🌹Gül Yaprağı olabilmek

53 10 16
                                    

Kaybolan manevi değerlerimiz devam ederken, gün geçtikçe onların yokluğunu da derinden hissediyoruz.

Zarafet, nezaket, asalet noksanlığının ağır bedellerini daha net anlaşılıyor. Uzay ve teknoloji çağıyla büyük gelişmelere muhatabız. Araştırmalar, dünyada her dört saniyede yeni bir keşif olduğunu, toplam her gün yirmibirbin altıyüz ( 21.600) yeni bir buluş yapıldığını gösteriyor.

Madalyonun öbür yüzünde de;
Savaş,
terör,
açlık,
sefalet,
baskı,
zulüm,
dikta,
gaddarlıkların kol gezdiği;

Karanlık, dehşetli bir dünya var. Cenab-ı Hak başta Müslümanlar olmak üzere, tüm insanlığa; insaf, vicdan, basiret, merhamet, akıl, şuur ve şefkat versin (ÂMÎN)

Bütün olumsuzlukların çözümü ve yolu; semaviliktir, Haktır ve maneviyattır. İman ve itikattır. Neticede, maneviyatı öğrenmek, bilmek, Allah’ın emrettiği şekilde tatbiki bir kulluktan geçer.

Hasreti çekilen;
nezaket,
zarafet,
insaf,
edeb,
hayâ,
ar,
namus,
ahlâk ve
haddini bilmektir.

Yaşadığımız bu mübarek topraklar, ecdad yadigârı şanlı tarihimiz, bu necip millet ve vatan bu büyük emanetlerin sayısız örneklerinin varisidirler.

Bir örneğini siz değerli dostlarla paylaşmaya çalışalım. Kahramanımız meşhur büyük âlim, şair ve bilginimiz Molla Cami (قَدَّسَ اللهُ سِرَّه) Hazretleri.

Molla Cami (قَدَّسَ اللهُ سِرَّه) Hazretlerinin zamanında bilginler ve şairler, üye sayısı kırk kişi ile sabitlenmiş “suskunlar meclisi” adıyla bir topluluk oluşturmuşlar. Sayıyı da, artırmıyorlar.

Bu meclise üyeliğin en önemli ve ilk şartı; “çok düşünmek, az konuşmak!”

Namı meşhur şair ve bilgin Molla Câmî, bu meclise üye değil. Ama bu meclise üye olmayı arzuluyor. Bu meclise üye olma arzusunu, yüksek ilmi, ahlâkı, fazileti, zarafeti ve haddini bilerek bir yol bulmaya çalışıyor.

Günün birinde meclisin bir üyesinin öldüğünü duyunca, onun yerine aday olmak için hemen bilginlerin bulunduğu köşke geliyor. Kendisini karşılayan kapıcıya, ismini bir kâğıda yazarak, toplantı halinde bulunan “suskunlar meclisine” gönderiyor.

Meclis üyeleri bu teklifi görünce biraz üzülüyorlar. Molla Câmî oraya lâyık bir bilgin, ama ölen üyenin yerine önceden başka birisini almış bulunuyorlar.

Usule göre yeni bir üyeye yer yok! Fakat bu tebliğin muhataba yapılması o meclise lâyık bir asalet, ahlâk ve faziletle olmalı! Meclisin başkanı, bu nezaket ve fazileti; bir bardağı tamamen suyla doldurduktan sonra yardımcısıyla kapıda bekleyen Molla Câmî’ye göndererek yapıyor.

Bardağı gören Molla Cami durumu kavrıyor. “Bardak dolu; Yani meclisimizde maalesef size yer yok!” Bir damla daha olsa bardak taşacak!

Bu incelik ve nezakete karşı Molla Cami de hemen oracıkta bulunan bir gülden küçük bir yaprak koparıp suyun üstüne koyuyor. Bir damla su ile taşacak bardak gül yaprağıyla taşmıyor. Bardak meclise böyle geliyor.

Meclistekiler bu kibar cevabı ve zarafeti anlıyorlar! Zariflik başka bir sanat! Üyeler, bu değerli bilgini de aralarına almaya karar veriyorlar.

Başkan kırk sayısının sonuna bir sıfır koyarak, 400 yazıyor. Listeye Molla Câmî ‘nin adını ekliyor. Bununla Molla Câmî’nin meclise katılımıyla değerinin on misli arttığını belirtiyor! Listenin son şeklini Molla Câmî ‘ye gönderiyor.

Yeni listeyi gören Molla Cami o engin feraseti ve yüksek ilmiyle bir başka harika zarafet ve nezaket örneği daha gösteriyor! Kendisinin isminin ilâvesiyle meclisin sayısının artırılmasına asalet ve yüksek ahlâkı izin vermiyor. Bunun üzerine 400 rakamının sağındaki bir sıfırı silerek, kırk sayısının soluna sıfır (0) koyuyor. Yani 040 yazıyor. Molla Câmî, böylece kendisini solda sıfır sayıyor, bardağı taşırmadığı gibi, o meclisin yapısını da etkilemeyeceği nezaket ve faziletini gösteriyor.

Evet, “Gül Yaprağı olabilmek!” Böyle bir şey! Kolay değil! Davada, evde, toplumda, işte, çevrede geçim ehli olmanın, gül gibi geçinmenin yolu gül yaprağı olmaktan geçiyor.

Yük olmayıp yük almak, gül yaprağı güzelliğine kavuşmak…

Kendi içimizde, ailemizle, çevremizle uyumlu olabilmek?!

Ebedi güzellikler yolunda yürümenin müjdecisi mesajlarla yaşamak! “Gül yaprağı” sırrına erenler, sağdaki sıfır gibi çevreye, insanlığa, davaya, mekâna bire on güç katarlar!

Soldaki sıfır gibi davranıp kimseye yük olmazlar.

Sağdaki sıfır olup “yük olmak mı?”

Soldaki “sıfır” olup yükleri hafifletmek mi?

Tercih?!

Sarsılmaz düz bir karakterin alâmeti! Feraset, basiret, asalet, zarafet ve yüksek ahlâk ve inceliğin sırrı bu!

Kendimizi mizana koyup değerlendirme yapabiliriz. “Yük mü” oluyoruz? “Yük mü alıyoruz!?

Hayatımız gül yaprağı gibi miski amber mi?

Yoksa bir damlası bile hayat karartan, olumsuz, geçimsiz, yük olan bir zehir mi?

Hayat yolculuğunda gül yaprağı olabilmek ve kalabilmek dileğiyle!.. 

Nejat EREN



KISSADAN HİSSE 2 Where stories live. Discover now