Tek şey isteme hakkınız olsaydı ne isterdiniz?

33 7 8
                                    

Allah’tan sadece bir tek şey isteme hakkınız olsaydı ne isterdiniz?

Rabbimiz bunu bize öğretmiş! Her gün bunu defalarca istiyoruz! Namazın her rekâtında Fâtiha sûresini okumamız istenmiş. Fâtiha sûresinde ise Allah’tan istediğimiz tek bir şey var: “Bizleri sırat-ı müstakime hidayet et!” Yani? “Bizleri dosdoğru yolun üzerinde yürüt!”

Demek ki Allah’tan tek bir şey isteme hakkımız olsa istememiz gereken şey “istikamet üzere olmak”tır.

Kur’an’ın iki âyetinde imandan hemen sonra “istikamet” zikredilir ve istikamet üzere olanlara öyle büyük şeyler müjdelenir ki… Şu iki âyete bir bakın:

Şüphesiz, “Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra da istikamet üzere olanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Onlar cennet ehlidirler. Yapmakta olduklarına karşılık orada ebedî kalacaklardır. (Ahkaf, 13-14)

Şüphesiz, “Rabbimiz Allah’tır” deyip, sonra istikamet üzere olanların üzerine [ölümleri esnasında müjdeci olarak] melekler iner. Onlara şöyle derler: “Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! Biz dünya hayatında da, ahirette de sizin dostlarınızız. Orada çok bağışlayan ve çok merhametli olan Allah’ın ikramı olarak sizin için canlarınızın çektiği her şey var ve istediğiniz her şey orada sizin için hazırdır.” (Fussilet, 30-32)

Şimdi en önemli soruya geldik: “İstikamet üzere olmak ne demek?”

İstikamet üzere olmak demek beş şeyin, Allah’ın istediği kıvam ve ayarda olması, eksik ya da fazla olmaması demektir. “İnançlarımız”, “düşüncelerimiz”, “duygularımız”, “hayallerimiz” ve “eylemlerimiz”.

Kısaca bunlara bir bakalım:

1) İnançlarımız:

Bir kimsenin inancının istikamet üzere olması Allah’ın inanmamızı istediği şeylerin tümüne eksiksiz inanmakla olur. Öyle ki imanımızda hiçbir kuşku, şüphe, tereddüt “acaba?” olmamalı. Buna karşılık insanlar tarafından uydurularak dine eklenmeye çalışılan hurafe ve bid’atlardan, aslı astarı olmayan batıl inançlardan uzak durmalıyız.

2) İstikametinde:

Düşüncelerimizin istikamet üzere olması, aklımızı ve fikrimizi Allah’ın kullanmamızı istediği yönlere yönlendirmekle olur. Rabbimiz Kur’an’da defalarca kâinatta yer alan âyetler ve Kur’an’da yer alan âyetler üzerinde düşünmemizi emretmektedir. Aklımızı bunlar üzerinde tefekkür yolunda kullanmazsak düşüncemiz istikamet üzere olmaz. Peygamberimiz Âl-i İmran sûresinin 190. Âyeti kendisine indirildiğinde “bu âyetleri okuyup da üzerinde tefekkür etmeyenlere yazıklar olsun” buyurmuştur. (Sahih-i İbn Hibban, 620 no’lu rivayet; Günümüzde pek çok insan Kur’an ve kâinat kitabı dışında her şey hakkında düşünüyorlar da akıllarını bir tek bunlara yormaya fırsat bulamıyorlar!

3) Duygularımız:

Sevgi ve nefret, hoşnutluk ve öfke, merhamet ve sertlik gibi duygu ve düşüncelerimiz ancak Kur’an’ın ve Allah Resûlünün gösterdiği kıvamda olursa istikamet bulur. Kur’an ve sünnet kimleri sevip kimlerden nefret etmemiz, kimlere kızıp kimlerden hoşnut olmamız gerektiği konusunda hayatımıza ölçüler koymuştur. Sevmememiz gereken kimseleri sever, sevmemiz gereken kimselerden uzak durursak, bir kimseye karşı sevgi ve nefretin ölçüsünü ayarlayamazsak duygularımızda istikameti yitiririz.

4) Hayallerimiz:

Şuurlu Müslümanın hayalleri de istikamet üzeredir. Hayal, insana bahşedilen güçlerden biridir. İnsan hayal dünyası ile dış dünyanın zorluklarını törpüler, geleceğe kendini hazırlar, ideallerini gerçekleştirmenin planlarını yapar. Müslümanın hayalleri bireysel rahat, lüks ve konfor üzerine değil Allah’ın rızasına uygun bir hayat yaşamak ve bunu başkalarına da tavsiye etmek üzerine kuruludur. Hayallerini servet, şehvet ve şöhret gibi gelip geçici ayartıcılara değil “Allah’ın rızasına uygun yaşanan bir hayat” üzerine kuran Müslüman “hayalperest” bir tavır göstermez, hayaline uygun bir yaşam için gayret gösterir.

5) Amellerimiz:

Müslümanın eylemleri de istikamet üzere olur. O inandığı gibi yaşamaya gayret eder. Çünkü bilir ki “inandığı gibi yaşamayanlar, yaşadığı gibi inanmaya mahkûm olurlar”. Bu sebeple Kur’an’da nerede imandan bahsediliyorsa mutlaka “imana uygun davranış (sâlih amel)” konusu da hemen peşinden zikredilir.

Rabbimiz, kitabında iki yerde Resûlüne hitaben “emrolunduğun gibi dosdoğru ol” (Hud, 112; Şûra, 15) buyurmuştur. Allah Resûlü de bu emrin gereğini yerine getirerek hayatının her anında istikamet üzere olmuştur. O halde inanç, düşünce, duygu, hayal ve amel noktasında istikameti yakalamak isteyen her mümin için en doğru adres Kur’an ve Allah Resûlü’nün hayatıdır.

Rabbimiz bizleri dosdoğru yol üzerinde istikamet üzere yürütsün. İstikametten sapmaktan, yoldan çıkmaktan muhafaza buyursun.

(Soner Duman/

KISSADAN HİSSE 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin