29. Bölüm

5.8K 605 66
                                    

Keyifli okumalar...☁️

  Kahvenin kırk yıl hatırı var, derler. Kahvenin mi yoksa kahveyle birlikte yapılan sohbetin mi hatırı vardır? Kimi zaman bir kahve alır otururuz dost bildiğimiz bir insanın yanına. Acılarımızı, dertlerimizi, sıkıntılarımızı anlatırız. Kimi zaman bir kahvenin eşliğinde içinden çıkamadığımız sorunları danışırız.

Ve bazı zamanlar vardır ki kahve en çok o zamanlarda değer kazanır. İki gönlün kavuşmak için attığı önemli adımlardan birine ortaklık eder, kahve. İşte bugün tam olarak ortaklık ettiği şey buydu.
Elindeki kaşıkla kahvenin üzerinde oluşan köpüğü alırken nasıl oluyordu da elleri içindeki heyecanla titremiyordu, kendisine şaşırıyordu. Kimine göre zenginlik bir hayaldir, kimine göre önemli bir iş sahibi olmak, bazıları gücü hayal eder, bazıları sessiz bir hayatı. Binlerce insanın binlerce farklı hayallerinin olduğu bu dünyada Nergis'in de hayali Kurşun ile kendilerine ait bir yuva kurmak olmuştu. İşte şimdi o yuvayı cidden kuruyordu. Hayal etmesi bile zorken yaşıyordu.

Sabır, insanoğlu için en zor imtihandı ancak sonucu çoğu zaman güzel olurdu.

"İçeride herkesin keyfi yerinde." Nergis, gülümseyerek mutfağa giren Sevda'ya baktı.

"Umarım bu akşamı böyle geçiririz."

"Merak etme, bir tatsızlık çıkacağını düşünmüyorum. Abin bile gülerek Kurşun ile sohbet ediyordu. Yakında nikâh olacak, artık Kurşun'u aileye tamamen kabul ettiler. Kahveler hâlâ olmadı mı?"

"Birazdan olur."

"Tuz kattın mı?"

"Yok, Kurşun'un bardağına bolca şeker kattım. Şekerli kahveden de nefret eder ama bugüne özel olarak içsin."

"Tuz neden katmadın?"

"Hayatı hep zorluklarla, sıkıntılılarla geçti bugünden sonraki hayatının artık huzurlu ve güzel geçmesini istiyorum. O yüzden şeker kattım, ilerideki günlerimizin şeker gibi tatlı geçmesi dileğime bir gönderme olsun."

"Güzel düşünmüşsün. Peki nasıl hissediyorsun?"

"Mutlu, hüzünlü ve bolca karmakarışık. Sanki bir şey olacak ve her şey tekrar eskiye dönecek diye korkuyorum. Bu noktaya gelmiş olmamız bile hayallerimin çok üstünde kalıyor. Sevda, biliyor musun? Sana hiç anlamadığım bir şey var." Nergis'in durgunlaşan ses tonuna karşılık Sevda kalçasını tezgâha yasalayarak Nergis'in konuşmaya devam etmesini bekledi. "Lisedeyken bir gün son derse hoca gelmemişti ve okuldan erken çıkmıştık. Sen eve gitmiştin ama ben Kurşun okula gelecek diye beklemeye başlamıştım. Beklerken de okulun etrafında dolaşıp duruyordum. Okulun arkasında bahçeli bir ev vardı, hatırlarsın. Çok asabi bir amca yaşıyordu orada. Durmadan öğrencilere laf atardı. Neyse, o amca ile Kurşun'u konuşurken gördüm. Daha doğrusu amca Kurşun'u yakasından tutmuş sanki boş bir çuval gibi sallayıp duruyor ve ona bağırıyordu. Kötü birisi ve serseri olduğunu, ailesinin olmamasının daha iyi olduğunu söylüyordu. Her cümlesinde aile konusundan bahsedip duruyor, Kurşun'un yüreğindeki yaraya tuz basıyordu. Çok sinirlendim, gidip müdahale etmek istedim. Ancak, Kurşun bir anda başını kaldırıp kendisini amcanın elinden kurtarınca olduğum yerde kalakaldım. Adama ne dedi biliyor musun? Senin ailen var ama sen de aile olmayı bilmiyorsun dedi. Bilirsin, amca sadece sokaktaki çocuklara değil kendi ailesine karşı da çok sertti. Aile içi şiddetten dolayı defalarca polisler gelirdi. Oğlunda ve karısındaki yaraları görürdük. Sonra amca Kurşun'a çok sert bir tokat attı ve küfürler ederek evine gitti. Kurşun ise öylece durdu, Sevda. Bir süre etrafına baktı, bir sağa bir sola gidip geldi. Sen ya da ben olsaydık koşa koşa eve gider, ailemeze söylerdik. Ama onun söyleyeceği ya arkasında duracağı kimsesi yoktu. Öyle tek başına durdu." Nergis, konuşmasına ara verip kahveleri bardağa doldurdu ve dönüp sessizce ağlayan Sevda'ya baktı. "Kısacası benim onunla aile olma hayalim içinde onlarca şeyi barındırıyor. Ve şuan onlarca duygunun etkisinde karmakarışık bir haldeyim. Ama en çok mutluyum, Sevda kuşum. Ayrıca biraz daha ağlarsan makyajın akacak." Nergis, gülümseyerek arkadaşının yanağında ki yaşı sildiğinde Sevda bir şey söylemeden ona sıkıca sarıldı.

KURŞUNWhere stories live. Discover now