, çünkü, eeemm... Benim, benim akvaryumumda balıklarım var. Aç kalırlar. Onları beslemem lazım.
(Balıklarım mı? Dalga mı geçiyorsun Amber?)
-Kahvaltıdan sonra gitsen?
(Ne ısrarcı şey çıktın Ethan!)
-Hayır, olmaz.
Veee... Yavru köpek suratı yapmaya başladı ve bu tatlılığa karşı koyamayıp ağzımdan "Tamam" sözü çıktı. Tam vazgeçecektim Ethan karıştı "Laf ağızdan bir kere çıkar, Amberciğim." Lanet olsun!

Kahvaltı için baya özeniyor gibi. Nihayet 18 dakika sonra (Evet, sıkıntıdan telefondan kronometre tuttum.) beni masaya çağırdı. Bu çocuk bana abayı yakmış sanırım. Kalp şeklinde kızarmış ekmekler , gülen yüz şeklinde konulmuş yumurta ve pastırma ve çiçek şeklinde konmuş domates ve salatalıklar. Filmlerde gördüğüm gibi çok "yapmacık" bir şey yapmak istedim. "Sofranın fotoğrafını çekmek." Amber sana neler oluyor?

Masadaki meyve suyu dolu bardağımı aldım ve arkamda duran saksıya döktüm. Ethan'a "Biraz daha meyve suyu alabilir miyim?" diye sordum. O meyve suyu doldururken ben de çaktırmadan fotoğrafı çektim. Telefonumdaki ilk fotoğraf. Yihu! Fotoğrafta Ethan da çıktı. Kahretsin! Çok tatlı gözüküyor! Kendine gel Amber?

Kahvaltımı birkaç lokmada bitirdim. Ne kadar erken bitirirsem o kadar erken çıkabilirim. Kihkihkih! Sırf bana yetişmek için lokmaları boğazına dizdi. Hatta neredeyse boğuluyordu. O da benden birkaç dakika sonra bitirdi.
Tuvalete gitti. Telefonu masada kalmıştı. Biraz karıştırmak istedim. Ortama uyum sağlamam lazım sonuçta. Neler var diye incelemem lazım. Şifresi var! Kahretsin! Düşün düşün düşün... Doğum tarihi? Hayır, bu çocuk bu kadar saf değil bence. Duvarda Liverpool posteri var! 1892 olabilir mi yoksa? Evet,1892! Bu çocuk da babam gibi. Ikisi de Liverpool'u tutuyor ve şifrelerini 1892 yapıyor. Umarım Ethan da eski karısını öldürmez.

Telefondaki bazı şeyleri not aldım:
Instagram
Facebook
Twitter
Snapchat
Tumblr
YouTube

Ancak bunları not alabildim.
Sonra bazı ayak sesleri duydum. Ethan yaklaşıyordu. Telefonu masaya koydum ve kendi telefonumla ilgileniyormuş gibi yaptım.
Ethan geldi ve bana bakmaya başladı. Garipsedim biraz. Bana öyle bakma Ethan! Tuhaf hissediyorum! Sanki bir şey söyleyecekmiş gibiydi. Ama onun söylemesine izin vermeden ben konuşmaya başladım:

-Şey, ben artık kalkayım.
-Eeem... Seni benim bırakmamı ister misin?
-Yok, ben kendim giderim. Sağol. Ayağım daha iyi hem.
Benimle kapıya kadar geldi. Tam gidecektim ki kolumdan tuttu:
-Şey... Amber...
-Evet?
-Ben...
-Söylesene?!
-Boşver...
-Peki.
-Peki.

Ne diyecektin Ethan?! Meraktan çatlayacağım. Her neyse. Şimdi internet bulmam lazım. Belki o içinde tek boynuzlu at çişi olan kahvenin satıldığı yerde internet vardır.

Kötü Kızlar ÖlmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin