12.Bölüm

7.2K 633 128
                                    


Keyifli Okumalar...


Nergis elindeki telefonun ekranına bir kez daha baksa da herhangi bir mesaj ya da aramayla karşılaşmamıştı. Bakışları apartmanın girişine bıraktığı kutuya kaydı. Bugün Sevdaların evinde gün vardı ve Nergis yapılanları görünce aklına hemen Kurşun gelmişti. Sevda da Kurşun'a götürmesi gerektiğini söyleyince duramamış gün dağıldıktan ve Sevda ile bulaşıkları hallettikten sona kocaman bir saklama kabına doldurduğu yiyeceklerle soluğu Kurşun'un evinin önünde almıştı. Ancak onu evde bulamadığı gibi aramaları da cevapsız kalmıştı.

Bir an için geri dönüp gitmeyi düşünse de içindeki inatçı taraf baskın gelmiş ve apartmanın girişinde beklemeye başlamıştı. Müzik dinlemiş, mahallenin sokağını baştan başa dolaşmış, videolar izlemişti ancak saatler geçip gitse de Kurşun ortada yoktu. Normalde işi bitince soluğu evde alan adamdan hiçbir iz, haber yoktu. İçine düşen huzursuzluk onu apartmanın girişindeki basamaklara iyice bağlamıştı. Basamakta oturmuş yüzünü avuçlarının içine almış bir halde yere bakarken mahalleyi aydınlatan araba farıyla başını kaldırdı ve Cenk'in arabasını gördü. Oturduğu yerden hızla kalktığında şoför kapısının açılıp da Kurşun'un inmesi karşısında kaşları şaşkınlıkla yukarı kalktı. Kurşun'un daha önce Cenk'in arabasını kullandığını görmemişti. Bakışları Kurşun'dan arabaya kaydığında az önce şaşkınlıkla yukarı kalkan kaşları yavaşça çatıldı.

Lastikleri çamur içerisindeydi hatta arabanın tampon kısmı bile çamura bulanmıştı. Bildiği kadarıyla bu bölgeye ve yakın taraflara yağmur yağmamıştı peki bu araba nerede bu hale gelmişti? Ormanlık bir alana mı gittik diye düşünürken bakışları tekrardan kendisine doğru yaklaşan Kurşun'a çevrildi. Attığı birkaç adımdan sonra kendisini fark etmiş olacak ki anında durdu ve şaşkın bakışlarını üzerine dikti. Ancak Nergis, Kurşun'dan çok daha şaşkınlık içerisindeydi. Gözleri Kurşun'un gömleğinde ve deri ceketindeki her ayrıntıda dolaşıyordu. Dudakları şaşkınlıkla birbirinden ayrılırken göğsünün üzerinde birleştirdiği kollarını çözdü ve hâlâ olduğu noktada bekleyen Kurşun'a doğru yaklaştı. Onun geri çekilmesine fırsat tanımadan bir eliyle ceketinin yakasını kavradı ve kıyafetlerini inceledi.

"Nergis, ne yapıyorsun? Bırak."

"Sabit dur!" Nergis sert bir ses tonuyla çıkıştığında Kurşun pes etmiş gibi kıpırdanmayı kesti. Sanki ne olacaksa olsun der gibi bir ruh haline bürünmüştü. "Kan mı bu? Üzerinde herhangi bir yara olmadığına göre senin kanın değil. Ne oldu? Kimin kanı bu?" Duygudan yoksun bir şekilde dudaklarından dökülen kelimeler üzerine bakışlarını Kurşun'un yüzüne dikti. O ise kendi üzerine bakıyordu, sanki ilk defa görmüş gibi. "Sana soruyorum Kurşun. Cevap vermeyecek misin?"

"Yorgunum, Nergis. İzin verirsen eve gireceğim."

"Şimdi de beni duymamazlıktan mı geliyorsun?" Nergis artan bir öfkeyle konuşurken Kurşun'un yakasındaki elini çekip bir adım ondan uzaklaştı. İçindeki meraka, öfkeye rağmen ondan yayılan o kendine has kokusu burun deliklerinden içeri sızmıştı. Yüreği özlemin ateşiyle yanarken bakışları tekrardan Kurşun'un kıyafetindeki kana kaydı.

"Nergis, bu saatte burada olmaman gerekiyor."

"Senin de. Bu saatte Cenk'in arabasından kanlı kıyafetlerinle inip burada olmaman gerekiyor. İkimizde yanlış yerlerdeyiz Kurşun. Ama iyi bak, senin durduğun yerin belki de dönüşü yok." Kurşun'un bir şey söylemeden sessizce bakması üzerine Nergis tiksinircesine yüzünü buruşturdu ve geriye doğru birkaç adım daha atarak ondan uzaklaştı.

"Bendeki de ne salaklık, Kurşun gerçekten çabalıyor falan diye düşünüyorum. Sen ise daha ne kadar pisliğe batarım diye uğraşıyormuşsun. Allah bilir ne yaptın bu gece? Her zamanki gibi bir açıklama yapmaya tenezzül de etmiyorsun, pardon 'benim iyiliğim için'di. Ne iyilik ama, gözlerimi yaşartıyorsun Kurşun." Nergis, sözlerini bitirip arkasını döndüğünde kolunu tutan parmaklar yüzünden durdu ve bakışlarını Kurşun'un kolunu kavrayan parmaklarına çevirdi.

KURŞUNWhere stories live. Discover now