~52 | 2~

480 55 3
                                    

  Peki bu nasıl olabilirdi ki? Kendisi de mi parmağını kesmişti? Hayır Theonun elini sararken fark ederdi. Theo çıktıktan sonra kitabı eline de almamıştı. Yoksa bu bir büyü müydü?

Elisa düşünceleriyle boğuşurken aklına gelen o ihtimal tüylerini diken diken etti.
"EĞER BENİM DEĞERLİME ZARAR VERİRSEN SENİNKİ DE ZARAR GÖRECEK! BUNU SAKIN AKLINDAN ÇIKARMA!!!"

Bu Theonun annesinin büyüsü müydü yoksa? O zaman Elisa'nın değerlisi neydi? Bebeği mi? Bebek doğunca aradaki bu büyü çocuğuna mı geçecekti? Hayır! Olamazdı! Onca yaptığı, katlandığı şey... Bir hiç mi olacaktı...

 
Theo ise Elisa'nın parmağını fark etmemişti. Öylece odadan çıkmıştı. Henüz birkaç adım atmışken bir bağırma sesiyle durdu.

"PRENS THEO!!" dedi Aileen. Theo sakince arkasını döndü.

"Ne istiyorsunuz Prenses Aileen?"

"Victor'un cezası konusunu bu zamanda açman mı gerekiyordu? Monica'ya kızdığın için mi yoksa? Bu intikam alma şeklin mi?"

"Hiçbir alakası yok Prenses Aileen! Zamanı gelmişti. Elisa bu durumdan aşırı etkilendi. En azından ceza aldığını bilerek rahatlaması gerekiyor. Lütfen bu konuda herhangi bir itirazınız varsa yarın Kralımıza bildirin. Şimdi gitmem gerek" Dedi ve odasına geri gitti.

Elisa onu görünce aklını kurcalayan şeylerden sıyrıldı ve hemen diğer elini kanayan parmağının üstüne koyarak sakladı.

Theo sinirli olduğu için Elisanın parmağına dikkat etmedi. Monica olayını hemen öğrenmeliydi.

"Monica ne yaptı?" Dedi. Elisa Theo'ya gerçeği söylemeye çekiniyordu. Prensese ne yapacağı belli olmazdı. Ama gerçeği söylemezse kendisine ne yapacağı da belli değildi.

"Başta küçük bir tartışmaydı..."

"Sonra?"

"Sonra... O... Bana tokat attı..."

"Monica bu cesareti nereden buldu acaba?" Dedi ve sinirle güldü.

"Ne yapacaksınız ona?"

"Sürpriz Elisa! Görünce hemen anlayacaksın!" Dedi ve hemen kız kardeşinin odasına gitti. Öyle öfkeliydi ki yürümesi bile koşarak gelmek gibiydi.

Derin bir nefes aldı ve sakince kapıyı tıklattı. İçeri girmesi söylenince girdi. Hizmetçileri çıkmalarını söyledi. İçeride sadece ikisi kalınca öfkeyle Monicaya baktı.

"Ne konuşacaktınız Prens Theo?"

"Duyduğuma göre biri benim eşime tokat atma cesareti göstermiş! İnanabiliyor musunuz?" Dedi ve hafifçe sırıttı.

"Hemen sana mı şikayet etti? Sen de beni babama söylemekle mi tehdit edeceksin? Elinizden gelen bu mu?" Dedi alay edercesine. Theo bir kahkaha attı.

"Ah benim saf kardeşim! Bu kadar basit bir şey yapar mıyım?" Dedi ve kardeşine yaklaştı. Monica irkildi ama belli etmemeye çalıştı.

"Ne yapacaksın peki?" Dediğinde Theo mutlu bir şekilde gülümsedi. Monicanın sağ elini göstererek sordu.

"Ona bu elinle mi vurdun?" Monica onun ne yapacağını anlamadı ama kafasıyla yavaşça onayladı. Theo aniden onun bileğinden tuttu ve prensesin eliyle camı kırdı. Monicanın eli kanlar içinde ve cam kırıklarıyla kaplandı.

"ÇABUK DOKTOR ÇAĞIRIN! PRENSESİN ELİ KANIYOR!" Dedi ve Monicanın kulağına eğildi.

"Elisaya bir daha zarar verirsen bundan daha kötü şeyler yaşarsın! Bunun olmasını istemeyiz değil mi?" Dedi ve gülümsedi. Monica şok olmuştu. Bağıramamıştı bile. Korkulu gözlerle ona baktı sadece. Artık Theonun gerçekten korkulması gereken biri olduğunu acı verici bir yoldan anlamıştı.

Odaya doktor girdi ve hemen Monicayla ilgilenmeye başladı. Aileen da doktordan sonra odaya gelen ilk kişi oldu. Koşarak geldiği için nefes nefese kalmıştı.

"Neler oluyor burada?!" Dedi Theoyu suçlayan bakışlarla.

"Prenses Monicaya Elisayı rahatsız etmemesi gerektiğini, aile üyelerimizin de bu konuda rahatsız olduğunu söylemek için gelmiştim. O da 'sen kendini aileden mi sayıyorsun?' dedi. Ve ben de istemsizce 'Sizin de anlaşabildiğiniz tek bir aile üyesi bile yokken kendinizi aileden mi sayıyorsunuz' diyerek karşılık verdim. Ve sonrasında o sinirle cama yumruk attı..." dedi ve gözleri doldu.

Aileen için bu durum oldukça tuhaftı. Daha demin karşısında bağırdığında sakince duran adam şimdi dokunsan ağlayacak gibi bakıyordu. Monica ise normalde ortalığı ayağı kaldırması gerekirken sessizce duruyordu. Kafası karışmıştı. Ama ikisini aynı odada tutmak iyi değildi.

"Tamam sen çık Theo. Monicayla konuşup Kralımıza durumu rapor ettikten sonra konuşuruz." Dedi ve Theo odadan çıktı. Gözyaşlarını sildi ve gülümsedi. Bu seferki hamlesi ani ve riskliydi. Ama yine de kazanmıştı. En azından şimdilik...

OyuncakçıOù les histoires vivent. Découvrez maintenant