ONLAR ERDİ MURADINA BİZ ÇIKALIM KEREVETİNE

298 18 14
                                    

Bu kitap benim için daha özel sanırım içinde arkadaşlarıma, sevdiğim insanlara yer verdiğim için. Şimdi final demek üzse de beni mecburen bir noktada veda edecektik. Teşekkür ederim oy veren, yorum yapan herkese.

*****************************

Sabahın erken saatlerinde paldır küldür açılan kapıyla uykularından uyanan kızlar karşılarında elleri belinde, kaşları çatılmış Pınar Hanımı görmeyi beklemiyorlardı. Özden sinirle annesi gibi kaşlarını çatıp konuştu.

- Anne ne oluyor yaa, sabahın köründe aklımızı aldın. Dünya evine giremeden  mezara gireceğiz sayende.

Pınar Hanım kızının dediğiyle tek kaşını havaya kaldırıp:

- Bana bak Özden ben Dağhan ya da başka biri değilim çemkirme bana kopar mıyım o dilini. Valla dilsiz gelin olursun. Gerçi Dağhan'ın da işine gelir... Hem ne yatıyorsunuz bakayım kalkın kahvaltınızı yapın. Daha kuaföre gidilecek. Ne sandınız üç gelinin saçı, makyajı kolay mı?

Alev her zaman olduğu gibi yine alttan alarak:

- Pınar teyzeciğim sen ona bakma henüz huysuzun afyonu patlamadı. Şimdi hazırlanırız canım benim merak etme sen, diye kadına sarılıp, öperek odadan çıkardı.

Odadan çıkan kadının arkasından Özden tam söylenmeye başlayacağında Alev ellerini beline atıp Pınar Teyze moduna geçerek:

- Kadıncağız haklı valla saat sekiz buçuğu geçiyor, geç kalacağız kalkın ancak hazırlanır, kahvaltı yaparız. Evden çıkmamız kaç olur Allah bilir? dedi.

Alev'in söylediklerinin ardından gece yorgunluktan banyo yapmaya üşenen kızlar sırayla banyoda işlerini hallederek saçlarını kurutup, giyindiler. Kahvaltı için bahçeye kurulan masaya oturan kızlara sevgiyle bakan Hülya Hanım öz kızından ayrı görmezdi hiçbirini. Gözünden süzülen bir damlayla birbirleriyle didişen kızları izleyen kadın eline dokunan Yıldız Hanıma gözlerini çevirdiğinde ağlaması şiddetlenerek sarıldı yılların dostuna. Bir anne için ne büyük mutluluktur evladının mürüvvetini görmek. Şimdi Hülya Hanım kızının ve kızı gibi sevdiği iki kızının daha mürüvvetini görecekti.

Annesinin ağladığını gören Alev ona sevgiyle bakarak:

- Annem yapma ne olursun hem bak bizde ağlarız susturamazsınız valla, dedi yüzünü güldürmek için.

Güle oynaya yapılan kahvaltının ardından kızlar hazırlanarak kuaföre gitmek üzere yola koyuldular. Birbirleriyle uğraşarak geldikleri kuaför salonunda onları bekleyen ekipte en az kızlarımız kadar şen şakrak, esprili olunca kahkahalar havada uçuyordu. Dükkânın sahibi İhsan Bey ve eşi Medine Hanım kesinlikle hüzne mahal vermelerine fırsat tanımıyorlardı.

Saçı ve makyajı tamamlanan Senem hızla elbisesini giyip sırayla işi biten arkadaşlarına gelinlik giymelerinde yardımcı oldu. Hepsi hazır olup birbirlerine bakınca yüzlerinde buruk birer tebessüm oluştuğunu gören Medine Hanım:

- Benim canlarım, güzel kızlarım melekleri kıskandıracaksınız güzelliğinizle, masumiyetinizle ama ağlayıp makyajınızı bozarsanız karşınızda şeytanın beden bulmuş hali Özge'yi bulursunuz karışmam. Hüzün yok bugün hep güleceğiz inşallah.

- Valla gözünden damla düşenin gözünü oyarım ben o makyajlar için ne kadar uğraştım. Yine de tedbirliyim canım malzemeler suya dayanıklı, diyen Özge'yle hepsi kahkahalara boğuldular.

Açılan kapıdan içeriye ilk Denizhan girdi. Kızlara baktıktan sonra bakışları Alev'in utangaç bakışlarıyla buluştuğunda fısıltı halinde çıkan sesi duyuldu, 'Sen gerçek misin?' diye. Alev genç adama yaklaştığında Denizhan kızın omuzlarından kendine çekerek alnından öptü. İşte şimdi yaşanan anın duygusallığına dayanmak güçtü.

DURU GÜNEŞWhere stories live. Discover now