KISSADAN HİSSE 2

Hiç düşündünüz mü?

-Rujunuzdan bir parça ısırık alır mısınız?

-Hiç parfümünü ağzına sıkan var mı?

-Yada avuç avuç cilt kremini, vücut losyonunu yiyen?

Hayır, abes birşey söylemiyorum neden olmasın ki?

Netice itibariyle yenilse de, sadece cilde sürülse de beden bunu hazmetmeye çalışıyor..

Hatta size bir sır vereyim:
-Eğer rujunuzu kıtır kıtır yerseniz, inanın bana sürdüğünüzden daha az zarar görürsünüz.

Neden mi? Çünkü yenilen bir ürün önce ağızda hazmolmaya başlar. Tükürük bezleriyle üretilen enzimler onu parçalamaya başlar, sonra mide asidiyle birlikte etkisi azalan ürün bağırsakta floraya yakalanır, ciğer süzerken zararlı maddeleri eler. Yani kana karışana kadar zararı bayağı bir azami seviyeye düşer.

Ancak cilde sürüldüğü andan itibaren ortalama 20 dakika sonra o ürün emilir, bedene 3. hazımdan girerek hiçbir işlemden geçmeden direk kana karışır, dolaşım yapan kanla beraber vücutta gezinmeye başlar.

Bu sebeple cildinize sürdükleriniz, yediklerinizden kat kat daha zararlıdır.

Deodorantı ağzınıza sıkınca zehirleneceğinizi düşünüp, boynunuza/koltuk altınıza sıkınca zarar görmeyeceğinizi düşünmek; akıl alır bir durum değildir.

Çünkü kanımızla birlikte dolaşan bu maddeler nerede, hangi organda, nasıl birikiyor ve bedenden atılmadığı taktirde ne zaman ortaya çıkacak bilemiyoruz.

Ingiltere’de yapılan bir araştırmaya göre sıradan bir insan yılda ortalama 2 kilo kimyasal kullanıyor.
Kullandığı (kozmetik, şampuan, deodorant, kremler) gibi ürünlerin içerikleri sebebiyle de günlük 126’dan fazla kimyasalı cildi emip kanına karıştırıyor.

Bugün yeni doğmuş bebeklerin kanların da ve göbek kordonların da parabenden ftalata kadar onlarca çeşit kimyasal ürüne rastlanıyor.

Peki nasıl oluyor bu?

Elbette annenin vakti zamanın da yada hamilelikte kullandığı kimyasal ürünler sebebiyle..

Annenin kanına karıştı ve bedenin de birikti, sonra bebeğinde ortaya çıktı.
Belki 10 yıl sonra da cilt yada herhangi bir kanser olarak ortaya çıkacak, bilemiyoruz.

Yağmur İbiç