19. Bölüm

6.9K 727 131
                                    

Keyifli okumalar...

  Günler bir hız trenine binmiş gibi geçip gitmişti. Kurşun iyileşmiş, eski gücünü toplamış Nergis de gitmişti. Şimdi her daim birbirini düşünen, birbirinin yanında nefes alan iki kalp hayatın akışına kendisini bırakmıştı. Nergis, ara verdiği işlerine geri başlamış ve yoğun günlerinin altında adeta ezilmeye başlamıştı. Sabahları dükkandaki işleri halledip akşam da gece yarılarına kadar bilgisayardaki işlerini ilerletmeye çalışıyordu. Hâl böyle olunca dinlenme ve uyku için ayrılan zamanda gitgide kısalıyor ve Nergis'i harap eden günler yaşanıyordu. Vücudu bu yoğun tempoya ne kadar dayanabilirdi bilmiyordu ancak beyni çoktan isyan bayraklarını havalandırmaya başlamıştı. Kafası sanki çalışmıyor, elini attığı her işi ya eksik ya da yanlış yapıyordu. Kendini topalayamıyor ve bu tuhaf halinin tek sebebi olarak da yoğunluğunu bahane ediyordu. Ancak dile dökmese de biliyordu bu halinin diğer bir sebebini.

Kurşun... Günlerdir görmediği o yüzü arıyordu her yerde. Duymadığı o sesi duymak için hazırda bekliyordu. En başından demişti ya Kurşun'a sen iyileşince giderim, her şey eskisi gibi olur diye. Sözünü de tutup gitmişti işte Nergis. Sanki sihirli bir değnek üzerlerine değmiş biraz güzel zaman geçirmişler ve bir anda eskiye geri dönmüşlerdi. Aniden, sarsıcı bir şekilde. İkisi de kendisini hiçbir şey olmamış gibi geri çekmişti. Nergis kendi kendisine verdiği sözü çiğnemekten korkarak kaçmıştı, Kurşun da Nergis'i zor duruma sokmamak için sessiz kalmıştı.

Dün, Sevda ile konuşmaları aklına geldi. Evlenmek istediğinden, hayali olduğundan bahsetmişti. Evet, Nergis için bu en büyük hayallerinden biriydi. Evlenmek, bir yuva kurmak, kendi çocuklarını en iyi şekilde büyütmek istiyordu ve her şeyden önemlisi bütün bu hayalleri Kurşun ile yapmak, ona bir aile vermek istiyordu. Hiç sahip olamadığı aile kavramını ona yaşatmak istiyordu. Kurşun'un gerçekten ailesi olmak istiyordu. Ancak şu anlık küçük hayallerinden biri olan ayrı eve çıkmayı gerçekleştirmeye yaklaşabilmişti. Hayaller konusunda nedense hep şanslı olduğunu düşünmüştü Nergis. Kendi parasını kazanmak istemiş kazanmıştı ve hâlâ kazanıyordu, internetle ilgili bir meslek edinmek istemişti ve şuan web tasarımlarının yanında ufak tefek işleri de yapıyordu. Tek başına tatil hayali vardı, yapmıştı. İstediği filmlere gitmiş, istediği kıyafetleri almıştı. Ufak tefek de olsa ne kadar hayali varsa gerçekleştirmişti. Kurşun hariç... İnsan üzerine kurulan hayaller en zoruymuş, zaman Nergis'e bunu göstermişti.

Dirsekleri masaya yaşlanmış yüzünü de ellerinin arasına gömmüş bir vaziyette öylece otururken dükkana paldır küldür giren kişiyle şaşkınca yüzünü ellerinin arasından çekti. Bakışları nefes nefese kalan Sevda'yı bulduğunda istemsizce gülümsedi.

"Sevda kuşum, hayırdır? Ne bu halin?"

"Anneme dükkanı bırakıp kaçtım. Tabi ki elim boş gelmedim." Cebinden çıkardığı çikolataları gösterdiğinde Nergis'in yüzündeki gülümseme daha da büyüdü.

"Ne kadar da uzağa kaçmışsın böyle. Eminim Sonay teyze seni burada bulamaz."

"Ay dalga geçme Nergis. Kahve yapsana bize, biraz vaktim varken sohbet edelim."  Nergis, arkadaşının sözleri üzerine kahve yapmak için su koydu ve iki tane kupaya kahveleri boşalttıktan sonra Sevda'nın karşısına oturdu.

"Ne var ne yok? Anlat bakalım."

"Ne olsun, bakkal ve ev arasında dolanıyorum her zamanki gibi."

"Genel insan hâli işte. İş ve ev arasında ömrümüz geçti."

"Çocukkende okul ve ev arasında geçiyordu."

"Öyle valla, bu arada sizin evinizin yanına yeni birileri taşınmış diye duydum. Tanıştın mı? Nasıl insanlar?"

"Tanıştım. Annem bir ton şey yapmıştı, akşam onları götürdüğümde tanıştım. İyi insanlara benziyorlardı, inşallah mahalleye çabuk alışır ve severler."

KURŞUNजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें