SARILMAK

274 29 4
                                    

Duru, yaşadığı korkunun yarattığı tedirginlikle tam olarak kendine gelememişti. Duyguları, düşünceleri allak bullak olmuştu. Lakin karşısındaki adamın birlikte otele dönüyoruz sözlerini algılayacak kadar da kendindeydi. 'Birlikte' demişti Alphan. Beraber gideceklerdi demek otele. Aklını istila eden kötü anılar baskın geldi yüreğine. Acıttı narin kalbini. O adamı karşısında gördüğünde; yine pis ellerinin bedenine değmeye uğraştığı, dudaklarının gerdanını istila ettiği, kollarının belini sımsıkı sardığı, sıkıştığı beden ve duvar arasında ciğerlerine çektiği acı nefesler gelmişti aklına. Alphan'a önce itiraz etmeyi düşünse de, buna pek mecali olmadığından elinden tutarak kendisini götüren adama karşı çıkmadı. Belki de, bu deniz gözlü, her bakışta yüreğini titreten, ruhunu yakan adama karşı çıkmak istemiyordu. Ama anlamıyordu da, neden böyle hissettiğini? Nasıl Alphan' ın bir anda kendisini böylesine özel, böylesine güzel sahiplendiğini anlayamadı? O an pek kafa yormak istemedi de açıkçası.

Alphan kapıyı açarak arabanın ön koltuğuna nazikçe oturttu kızı. Kendisi de şoför tarafına geçti. Kızın titreyen elleriyle emniyet kemerini yerine takamadığını görünce, kızın üzerinden uzanarak kemerin ucunu yakaladı. O sırada Duru nefes almaktan bile imtina ederek duruyordu. Zira adamın yüzü tam yüzünün önündeydi. Adamın bedeninden yayılan ısıyı bile hissediyordu, utandı kız, gözlerini kapattı. Yanı başındaki kızın bu yakınlık karşısında nasıl soluksuz durduğunu gören adam elini hafifçe yanağına değdirerek,

- Nefes al! dedi usulca yanağını okşarken.

- Benden korkma, sana asla zarar vermem. İstemediğin hiçbir dokunuşum olmaz, dedi kızı korkuttuğu için kendine kızarak.

Duru adamın kendisini yanlış anladığını fark edince gözlerini usulca açarak baktı, adamın içini eriten deniz gözlerine. Kalbi niye ona ihanet ediyordu? Niye bu deniz gözlerin içine baktıkça, sanki boğazında atıyordu? Peki ya midesindeki kelebeklere ne demeliydi? Bu zamana kadar hiç kalbinin ihanetine uğramamıştı. Genç kız adamın gözlerinden güçlükle ayırırken gözlerini, Alphan kızın etli dudaklarına kaymak için fırsat kollayan bakışlarıyla mücadele ediyordu. Duru camdan dışarıya bakarken konuştu;

- Sizden korkmadım ben. Sadece şey yani..., ne diyecekti adama? Çok yakındınız ondan mı soluğum kesildi? Ya da sizi gördüğüm her dakika siz fark etmeseniz de ve ben ne kadar inkar etsem de soluğum kesiliyor zaten mi diyecekti? Ya da o gözleriniz sizi ilk gördüğümden bu yana içimi eritiyor mu?, diyecekti.

Alphan kızın gözlerinde gördüğü utangaç ifadeden sonra onu daha fazla zorlamamaya karar vererek, arabayı çalıştırdı. Kızın daha fazla rahatsız olmaması için konuyu değiştirerek sordu;

- Duru! Ben çok acıktım, sana da uyarsa  otele gitmeden evvel yemek yiyelim mi?

Konunun değişmesine sevinen genç kız, üzerindeki kıyafete bakarak şaşkınlıkla sordu;

- Bu elbiseyle mi?, diye

- Evet, bu elbiseyle, dedi Alphan gülerek.

- Gidip otel odasına tıkılıp kalmayız hem biraz Roma havası almış olursun. Ayrıca seni götüreceğim yer için gayet iyi elbisen, dediğinde kız bu sözlerden şık bir restauranta gideceklerini anlamıştı.

Büyük meydanın sağ tarafından ilerlerken, arabanın kaldırıma yanaşmasıyla geldiklerini anlayan  Duru, kapıyı açıp indiğinde Alphan karşısındaydı. Kocaman açtığı gözleriyle 'Acaba ışınlandı mı?' diye düşünmeden edemedi.

Alphan, kızın elini tutmak istese de onu tedirgin etmek istemediği için hafifçe bileğinden tutarak;

- Sakın kolunu çekme şu önümüzdeki sokak çok kalabalık olur. Seni kaybetmek istemem, dedi gülen yüzüyle.

DURU GÜNEŞजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें