ADADA

354 33 5
                                    

Duru ve Alev adaya ayak basar basmaz iskelenin az ilerisindeki Alev'in kuzeni Tolga'nın işlettiği balık evine gittiler önce. Tolga kapıdan giren kızları görünce samimiyetle gülerek yanlarına gidip,

- Bende birden adada güneş neden böylesine parlaklığını arttırdı, bu ışıltı nedir diyorum, diyerek önce Alev'e sonra Duru'ya sarıldı. Alev,

- Tolga, bebeğim vazgeç artık şu kıza asılmaktan. Ondan sana iş çıkmaz. Hem biz buraya bir kaç gün kafa dinlemeye geldik. Kızlar da hafta sonu gelecekler, dedi.

- Tamam Alevciğim mesajı aldım. Ayrıca bu kısa tatil planınız süpermiş, özlemiştim sizi. Valla bir akşam balık ve fasıl ziyafeti yaparız artık. Şimdi mis gibi midye tavam var kim ister? diye sordu Tolga gülerek.

Duru,

- Valla ben kurt gibi açım, isterim. Yanında da karides var mı? Böyle tereyağında nar gibi kızarmış.

- Ooofff, dedi Alev.

- Kızım ağzımın suyunu akıttın. Ben biraz kalamar da istiyorum ve olmazsa olmazı tabiî ki, dedi gülerek.

Tolga gülerek kızlara bakıp,

- Hanımlar, bu adam sizin için elinde  olmasa da yaratırdı, lakin şanslısınız sabah geldi karideslerim tazecikler. Ve kalamarı da dün getirdiler.

Tolga yanlarına gelen genç garson çocuğa kızların siparişlerini verdikten sonra meze dolabına yürüdü. Yanında diğer garson çocukla geri geldiğinde masaya, beyaz peynir, humus, fava, roka salatası, çiroz, tarator, kestaneli patlıcan ve barbunya pilakiyi koydu. Duru masaya bakarak,

- Tolga yeminle şunlardan yesek yeter, dediği sırada önlerine midye tava, kalamar ve tereyağında karideste geldi.

- Balık istemediniz ama çocuklara  hemen yaptırabilirim. Taze balığım var, dediğinde Alev,

- Yok canım bizimkiler gelsin balığı onlarla beraber yeriz. Birde trip atmalarını çekemem, 'bizsiz balık mı yediniz siz?', diye dediğinde kahkahayla güldüler.

Tolga ciddileşerek kızlara bakıp,

- Eee, bu tatilin sırrı nedir? Anlatın bakalım kızlar ne var ne yok, durup dururken gelmezsiniz siz adaya? Hangi rüzgar attı sizi buraya?

Alev kurtarıcı olarak hemen atıldı;

- Özel bir şey değil canım. Duru pazartesi işe başlayacak. Eh malum yeni iş, her an tatil fırsatı da maalesef olamaz dedik. Biz de işe başlamadan küçük bir kaçamak yapalım diye düşündük. Yeni başlayacağı işinden sonrasında kolay kolay izinde alamayacağı için kızlar kıyamadılar Durucuğumuza, erken gelmemize göz yumdular, dedi Alev durumu idare ederek.

- Hayırlı olsun işin. İçine sinmiştir inşallah bunca zamandır o kadar seçiciydin, dedi Tolga'da Duru'ya.

- Tam istediğim gibi iş teşekkür ederim. Şartları oldukça iyi, dedi Duru, Tolga'ya bir şey belli etmemeye çalışarak.

O andan sonra koyu bir muhabbet başladı. Güzel ve neşeli geçen yemeğin ardından kızlar hesabı istediğinde Tolga itiraz edince onlarda masaya bir miktar para bırakarak kalktılar. Meydana gelince Alev,

- Faytona binelim mi? Yürüyelim mi?, diye sordu.

- Yürüsek olmaz mı kuzum? Hava çok güzel, hem mis gibi çam ve çiçek kokuyor. Geze geze çıkarız eve. Ayrıca ben kıyamıyorum bu atlara, deyince Alev'de arkadaşı gibi atlara kıyamayıp yürümeyi kabul etti.

Yokuş yoldan yukarıya doğru yürürlerken tanıdıklarla kısa selamlaşmalar ve ayaküstü sohbetler tüm yorgunluklarını alıyordu. Ada halkını çok severdi Duru hepsi sıcakkanlı, samimi insanlardı. Erguvan, Begonvil, Şakayık ve daha birçok çiçek rengarenk açmıştı evlerin bahçelerinde. Adaya bahar her zamanki coşkusuyla gelmişti. Bütün güzelliklerini gözler önüne seriyor, şehrin o kötü kokularına inat mis kokusuyla ciğerlerine bayram yaptırıyordu. Alev'lerin sokağın başına geldiklerinde Bayan Maria ile de kısa bir sohbetten sonra nihayet evin zilini çalabildiler. Annesi Alev'i karşısında görünce sevinçle sarıldı kızına. Ardından da Duru'yu kucakladı.

DURU GÜNEŞOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz