~51 | 2~

507 56 9
                                    

"Kızarmadan koysanız iyi olur..." Dedi prens Mark.

"Teşekkürler Prens Mark" dedi ve torbayı yanağına koydu.

"Bugün keyfiniz yok gibi"

"Saray insana baskı yapıyor. Mutlu olmayı zorlaştırıyor."

"Doğduğundan beri sarayda yaşayınca o baskıya alışıyorsun"

"Ben ne zaman alışacağım?"

"Yakında alışacağınıza eminim" dedi ve gülümsedi. "Neyse Prenses Elisa benim gitmem gerek. Buzu bir süre yanağınızda  bekletin." Dedi ve gitti. Elisa da kendi yolunda ilerlemeye devam etti. Odasına gitti, kitaplarından birini aldı ve okumaya başladı. Bir süre sonra uyuyakaldı.

Ertesi gün Theo kralın odasına gelmişti. Bu konuyu yeteri kadar ertelemişti. Artık kralın bu konuda doğru kararı vermesi gerekiyordu.

Kral içeri girmesine izin verince önce selamını verdi ve hemen konuya girdi.

"Kralım, sizde biliyorsunuz ki Prens Viktorun işlediği suç çok büyük. Bu verdiğiniz ceza yeterli değil! İlk başta karışıklıklardan dolayı verdiğiniz ceza yeterliydi. Ama şimdi saray eski düzenine girmekte! Lütfen verdiğiniz cezayı gözden geçirin!" Dedi ve kralın önünde yere kapanarak eğildi. Kral oğlunun böyle bir şey istediğine ilk başta şaşırdı. Daha sonra oğlunun bunu neden istediğini anladı.

"Bu konuyla ilgili konsey toplantısı yapmayı planlıyordum. Bu kadar ısrarcı olduğuna göre yarın yapabiliriz. Herkese toplantıya gelmeleri için haber ver." Dedi hızlıca. Theo yavaşça yerinden kalktı. Üzgün görünmeye dikkat ederek teşekkür edip çıktı. Kapıda kendisini bekleyen Danielin omuzuna el attı ve gülümseyerek konuştu.

"Hadi konseye yarın toplanması için haber ver. İşler planladığı gibi gitmezse ondan cezayla kurtuluruz..."

"Hemen efendim!" Diyerek Theonun yanından ayrıldı. Theo ise yavaş adımlarla odasına doğru ilerledi. Kafasında Victora vermek istediği ceza ile ilgili detaylar vardı.

Odaya geldiğinde Elisa yine kitap okuyordu. Bu artık kendisi için alışkanlık  olsa da sürekli bunu yapamazdı. Hemen kitabı Elisa'nın elinden aldı.

"Sürekli kitap okumaktan vazgeç, git biraz yürüyüşe çık"

"Ne yaptığımız birbirimizi ilgilendirmiyor sanıyordum."

"Bebeğim doğana kadar sağlıklı olmak zorundasın"

"Bunun gayet farkındayım. Neredeyse her yemekten sonra 20 dakikalık yürüyüş yapıyorum, yediklerime dikkat ediyorum. Yani gayet sağlıklıyım... Lütfen kitabımı geri verin"

"İyi..." Dedi ve kitabı uzattı. Elisa kitabı alırken sayfalardan biri Theonun parmağını kesti.

"Kitapla uğraşmasaydınız bu olmayacaktı..." Dedi ve Elisa çekmecede ki ecza kutusundan sargı bezi alıp Theonun parmağını sardı. Theo ona tehditkar gözlerle baktı. Yarım gülümsemesiyle konuştu.

"Biraz daha konuşmaya devam edersen kitaplarının hepsi kül olacak! Bunu istemezsin değil mi?"

Elisa cevap vermedi. Daha güçlü olmanın verdiği mutlulukla Theo gülümsedi.

"Akıllı olman güzel... Ha! bu arada, yarın Victorun cezası belirlenecek. Biraz kendini acındır. Ağır bir ceza versinler. Yoksa eğlencesi kalmaz!" Dedi ve mutlu mutlu çıktı odadan.

Elisa, Victoru tekrar görmekten korkuyordu. Ölüm Theo ile yaşarken bile nefes kadar yakındı zaten. Başkalarının da ona ölümü tattırmak istemesi fazla ağırdı. Elisa ölmeyi göze almış olsa bile bebeği varken ölmek istemiyordu. Hayatta kalma isteği, yeğeni ve bebeği sayesinde vardı.

Elisa düşüncelere dalmışken parmağında bir sıvı hissetti. Bu şey kandı. Hiçbir neden yokken akmaya başlamıştı. Peki bu nasıl olabilirdi ki?

OyuncakçıWhere stories live. Discover now