31. Bölüm

8K 640 36
                                    

Keyifli okumalar... ❄️❄️

Aklında dönüp duran düşünceleri susturmanın hiçbir yolu yoktu. Zihin insanda bağımsız çalışıp duruyordu. Düşünmek istemediğimiz şeyleri daha çok düşünürken buluverirdik kendimizi. Düşüncelerimizi de duygularımızı da çoğu zaman kontrol edemiyorduk.
Nergis, alışveriş mağazasının içinde dolaşırken bakışları mağazaların üstünde dolaşıp duruyordu. Ne almak için geldiğini bile hatırlamıyordu. Aklında olan tek şey öğrendiği haberi Kurşun'a nasıl söyleyeceğiydi.

"Nergis." Kurşun'un ismini söylemesi karşısında bakışlarını ona çevirdi. "Ben lavaboya gidip geliyorum. Sen istersen mağazalardan birine gir."

"Tamam, ben buralardayım." Kurşun'un parmakları ellerinden çözüldüğünde Nergis bir süre lavaboya doğru ilerleyen adamın arkasından baktı. İç sıkıntısıyla iç çekip başını çevirmişti ki bebek mağazasını gördü. Aklına gelen fikirle hızlı adımlarla mağazaya doğru ilerlemeye başladı.

Onlarca bebek giysisinin olduğu mağazada bir süre bocalayarak etrafa bakındı. Her renkten, her yaş ve aylıktan kıyafetler vardı. Minicik ayakkabılar, eldivenler, atletler, içlikler ve daha onlarca şey. Elleri saçlarının arasında dolaşmaya başladığında kararsız adımlarla yeni doğan bölümüne yaklaştı.

Hastane çıkışlarını eleyerek bir rafa dizilmiş minik ayakkabılara yöneldi. Beyaz olanlardan bir tanesini eline aldıktan sonra hemen yanındaki sepetin içine konulmuş eldivenlerden de beyaz bir çift aldı. Bakışları raflardaki rengarenk minicik ayakkabılarda olsada fazla vakti olmadığı için hızla kasaya gitti.

Aldıklarını çantasına koyup ayrıldıkları noktada Kurşun'u beklemeye başladı. Birkaç dakika sonra yanına gelen Kurşun'un çatık kaşlarla kendisine baktığını görünce yüzündeki gülümseme meraka çevrildi.

"Niye bana öyle bakıyorsun?"

"Karnın mı ağrıyor?"

"Hayır, nereden çıkardın?"

"Elinle karnını tutuyorsun." İşittiği sözle birlikte hızla elini karnının üzerinden çekti.

"Acıkmışım."

"O zaman ilk olarak yemek yiyelim, sonra mağazalara bakarız."

"Çok iyi olur." Gülümseyerek Kurşun'un elini tuttuktan sonra yemek katına çıkmak için yürüyen merdivene yöneldiler.

Uzun süren bir kararsızlıktan sonra bir yere oturup yemeklerini sipariş etmişlerdi.

"Dinlenebildin mi?"

"Evet, uyumak iyi geldi."

"En azından bir süre iş alma ve güzelce dinlen. Alacaksan bile ufak tefek işlerle uğraş. Sabaha kadar uykusuz kaldığın işler yüzünden sağlığın bozulacak."

"Haklısın bir süre yeni iş almam ama sende biraz kendine dikkat etmelisin."

"Oldukça dikkat ediyorum."

"Sende benimle birlikte sabaha kadar oturuyorsun ve o uykusuz halinle akşama kadar çalışıyorsun, bazı sabahlar doğru düzgün kahvaltı yapmıyorsun bile bu mu dikkat etmek?"

"Sen çalışırken ben nasıl uyuyabilirim?"

"Sen çalışırken ben bütün sabah nasıl uyuduysam öyle uyuyakaksın Kurşun."

"Aynı şey değil."

"Nasıl aynı şey değil?"

"Değil işte uyuyamıyorum sen olmayınca." Kurşun kaşlarını çatıp huysuzca söylendiğinde Nergis gülümseyerek bir elini onun yüzüne uzattı ve parmaklarını çatılan kaslarında dolaştırmaya başladı. Dokunuşuyla birlikte Kurşun'un çatık kaşları yumuşamıştı.

KURŞUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin