~50 | 2~

499 55 4
                                    

Elisa hemen ayağı kalktı ve Theoyu odanın bir köşesine çekti.

"Neden ona o treni verdin?"

"Onu Jack için sen almıştın zaten, sadece veren kişi ben oldum" dedi ve odadan çıktı. Elisa o trene bakmak bile istemiyordu. Acaba yeğeninin elinden mi almalıydı? Ama yeğeni çok mutlu görünüyordu. Onu üzmek istemiyordu. Zaten teyzesi yok diye üzülmüştü. Onu yine üzemezdi. Sadece Elisayla birlikteyken oynamaması yeterliydi.

"Teyze, iyi misin?" Dedi meraklı gözlerle Jack.

"İyiyim Jack, ne oldu?"

"Benim odama gitmem gerek teyze"

"Neden ki? Tam olarak konuşamadık bile"

"Derslerim var. Prens Louis hepsini iyi öğrenirsem at binmeyi öğretecekmiş!"

"Peki, başka zaman konuşuruz o zaman gel gidelim" dedi ve el ele tutuşarak ilerlediler. Odaya ulaştıklarında Prens Louis'in eşi prenses Emelie'i gördüler.

"Jack! Her yerde seni arıyordum! Dersin başlamak üzere..." Dedi. Emelie ve Louis birbirleriyle neredeyse hiç konuşmazlardı. Ama birbirlerine saygılı ve kibarlardı. Louis Jack konusunda Emelie'e ricada bulunmuş olmalıydı. Emelie de kabul etmiş gibiydi.

"Biraz hasret giderdik Prenses Emelie... Geç kaldığı için özür dilerim. Sohbet etmeyi ben istedim"

"Önemli değil Prenses Elisa. O sizin yeğeniniz, tabiki hasret gidereceksiniz!"

"Anlayışınız için teşekkürler" dedi ve döndü Elisa. Birden Emelie'nin seslenmesiyle tekrar döndü.

"Prenses Lydia'nın düğün hazırlıkları için gelmeyecek misiniz?" Dedi. Elisa şaşkınlıkla baktı.

"Benim haberim yoktu başladığından..."

"Prenses Monica söylemedi mi?"

"Ah! Tabiki. Unutmuşum..." dedi ve Lydianın odasına yöneldi. Prenses Monica neden kendisine bahsetmemişti ki? Sevmediğinden yapmış olabilir. Her ihtimale karşı Monicanın kendisine haber vermediğini söylemeyecekti. Kraliçenin destekçileri artık onu desteklediğinden Monicaya dikkat etmeliydi.

Odaya geldiğinde herkes birden onlara baktı. Elisa selam verip bi kenara geçti.

"Evet, herkes buraya geldiğine göre başlayabiliriz" dedi Prenses Monica Elisaya bakarak. Elisa tepki vermedi. Adımlarını dikkatli atacaktı.

Yaklaşık bir iki saat düğün için gerekli şeyleri konuştular. Elisa odadan çıkarken Monica onu yanına çekti.

"Ne oldu Prenses Monica?"

"Burada olabileceğini mi sanıyorsun?"

"Neden olmayayım Prenses Monica?"

"Bu düğün senin yüzünden gerçekleşiyor ve sen umursamazca gelebiliyorsun!"

"Kralımız bu cezayı uygun gördüyse uymak zorundayız, bende bir prenses olarak yardım etmeliyim" dedi Elisa. Monica sinirlendi ve Elisaya tokat attı.

"Ne kadar yüzsüzsün! Hiç utanman yok mu?!" Diye bağırmaya başladı Monica.  Elisa yanağını tutarak şaşkınlıkla Monicaya bakıyordu.

"Yeter!" Dedi Prenses Aileen. "Ne yapıyorsunuz siz! Sarayda olay çıkarmak ne demek?!"

"Bu kız nasıl bize katılabiliyor Aileen? Buna nasıl izin verirsin!"

"Monica, birincisi o kız bir prenses, ikincisi ben gelmesine izin verdiysem bu kararı sorgulamak sana düşmez!"

"Ben senin ablanım unutmuyor musun?!"

"Monica! Seni son kez uyarıyorum kararlarımı sorgulama! Kralımız bu görevi benden almadığı sürece hiç kimse iç saraydaki kararlarımı sorgulayamaz!" dedi Aileen. Gözleri adeta alev topuydu. Monica ona sinirle baktı ve odadan çıktı. Aileen Elisaya döndü. Yüzünü inceledi.

"İyi misin Elisa?"

"İyiyim..."

"Yanağına buz koy, yarın da gelmeyi unutma, Monicanın söylediklerini görmezden gel. O bana karşı çıkamaz"

"Peki prenses Aileen" dedi ve çıktı Elisa. Yolda yürürken yanağını okşamaya devam ediyordu. Birden önünde buz dolu torba uzatan bir el belirdi.

"Kızarmadan koysanız iyi olur..."

OyuncakçıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin