Bölüm 21

6.2K 309 21
                                    

Ethan yaklaşık yarım saattir yoktu. Doktora sormak bu kadar uzun mu sürer? Hem meraktan hem de açlıktan ölmek üzereydim ki Ethan odaya elinde üç torbayla daldı ve bir torbayı bana fırlattı. Çok centilmendir kendisi. (!) Torbanın içinde 3 Cheddar Peynirli burger ve bir şişe "diyet" kola vardı. Anılarım depreşti. Duygulandım. Hatta duygulanmakla kalmadı, gözüm de yaşardı! Amber? Ne oldu sana? Sen zırt pırt ağlamazdın? Sil o göz yaşlarını. Aferin kızıma.

Gözüm diğer torbaya takıldı.

-Ne var o torbada?
-Sürpriz.

(Aklıma Alex ile olan konuşmamız geldi. "Nereye gidiyoruz?" "Sürpriz")

-Bana en son yapılan sürprizi Alex ormanda yapmaya çalışmıştı.
-Bana güvenmiyor musun?
-Güveniyorum.
-O zaman korkma! Ben sana asla zarar vermem. Sen benim minik huysuz ayıcığımsın.
-Minik huysuz ayıcık?
-Evet? Hani bir ara sana "Ayı" diyordum ya.
-O zaman sen de benim küçük ukala pandamsın.

(Panda mı? Ciddi misin Amber?)

-Panda mı? İyiymiş. Haha. Neyse hadi yiyelim de sürprizi göstereyim.

Burgerlerimizi bitirdiğimiz zaman Ethan bana diğer poşeti uzattı. İçinden bomba çıkmaz di mi? Çıkmaz. Poşeti açtım ve içinden bir sürü çikolatalı çilek çıktı! Anılarım depreşti. Ethan sen bu kadar romantik miydin? Ya da ben bu kadar duygusal mıydım? Hiçbir fikrim yok.
Çikolatalı çileklerden birini Ethan'a uzattım. "Benim de kolum var. Kendim alabilirim." dedi! Yüz ifademi görünce kahkaha atmaya başladı. "Şaka yaptım! İntikam!" Her ne kadar rahatlamış olsam da çok sinirlenmiştim. Acaba bunu söylediğim zaman Ethan nasıl hissetmişti? Üzülmüş müydü? Kızmış mıydı? Gıcık mı olmuştu? Yoksa ona göre sadece gereksiz biri gibi mi gözükmüştüm?
Ethan kahkahalar atarken çikolatalı çileği ağzına tıktım. Koca çilek ağzına girince nefes alamadı salak. Benim salağım. Sonra nasıl yaptığını anlamadığım bir şekilde çileği yuttu. Ben ağzım açık bir şekilde onu izlerken aynı şeyi bana yaptı ama benim ağzım daha küçük diye hemen çileği suratına tükürdüm! "Şimdi rezil oldun Amber."

Ethan birden şempanzeler gibi sesler çıkarmaya başladı. "Gülüyor, salak Amber." Her şeye maydonoz olma iç ses. Ben de ona eşlik ettim. Bütün gün kahkahalarla geçti.

ERTESI GÜN ☯

Taburcu oldum ama Ethan onun evinde kalmam için ısrar etti. Ailesi 1 hafta sonra geleceği için benimle biraz daha vakit geçirmek istiyormuş. Doğru ya, onun bir "ailesi" var. Ama beni ailesiyle tanıştıracağını söyledi. Normalde bu tarz şeyleri sevmesem de konu Ethan olunca akan sular durur.

Taksiyle evine gittik. Gitmeyeli uzun zaman olmuştu. (!) Yaklaşık 20 gün. O büyük kırmızı koltuğu özlemişim.

-Aç mısın Amber?
-Biraz.
-Sana sandviç hazırlamamı ister misin?
-Zahmet olmasın?
-Ne zahmeti ya hazırlarım ben. Neli olsun?
-Jambonlu!
-Peki ben hazırlayıp geliyorum.

Ethan gerçekten çok iyi bir insan. Neden benden hoşlandığını anlayabilmiş değilim.

Gözüme sehpadaki kağıtlar takıldı. "Ballinger Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kayıt Formu" Ethan Ballinger? Ethan'ın ailesinin üniversitesi mi var? Vay be! Hukuk okuyor! Eminim ileride çok iyi bir avukat olacak. Ben ise hiçbir şey olmayacağım. Hakkında bir şeyler öğrenmek adına bilgilerini inceledim.

Adı: Ethan Robert
İkinci adı Robert'mış!
Soyadı: Ballinger
Doğum Tarihi: 28 Haziran 1989
Doğum günü yarın! Ona sürpriz yapmalıyım!
Doğum Yeri: New Jersey

Diğer bilgiler gereksiz olduğu için okumaya kasmadım. Ama iyi ki doğum gününü öğrendim. Ona sürpriz yapmalıyım. "İyi biri gibi davranıyorsun." Hayır iç ses, ben hep kötüyüm. Sadece bana o kadar iyiliği dokunduktan sonra ona bir şeyler yapmak istiyorum. "Sen öyle san." Senin kapatma düğmen yok mu iç ses?

Ethan'ı bir şekilde oyalamam lazım ama nasıl?
O sırada Ethan 2 jambonlu sandviç ve portakal suyuyla yanıma oturdu. Tepsiyi bana verdi. Bir sandviçi kendine aldı ve yemeye başladı.

-Ethan?
-Ofondom? (Çeviri: Efendim?)
-İlk önce ağzındakini bitir.
-Pordon. (Çeviri: Pardon.)
-Bana sevdiğin şeylerden bahset.
-Ha?
-Farkettiysen sevgiliyiz ama hakkımızda pek bir şey bilmiyoruz.
-Peki. Ne bilmek istiyorsun?
-Hobilerin, sevdiğin yemekler falan?
-Beyzbol oynamayı ve resim çizmeyi severim. En sevdiğim yemek pizza onun dışında abur cubura bayılırım. Özellikle çikolataya. İçinde çikolata olan her şeyi yerim. Sen?
-Benim pek hobim yok aslında ama çok iyi keman çalıyorum. Profesyonelim diyebilirim. Ben de pizza ve çikolataya bayılıyorum.
-Babamın bir kemanı vardı. Onu çalmak ister misin?
-Bilemiyorum.
-Lütfen. Benim için.
-Peki.

Ethan bana dolaptan bir keman çıkardı. Eski gözüküyordu ve biraz tozluydu. Üstündeki motifler el yapımı gözüküyordu.

-Bu keman babam öldüğünden beri ilk defa çalınacak.
-Baban güzel çalar mıydı?
-Aslında boş zamanlarında bana keman dersi verirdi. Ama o öldüğünden beri bırak çalmayı, keman dinlemeye cesaret edemedim.
-İstersen çalmayabilirim.
-Hayır, çalmanı istiyorum. Hatta bana da ders verirsen sevinirim.
-Seve seve.
-River Flows in You'yu biliyor musun?
-En sevdiğim parça!
-Benim de.

Çalmaya başladım. Aslında uzun bir aradan sonra çalmak iyi gelmişti. Hala paslanmamışım. Parça bittiğinde Ethan'ın gözü yaşarmıştı. Bu kadar duygusal bir çocuğa nasıl aşık olduğum hakkında hiçbir fikrim yok. Luke, Ethan'ın zıttı gibiydi. Sert, kaba ve bir o kadar da aksi. Ona nasıl aşık olduğum hakkında da hiçbir fikrim yok. Belki de ondan sadece hoşlanmıştım ama küçük olduğum için aşk sanmıştım. Daha 14 yaşındaydım. Aşkı nereden anlayabilirdim ki? Rüzgarın şarkı söylemesinden mi? Yoksa o aklına her geldiğinde içinde kelebeklerin uçuşmasından mı? Her yanına geldiğinde karnının mı ağrımasından mı? Eğer aşk buysa ben Ethan'a aşığım, ama Luke'tan sadece hoşlanıyordum. "Aşk ve sen aynı cümlede? Peh!" Bir gidemedin iç ses. "İstenmediğim yerde durmam ben!" Durma zaten.

Kötü Kızlar ÖlmezUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum