~7 | 1~

1.4K 94 30
                                    

İlk oyundan sonra üç gün geçmişti. Bu süre zarfında kızlar boş durmamıştı. Bilim, sanat, tarih, dikiş gibi çeşitli dersler almışlardı. Artık kızlar her denileni yapıyorlardı. Tek hayalleri hayatta kalıp buradan çıkmaktı. Üç gün önce yaşananlardan sonra kızlar kaçmaya yeltenmemişti bir daha. Ailelerine tekrar kavuşacakları günleri düşünüp mutlu olmaya çalışıyorlardı. Ama burada olduklarını hatırladıklarında ağlamaktan başka ellerinden bir şey gelmiyordu.

Elisa yeğeni Jack'i özlemişti. Ablasından kalan tek şeydi o. Ablası Ellie ve eşi yangında hayatlarını kaybetmişlerdi. Elisanın, babası ve yeğeniyle mutlu bir hayatı vardı. Şimdi ikiside ulaşamayacağı kadar uzak bir hayaldi.

"Hanımefendi, hazırlanmanız gerek!"

"Neden?"

"Beyefendi böyle istiyor" deyince ne olduğunu anlamıştı Elisa. Oyuncakçı ikinci oyunu yapacaktı. Beynindeki tüm düşüncelerden arındı ve hazırlanmaya başladı. Bu sefer sarı bir elbise giydi. Yani dadısı öyle seçmişti. Sonra dadısı kıza örgülü bir topuz yaptı. Makyajını da hızlıca yapıverdi.

"Hazırsınız!"

"Teşekkürler"

"Rica ederim hanımefendi... Gitmek için hazırsanız, gidelim mi?"

"Peki, gidelim" dedi korktuğunu belli etmemeye çalışarak. Yine dadısının peşinden labirent gibi olan bu yerde dakikalarca yürüdüler. Bu sefer daha karanlık bir yere gelmişlerdi. Burada demir parmaklıklı bir sürü yan yana olan kapılar vardı. Elisa bu kapıların mahkumlar için olduğunu düşündü. Kendisi de bir çeşit mahkumdu zaten...  

Dadısı kapılardan birinin önünde durdu. "İçeri girin lütfen" dedi ve kapıyı açtı. Elisa çaresizce gösterilen odaya girdi. Girmesinin hemen ardından karşısındaki şeyi görünce şok oldu.

Bu bir cesetti! Parçalanmıştı ve ortaya koyuverilmişti. Kız kusmamak için elini ağzıyla kapattı ve yere çöküp ağlamaya başladı. Diğer kızların çığlıklarını duydu. Bazıları kusmuştu bile. Sonra Oyuncakçının sesini duyuldu. Herkes onu dinlemeye başladı. Oyuncakçı bağırarak konuşuyordu çünkü 14 - 14 olarak karşılıklı olan odalarda sesini en uzağa ulaştırmanın etkili bir yoluydu. Her işi sihirle çözmesi gerekmiyordu.

"Oyuncak bebeklerim! Kaç gündür ders gördüğünüzün farkındayım. Ama şunu bilin bu dersler boşa gitmeyecek! Neden mi? Çünkü yeni oyunumuz yapboz! Yapboz yapmaya bayılırım! Sizinde yapmaktan hoşlanacağınızı umuyorum. Evet! Yanında duran ceset parçalarından bir insan oluşturacaksınız! İşiniz bittiğinde dadınızı çağırın. Değerlendirmenizi onlar yapacak. Bol şans kızlar!" dedi ve oyunu başlattı.

Elisa bir cesede dokunabilir miydi bilmiyordu. Kendine yapması gerektiğini söylüyordu. Bir süre sonra ayaklandı ve cesedin yanına geldi. Yavaşça parçaları seçmeye çalıştı. Önce gövdeyi çekip ortaya koydu. Sırayla basenleri, baldıları ve ayakları ekledi. Parmaklara geçtiğinde ise bir ses duydu. Bir şey hareket etmeye başlamıştı. Dikkatle incelediğinde ise fark etti. Duvar hareket ediyordu! Üstüne yavaşça yaklaşıyordu. Elisa elini çabuk tutmaya karar verdi ve parmakları hızlıca koydu. Kollarını da hemen taktı. Kafayı yavaşça yerine koyduktan sonra bağırmaya başladı.

"MARYYY!" Dedi. Onu bu hale nasıl getirebilmişlerdi? Elisanın beti benzi atmıştı. Kızı öldükten sonra bile kullanmıştı psikopat adam. Adama olan nefreti daha da arttı. Kız sağlam duruşunu bozmayacaktı. Oyuncakçıya inat, yaşayacaktı. Yumruklarını sıktı.  Kendinden emin bir şekilde Mary'ye son kez baktı ve dadısını çağırdı.

Dadıyı çağırdığında duvarın ilerlemesi durdu ve dadı kapıyı açarak içeriye girdi. Cesedi dikkatlice inceledi ve kıza döndü.

"Kulağının yarısı yok"

"İlk oyunda kesilmişti onun kulağı!"

"Kulağı yok diyorsam yoktur! Bul onu!" Dedi ve çıktı. O çıktıktan sonra duvar hızlandı. Elisa panik olmamaya çalışarak kulak parçasını aramaya başladı. Her yer kanla kaplıydı, yer doğru düzgün gözükmüyordu. Eliyle yoklayarak aramaya başladı. Aynı yerleri dolanıp durmasına rağmen bulamıyordu. Duvar iyice yaklaşmıştı. Ezilmesine 5 adım kala, kız kulağın kapının altında olduğunu fark etti ve kulağı alıp koşarak yerine koyduğu gibi dadıyı çağırdı. Dadı içeriye girdi ve cesedi tekrar inceledi. Bu sefer her şeyin doğru olmasını umdu Elisa. Çünkü kapıyla arasında 3 adımlık mesafe kalmıştı.

"Evet, tamamlamışsın" dedikten sonra Elisa derin bir nefes aldı ve gözleriyle Mary'ye 'hoşçakal' diyerek çıktı. Son gelen kız kendisiydi.

"Evet leydiler! Bugünün kazananı sizlersiniz! Makara sistemiyle kurdurduğum duvarları beğendiniz değil mi? Bence çok beğendiniz! Neyse onu bunu geçelim. Geriye 21 kız kaldınız. Sonraki oyunlarda görüşmek üzere!" Dedi ve arkasını dönerek gitti. Elisa ellerine ve eteğine bulaşan kanına baktı. Sonra Oyuncakçının gittiği yöne bakarak sessizce fısıldadı.

"Bir gün seni mutlaka öldüreceğim..."

OyuncakçıWhere stories live. Discover now