52. Bölüm

24 5 0
                                    

"Çok heyecanlıyım Doruk. Seni anladıkça kendimi de anladığımı ve hayallerimin uçuk olmadığını, her şeyi gerçekleştirebilecek güce sahip olduğumu hissediyorum. Ama halen bunu nasıl yapabileceğimizi bilmiyorum." dedi Hayal. Haklıydı, bu keşfi benim sözlerimle değil, kendi hamleleriyle yapacaktı. Yine de içindeki saf ışığı hissedişini ve analojik güçle doluşunu keyifle izliyordum. Düşünce ise Hayal'in ardından söze girdi:
"Seni anlıyorum Doruk. Yaşadığımız tüm bu zorluğu kendimizin seçtiğini ve içinde bulunduğumuz durumları kabullenmemiz gerektiğini, bunun değişimi müthiş bir hızla getireceğini belirtiyorsun. Benim, Zaman'ın ve Hayal'in özelliklerini bu süreçte doğru şekilde kullanarak çok daha güzel bir gezegenin mimarları olabileceğimizi de ekliyorsun." Düşünce harika ilerliyordu; o, az öncekinden çok daha berrak bir zihinle beni yorumlamıştı. Zaman ise az önceki kızgınlığını Seyrulela atmosferine bırakmış olmalıydı; iç ısıtan tebessümüyle konuşmaya katıldı:
"Yani benim geçmişte yaşamaya çalışmamın evrenin doğasına aykırı olduğunu; daima an'da yaşayarak ve hiçbir şeyin yok olmadığının bilinciyle akış içinde kalıp aldığım her nefesin bilincinde olmamı söylüyorsun. Doğru ya, geçmişte kalırken soluduğum havanın farkında değildim; yaşıyordum, fakat zihnim burada değildi. Ben hiç burada değildim. Bu düşünceyi kabullenmem senin eserin Doruk, çünkü geçmişte yaşanmış hiçbir şeyin gerçekte yok olmadığını söylediğinde kalbimin hemen yanında hissettiğim huzur beraberinde müthiş bir gevşeme hissi getirdi. Buna, yani her şeyin daimi olduğuna inanmak istiyorum." Zaman cümlelerine devam ettikçe, tıpkı diğerleri gibi sonsuzluğun ışığını hissediyordu. Ruhunun onunla iletişim kurduğunu görebiliyordum. Onlar dış evren ile içlerindeki evren arasındaki kapıdan geçtiklerinde, kozmik hızda çok güçlü temellerin farkındalığına varmaya başlamışlardı. Onların derinliklerinde duymayı arzuladıkları cümle dudaklarımdan dökülmeye başladı:
"İçimizde ne barındırıyorsak dışımızda tam olarak onu yaşarız.
Asla endişelenmeyin. Sonsuzluğun ışığında mevcut olmayan hiçbir şey yoktur. En derinliklerimizde biz de her şey ve herkes gibi o ışığın ta kendisiyiz. Yani bizler, ulaşmayı arzuladığımız her şeyle daima bir aradayız. Onu tezahür ettirmek için mikrosaniyelere dahi ihtiyacımız yok; tıpkı buradayken aynı anda Dünya ve Megfrela'yı da ziyaret ettiğim gibi sizler Seyrulela'yı göz açıp kapayıncaya dek dahi arzuladığınız forma dönüştürebilirsiniz. Ancak bilmenizi arzuladığım ve deneyimleyeceğinize emin olduğum bir gerçek var: Seyrulela ile bizzat iletişim kurabilirsiniz. O, müthiş bir organizma ve sizinle iletişime geçtiğinde eminim ki yaşamınız asla eskisi gibi olmayacak, tıpkı şu anda olduğu gibi." 

Odadan yayılan ışığın Seyrulela'yı huzura kavuşturduğuna emindim. Bu kısa süreçte hepimiz harika farkındalıklara bürünmüştük ve bu henüz ilk bebek adımımızdı. Ayrıca üçünün haricinde Mevköros, herhangi bir durumun görünenden farklı olabileceğini ve Megfrela'ya düşman sandığı kişilerin aslında tıpkı onun gibi dostane olduklarını algılayacaktı. Olumsuz görünen her şey bir süre sonra kusursuzca dersler çıkardığımız deneyimlerden oluşuyordu ve sonsuzluğun ışığında bu deneyimler için asla hayıflanmaya gerek yoktu. O sırada Zaman düşüncelerimi algılarcasına söze girdi:
"Doruk, sana sormak istediğim bir şey var. Ben geçmiş ve geleceğin şimdi'de olduğunu nasıl idrak edebilirim? Zihnim bunu canlandıramıyor." Onların öğrenme arzusunun yanıp tutuşacağını biliyordum. Sordukları her soru, hücresel boyutlardaki saf benliklerinde güçlü bir hatırlama durumu oluşturacaktı; tıpkı bende olduğu gibi... Onu neşeyle yanıtlamaya başladım:

"Dünyamızda disk şeklinde bir cihaz var. Bizler bu diskin içine veriler yükler ve bilgisayara ya da farklı konsollara takarız. Bu sayede verileri görmüş oluruz. Bu bilgiye dayanarak bir örnekle durumu açıklamak istiyorum. Öncelikle bir konsol üzerinden oyun oynayacağımızı hayal edin. Bunun için gereken diske ise oyunla ilgili tüm verileri eklediğimizi imgeleyin. Bizler diskin içindeki verileri oluşturanlar olarak oyunla ilgili her şeyi biliriz, değil mi? Fakat oyuncu bunun farkında değildir. O, oyunu oynar ve özgür iradesiyle dilediği hamleleri yaparak oyunu tamamlar. Bizler tüm süreci bilsek bile onun hamlelerini yönetemeyiz; o, oyunla ilgili sonsuz sayıda kombinasyonu gerçekleştirebilir fakat sonuç oyunu bitirmektir. Bu örnekle zaman kavramı hakkında fikirler edinebilirsin; izninizle devam etmek istiyorum. 

Ben buraya gelmeden önce, zaman ve mekan kavramlarının nihai realitede olmadığını, bu illüzyonların kendi üst benliklerimizin tasarladığı kavramlar olduğunu öğrendim. Yani az önce verdiğim örnekteki tasarımcınız da oyuncunun da bizler olduğunu... Biliyor musunuz, bu bilgiyle yepyeni bir keşfin anahtarını elde ettim. Vardığım farkındalıkla, başıma gelen her durumun üst benliğim tarafından tasarlanan oyunlardan ibaret olduğunu gördüm. Bu fiziksel katta yaşanılan hiçbir olayın rastlantı olmaması ve bizlerin seçimlerinden oluşmasının verdiği hissi algılamanızı arzuluyorum çünkü arzunuz hücresel farkındalığa ulaştığında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Korku tabanlı çevrede gerçekleşen bir hırsızlık olayının nihai realitede soyguncu ve mağdur tarafından planlandığını ve hafızaları silinerek bu olay içinde yaşanılan tüm deneyimlerin gerçekleştiğini düşünün. Ardından ikisinin de öldükten sonra birbirlerini tebrik ettiklerini ve yaşadıkları deneyimi tüm açılardan incelediklerini...  Yaşanılan trajedilerin trajedi olarak kabul edilmesinin sebebi, fiziksel evreni yalnızca bu katla sınırlandırmamız. Verdiğim küçük örnekten sonra, durumu Seyrulela'nın akıbeti yönünden de inceleyebiliriz. Sizlerin burada, bu pozisyonda Seyrulela'nın ve Seyrulelalıların hayatı için müthiş ötesi sorumluluklar almanız asla rastlantı değil; sizler çok büyük bir cesaret gerektiren bu yaşamı seçtiniz. Kendinizle gurur duymalısınız! 

Her şeyin yolunda olduğunu bilin. Gezegenin uzun süredir bu durumda olması ve tam anlamıyla doğal dönüşümü yaşayamaması, gelecekte de bunun olacağı anlamına gelmiyor. Aksine, karanlığı deneyimlediğiniz için aydınlığın değerini çok daha iyi anlayacaksınız. Ayrıca Seyrulela size asla kızgın ya da kırgın değil, bunu onunla iletişime geçmememe rağmen biliyorum. Doğa bir egoya sahip değildir. Bunu size ısı ve ışık kaynağı veren, bu gezegeni doğuran yıldızınızdan görebilirsiniz. Farkında olmadan kendinizi mahvetme deneyimi yaşarken, o sizi asla yargılamadı. O, özgür iradenin ta kendisi. Tıpkı Seyrulela'nın kendisi gibi: o, tüm bu durumlar yaşanırken yaralansa da her şeyin yolunda olduğunu ve asla yok olmayacağını bilir. Gezegen paramparça olsa bile onun saf enerjisi nasıl engellenebilir? Bu açıklamayla birlikte şunu daima hatırlamanızı öneririm: Korkuya asla kapılmamalısınız. Yani Seyrulela yok olsa dahi her şeyin yolunda olduğunu bilmelisiniz. Sonsuzluğun ve nihai zamansızlığın içinde başarısızlık da başarının ta kendisidir."   

Kozmik (Kitap & Sesli Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin