~17 | 1~

1.2K 105 5
                                    

Elisa, Prens ya da Olivia tarafından prensten hoşlanıyormuş gibi göründüğünü biliyordu. Elisa o sözleri sadece prensin Oliviaya bir ihtimal verebileceğini düşündüğü için can korkusuyla söylemişti. Hem prensten hoşlandığını filan da söylememişti. Sadece evlenmesi gerektiği için evlenmek istiyordu.

Yavaş adımlarla yürüdü ve kahvaltı etmeye gitti. Yemek odası boştu. Sanırım erken gelmişti. Tek başına yemek yemek için oturdu. Ama prensi gördüğünde yanına gitmeye karar verdi. Yerinden kalktı ve hızlıca yanına ulaştı.

"Müsaitseniz bu masaya geçebilir miyim?" Dedi ve prensin yemek yediği masayı işaret ederek.

"Oturabilirsiniz" dedi kısa ve net bir şekilde. Kız karşısına oturdu. Ve kahvaltı için yiyecekler gelmeye başladı.

"Prensim, siz Olivia ile konuşurken aranıza girdiğim için üzgünüm. Sadece diğer kızlar sanki hiç yokmuş gibi davranması hoş gelmedi bana. Ben de bu yüzden kendimi tutamadım..."

"Bir önemi yok. Size afiyet olsun" dedi ve çıktı odadan. Elisa yaptıklarını yanlış açıdan bakmadığı ve ona karşı hala nötr olduğu için rahatlamış hissetti. Kendiside yemeğini bitirdiğinde odasına gitti ve bir kitap okudu.

Okuduğu kitabın ortalarına geldiğinde dadısı oyun için hazırlanması gerektiğini söyledi. Kız hemen hazırlandı. İşi bittiğinde yüzündeki makyajı çok bulsa da morlukları kapatmanın başka yolu olmadığı düşüncesine vararak odadan çıktı. Tekrar yemek salonuna gelmişlerdi. Elisa içeri girdiğinde bir yuvarlak masa ve 15-20 dilim pasta vardı. Kızlar masanın etrafına dizilip prensi beklediler.

"Merhaba güzel hanımlar! Nasılsınız? Ben gayet iyiyim. Artık oyunları daha hızlı yapmak istiyorum. Çünkü sadece 8 kişi kaldı. Yakında eşime kavuşacağım!.. Sevgili eş adayları, bugünki oyuna geçecek olursak dünkü kadar zor bir oyun değil sadece bir dilim pasta yiyeceksiniz! Ama sıradan pasta değil bunlar gördüğünüz 20 dilimden 5 tanesi zehirli! Afiyet olsun!"
Dedi ve kızların önlerine seçtikleri dilimler koyuldu. Herkes prense odaklanmıştı. Onun emriyle pasta dilimlerini yiyeceklerdi.

"Bu arada eğer aranızdan kimse elenmez ise ikinci dilimleri yiyeceksiniz!.. Herkes hazırsa yemeğe başlayın!" Dedi ve kızları izlemeye başladı.

Elisa masadaki pasta dilimlerini dikkatlice inceledi. Pek bir farklılık yoktu dilimlerde. Bu yüzden çilekli dilimi seçmişti. Nedense bu dilim ona en normali gibi gelmişti. Dilim önündeyken de inceledi fakat be bir koku ne bir renk vardı. Ya renksiz ya da kokmayan bir zehirdi bu. Elisa diliminden küçük bir parça aldı ve ağzına götürdü. Tadı normaldi. Vanilyalı kek ve çilekli krema vardı. Çilek parçacıkları da ağzına geliyordu. Bir gariplik yoktu. Bir müddet bekledi. Bir baş ağrısı, bulantı ya da mide yanması hissetmemişti. Diğer kızlara baktı. Karşısında çilekli pasta yiyen başka bir kız vardı. Ama kızın yüzü hiç iyi şeyler söylemiyordu. Kız biraz durdu  ve aniden kusmaya başladı. Ama kan kusuyordu. Ağzından oluk oluk kan dökülürken Olivianın yanında oturan kız da kusmaya başladı. Onun keki sade vanilyalıydı. Diğer kızlar iyi görünüyordu. Kurtulmuşlardı. Hepsi prensin konuşma yapmasını beklemeye başladı.

"İki kişi elendi. Geriye sadece 6 kız kaldı. Biraz basit bir oyun seçtim sanırım. Neyse oyunu yaptım bile. Bir dahaki oyunu daha eğlenceli seçerim. Sonuçta herkesin seçimi mükemmel değil..." dedi ve gitti. Elisa için artık kan görmek oldukça korkunç bir şey değildi. Sakince odasına gitti. Ve okuduğu kitaba kaldığı yerden devam etti.

OyuncakçıWhere stories live. Discover now