32. Bölüm-Final-

7.3K 576 60
                                    

Keyifli okumalar...

Nergis, elindeki çubuk krakeriyle evin içinde dolaşıp dururken sıkıntıdan patlama noktasına adım adım yaklaşıyordu. Yatak odasına, banyoya, çocuk odasına tek tek girip çıkıyordu. Bakışları çoğu tamamlanmış olan çocuk odasında daha uzun süre oyalandığında boştaki eli istemsizce büyüyen karnına gitti. Çoktan altıncı ayın içerisine girmişti ve şimdiden hayatında birçok şeyi yaparken zorlanıyordu. Hâl böyle iken kendisini dokuz aylık hamile haliyle düşünmek dahi istemiyordu.

Parmakları kahverengi tonlarındaki beşiğin üstünde dolaşırken annesinin ve babasının hediye olarak aldığı mavili yeşilli yatak örtüsünü görünce yüzünde bir gülümseme oluştu. Şimdiden gardırobun içi mavinin, yeşilin, kahverenginin ve daha onlarca rengin olduğu kıyafetlerle doluydu. Bir yaşında bile giyeceği kıyafetleri vardı. Nergis ise bunca kıyafetin içinde ancak birkaç parçasını kendisi almıştı. Kurşun ise deli gibi oğluna alışveriş yapıyordu. Böyle devam ederse Nergis onu sertçe durması gerekti konusunda uyarmak zorunda kalacaktı. Zira bebek kıyafetleri birkaç ay sonra giyilmiyordu.

Beşikten uzaklaşıp odadan çıkacağı sırada bakışları kapının üstündeki isme takıldı. Kağan... Bebeğin cinsiyetini ilk öğrendiklerinde Kurşun'un direkt söylediği isim bu olmuştu. Nergis ona sebebini sorduğunda ise aldığı karşılık oldukça netti. Küçüklükten beri isminin Kağan olmasını istediğini söylemişti. Nergis daha önce ondan hiç böyle bir şey duymamıştı. İsminden pek de memnun olmadığını elbette biliyordu ancak aklında istediği bir isim olduğunu Kurşun hiç dillendirmemişti.

Odanın kapısını kapatıp mutfağa gitti ve buzdolabını açıp Kurşun'un gece sıktığı portakal suyundan kendine bir bardak koydu. Portakal suyu ve çubuk krakeriyle salona gidip yarım bıraktığı dizisinin başına oturdu. Sıkıntıdan dört beş sezonluk dizileri birkaç haftada bitiriyordu. Ayaklarını uzatıp durdurduğu dizisini oynattı.

Geçen saatlerin ardından bir büyük paket çubuk krakeri, iki bardak portakal suyunu ve izlediği dizinin ilk sezonunu bitirmişti. İkinci sezona geçmişti ki telefonun sesiyle elindeki kumandayı koltuğun üstüne bırakıp yavaş hareketlerle koltuktan doğruldu. Yemek masasının üzerindeki telefonu eline aldığında ekranda Kurşun'un ismini görünce hiç beklemeden görüntülü aramayı cevapladı. Eskiden de sık sık konuşurlardı ancak hamile kaldığı günden beri Kurşun işteki her boş zamanında aramaya başlamıştı.

"Nergis, iyi misin?"

"İyiyim, sabah bıraktığın gibi yemek yiyip oturmaya devam ediyorum."

"Güzel, ne yedin? Dolaptaki meyve suyundan içtin mi?"

"İçtim hem de iki bardak. Sen yemek yedin mi?"

"Yedim ben. Nar ve elma alayım mı gelirken? Onlardan da meyve suyu yaparım akşam. Ayrıca sabah Haluk abi vişne getirdi. Eşi onlardan meyve suyu yapıyormuş bana da nasıl yapacağımı anlattı. Doğal, katkısız vişne suyu yapacağım sana." Nergis, vişne suyuyla ilgili konuşmaya devam eden kocasını izlerken gülmemek için kendisiyle savaş verip yüz ifadesini ciddi tutmaya özen gösteriyordu.

Kurşun'un bu halleri aşırı derecede hoşuna gidiyordu. Eskiden beri kendisine karşı ilgiliydi, bu yeni bir şey değildi ancak ilgisini her zaman, her yerde belli etmezdi. Fakat şimdi herkesin içinde belli etmekten hiç çekinmiyordu.

"Bana mı gülüyorsun sen?" Kurşun'un sesiyle kendine geldiğinde telefonun ekranında Kurşun'un çatılmış kaşlarını gördü.

"Hayır, dalmışım."

"Yalan söylüyorsun."

"Tamam, sana gülüyorum. Aklıma yine annemin ve babamın tepkisi geldi."

"Seninle ilgilenmem onları neden bu kadar şaşırttı hâlâ anlamış değilim. Ayrıca ben küçüklükten beri seninle ilgilenmiyorum."

KURŞUNWhere stories live. Discover now