23 | Junwoo

8.4K 919 660
                                    

[BTS - The Truth Untold]

Hımm final yakın gibi ha?

İyi okumalar...

23 | Junwoo

Gergince oynadığım parmaklarım ve dişlediğim dudaklarım ile karşımda bir sağa bir sola volta atan sevgilime bakmıştım. Pastaneden geldiğim an, düşüncelerimi okumuş, benim düşünmeme bile fırsat vermemişti. Bana kızgın değildi, kendine kızgındı.

Beni yanlız göndermemesi gerektiğini, hatta bana aşık olmasının bile benim için bir tehlike olduğunu söylemişti. Bir şey demedim, diyemedim. Yersiz bir şekilde olduğumuz can sıkıcı durumun içerisine birde kavga etmek istemiyordum. Bu yüzden derin bir nefes alırken "Ne yapacağız?" demiştim.

"Junwoo seni istiyor, Jeongguk. O her istediğini alır. Evet ben bir şeytanların efendisi olabilirim fakat o, benimde üzerimde biri. Onun güçlerine karşı gelemem." dediğinde gerginliğim daha çok artmıştı. Beni neden istiyordu? "Taehyung... Öldür beni, hm? Birlikte diğer dünyada yaşayalım, hm?" Biraz elim ayağıma dolaşmış ve biraz da hızlı konuşmam ile Taehyung, üstü kapalı bir gülümseme vermişti, bana.

"Jeongguk, ölmek sandığın kadar kolay değil. Orada, çektiğimiz acıların iki katını çekiyoruz. Amaçları yalvarmamızı sağlayıp, melek yapmak. Tabi, acı çekmeden önce hafızalarımızın çoğu silinir, geride bir flu kalır. Eğer, eğer çektiğin acılar sayesinde hafızanı geri kazanırsan ve yaptıklarınsan pişman olmazsan, şeytan olursun." demişti. Onun yıllar boyunca acı çekmesi kalbimi ağrıtırken konuşmasına devam etti.

"Ha Rin ise hafızasını hatırlamayan ve melek olan biriydi. Nasıl hatırladı ve seni buldu bilmiyorum ama Jeongguk bildiğim tek bir şey varsa o da, Tanrı'nın bizim tarafımızda olduğudur."

***

Gözlerimi keskin bir sızı ile aralamaya çalışmıştım. Fakat bu mümkün olmadı. Ellerimi yanan gözlerimi ovuşturmak için hareket ettirmeye çalıştım. Hareket ediyor gibiydi fakat gözlerimde bir baskı yoktu. Kollarımı geçtim, diğer uzuvlarımı bile oynatamıyordum.

"Hey sana yardımcı olayım!" işittiğim naif erkek sesi ile kaşlarımı çatmıştım. Çattığımı sanıyordum fakat yüzümde mimik oynamadığına emindim. Yüzümde hissettiğim soğuksu ile gözlerimi aralamış ve sanki yıllardır nefes alamıyor gibi derin nefesler almaya başlamıştım.

Bulanık görüşüm netleşmeye başlarken karşımda, kan kırmızı gözler, kan kırmızı boynuzları ve en önemlisi Taehyung'un kanatlarının iki katı büyüklüğünde olan, kan kırmızı kanatları ile bir erkek duruyordu. Ve bu erkek, tıpkı bana benziyordu. Sesi farklıydı ve yanağımdaki yara izinden onda yoktu. Taehyung'un dediği gibiydi, benden farklıydı ama aynı bana benziyordu.

"Bana benziyorsun, Jeongguk." dedi karşımdaki kişinin, Junwoo olduğunu bildiğim, şeytan. "Sana benzemiyorum, Junwoo." dediğimde kaşları havaya kalkmış ve "Beni tanıyorsun, wow." demişti. Yattığım koltuktan hareket edemiyordum, sadece yüzümü hareket ettirebiliyordum. Bana bir şey içirmemişti muhtemelen bu onun özel gücüydü.

"Beni tanımana rağmen, Taehyung'u kabul mü ettin?" demişti. Derin bir nefes almış ve cevap vermemiştim. "O zaman, sırf bana benzediğin için seninle olduğunuda biliyorsundur." deyip, kıkırdadığı zaman gözlerimi devirmiştim. "Neden, böyleyim?" demiştim. Düşünür gibi bir ses çıkarmış ve "Özel gücümü kullanmayı severim, özellikle de insanların üzerinde." demişti.

Satan | TaekookWhere stories live. Discover now