10.Bölüm

7.8K 745 136
                                    


Keyifli Okumalar...


Bez, televizyon ünitesinde biriken tozları alıp arkasında bıraktığı yüzeyi tertemiz ederken Nergis dakikalardır yaptığı gibi derin ve sesli bir nefes alarak elindeki bezi yanında duran kovanın içine attı. Soğuk zemine çöküp oturduktan sonra ayaklarını uzatarak evin içinde bakışlarını dolaştırdı. Temizlemediği bir yer kalmış mıydı? Günlerdir bir iki diye diye bütün evi en ince detayına kadar temizlemişti.

Temizlik yapmadığı zamanlarda deli gibi hüzünlü şarkılar dinleyerek ve sonu mutsuz biten aşk filmlerini izleyerek kendine işkence ettikten sonra gözleri kızarana kadar ağlama seanslarına giriyordu. Tatil olsun diye anneannesinin yazlık evine gelmesi tam bir hüsrandı. Mutlu olmaktan uzak bir Nergis portresini net bir şekilde çevresini de yansıtmayı başarıyordu. Arada bir mutlu olmak için tatlıcılara gidiyor tatlıların ikinci diliminde ağlayarak bir psikopat gibi tatlısını yemeye devam ediyordu. Çevredeki komşuları büyük ihtimalle sorunlu bir genç kız olduğuna karar vermiş olmalıdırlar ki itinayla kendisinden uzak duruyorlardı.

Nergis baygın bakışlarla yanındaki su dolu kovaya baktıktan sonra buruşan parmaklarına bakışlarını çevirdi. Kararlı bir şekilde oturduğu yerden kalkıp kovayı yerden alıp banyoya götürme zahmetine bile katlanmadan odasına doğru ilerledi. Hızla üzerindeki pijamaları çıkardı ve giyinmek için dolaptaki mavi elbiseyi eline aldı.

Mazoşist olmalıydı. Bu yaptığının başka nasıl bir açıklaması olabilirdi ki? Artık kendisini anlama noktasından çok uzaktı. Parmakları Kurşun'un aldığı mavi elbisenin üzerinde bir süre oyalansa da iradesinin iplerini eline alarak parmaklarını hemen sağ taraftaki beyaz elbiseye kaydırdı. Belirgin bir hoşnutsuzlukla beyaz elbiseyi askılıktan alıp üzerine geçirdiğinde bir süre aynadaki yansımasına baktı.

Askılı, dizlerine gelen düz beyaz elbisenin üzerine kot ceketini aldıktan sonra saçlarını gelişigüzel bir topuz yaptı. Parmak arası sandaletlerini ayağına geçirdikten sonra çantasını da alarak evden çıktı. Komşularına yapmacık selamlar vermek yerine başını önüne eğerek ezberlediği, sahile giden yolda ilerlemeye başladı.

Dakikalar içerisinde ayaklarına değen kuma karşılık yüzünde huzurlu bir gülümseme oldu. Sakin ve birkaç insan dışında boş olan sahilde yürümeye başladı. Buraya geldiği günden beri kendisini rahatlatan tek aktivitesi sahilde yaptığı bu yalnız yürüyüşleri olmuştu. Arada sırada bu yürüyüşlerde de bir bağımlı gibi Kurşun'un burada olduğunu hayal ediyordu. Burası tam da Kurşun'un seveceği yerlerden birisiydi. Kalabalıktan ve gürültüden uzak.

"Merhaba." Nergis yanından gelen sesin sahibine dönüp baktığında karşısında kumral bir adam kocaman gülümsemesiyle kendisine bakıyordu. Nergis adamın gülümsemesini aksine rahatsız olduğunu belirtircesine kaşlarını çattı. Huzurlu yürüyüşünün bozulmasından hoşlanmamıştı.

"Merhaba." Başka bir şey demeden yürümeye devam ettiğinde adam Nergis'in açıkça belirttiği rahatsızlığını görmezden gelerek yanında yürümeye başlamıştı.

"Yanındaki evde oturuyorum, komşuyuz yani. Bu arada sen pek sosyal değilsin galiba."

"Nereden çıkardınız?"

"Kimseyle takılmıyorsun, sohbet de etmiyorsun."

"Yani bunlar benim 'sosyal olmadığımı' mı gösteriyor? Bakın, yalnız kalmak istiyorum."

"Yeterince yalnız kalıyorsun bence. Her gün tek başına yürüyorsun bugün sana eşlik etmek istedim."

"Ama benim sizden öyle bir isteğim yok."

KURŞUNМесто, где живут истории. Откройте их для себя