38. Bölüm

10 5 0
                                    

Kaşlarım yeniden büzülmüş bir şekilde düşüncelere dalmıştım. Şimdinin ne kadar etkili olduğuna değindiğimizi hatırlıyordum. Lotuprana nasıl bir konuya giriş yapacaktı? Bunun Muurik ile ilgisi neydi? Düşündükçe kafamda beliren soru işaretlerinin sayısı hızla artarken derin bir nefes alarak tüm Megfrela'yı içime çekercesine huzuru bedenimin tamamında hissettim. Lotuprana ne düşündüğümü bilse dahi söze girmemiş, yapacağım çalışmayı arzuyla izlemişti. Herkes dingin bir hale büründüğünde Lotuprana konuşmaya başladı: 
"Bu örnekleri dünyanızdan yapmak istiyorum. Ama şunu bilmelisin ki yaşananlar evrende geçerli ve bu keşfi öğrendiğinde bir sınırın asla olmadığını bilmenizi istiyorum. Keşfe daima devam edebilirsiniz; kendinize ördüğünüz sınırları kaldırdıkça evrenin dokusu olan bilincin size daha çok akmasını sağlayabilirsiniz. O sınırları tamamen kaldırmak için de ne yapmanız gerektiğini aslında çok iyi biliyorsunuz. Cennete çıkan merdivenlerin basamaklarını tırmandıkça bu bilgiyi keşfedeceksiniz. Bilginin hatırlanmasının aslında sonsuz bilgi içeren evrenin dokusuna teslimiyet olduğunu bilmeniz gibi... Evet, şimdi dünyanızda yapılan çift yarık deneyinin ne anlama geldiğinden kısaca söz edebilirim. 

Aslında bakarsan Doruk, Muurik ile bu konuyu farklı açıdan konuştuğumuzda da ışığın yapısını büyük ölçüde hatırladı. Çift yarık deneyi, insanlığa parçacıkların gözlemciye göre şekillendiğini net bir şekilde gösterdi. Bu konu ders kitaplarınızda var, fakat tıpkı Biyoloji dersinizde olduğu gibi bu konuda da büyük resme bakılamıyor.  Büyük resimde ise şu mesaj var: Bizler parçacıkları nasıl görmek istiyorsak onlar buna göre şekilleniyorlar. Yani Doruk, önünde bir masa olsa onu istediğin forma tek dokunuş dahi yapmadan şekillendirebilirsin. Görünümde sabit olan masanın atomlarının birbirine yakın olduğundan dolayı sıkı sıkıya titreşmesinden söz etmiyorum. Onların derinliklerinde var olan yapının aslında sürekli akış halinde olduğundan ve bu derinliğin temelinde hepimizle bir olmasından söz ediyorum. Onlar biziz Doruk. Onları şekillendirirken aslında kendini şekillendirdiğini bilmeni istiyorum. Çocukken, bu yaşamının ilk adımlarını henüz attığın sırada Matrix filmi sana neden bu kadar çekici geldi? Neden filmi yaşamın boyunca asla unutamadın? Hatırladın mı Doruk? 'Aslında bir kaşık yok, eğilen yalnızca kendinsin.' Ve Muurik, gerçekte bir zaman da yok." Muurik'e tebessüm ederek yönelen Lotuprana, konuşmaya devam etti:
"Peki deneydeki ışık parçacıkları gözlemciye göre şekillenirken, yıldızlardan gelen ışık da aynı etkiyi oluşturabilir mi Muurik? Evet hem de hiçbir farklılık olmaksızın. Peki, zaman tam olarak nedir? Fiziksel evren katındaki iki mesafe zaman ile ölçülür. Bildiğin gibi birçok mesafe ise ışık yıllarıyla ölçülür. Bu fiziksel kat, müthiş mesafeler barındıran devasa bir deneyim platformudur. Peki, milyonlarca ışık yılı uzaktaki yıldızdan gelen ışını da gözlemci olarak şekillendirebiliyor ve çift yarık deneyinde kullanabiliyorsak, her şey bizim ta kendimizse, mesafelerin oluşturduğu zaman burada nasıl bir rol oynar? 

Daha net anlaşılması adına dünyanızda yapılan bir deneyden söz etmek istiyorum. Deneyde, katılımcıların ağızlarından alınan DNA örnekleri dış ortamdan tamamen izole edilerek farklı bir ortama konuldu. Bu süreçte katılımcılara gösterilen birtakım görüntülerin sonucunda yaşanan his değişimleri DNA'larda da yaşandı. Deneyde mesafe çok daha artırıldığında dahi sonuç değişmedi. Atom saati gibi hassas bir ölçüm cihazında yapılan deney, bilim insanlarınızı şok etmeye yetti. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz. Mesafeler arası ölçüm için gerekli zaman, böyle bir deneyde mesafeleri hiçe sayarak hareket etti. Yani iki parçacık, evrenin herhangi bir ucunda olsalar dahi ışının gidiş süreci hesaba katılmadan birbirleriyle iletişim kurmaya devam edebilirlerdi. 

Peki bu örnekler, fiziksel evren katının ötesinin olduğunu gösterir mi? Kesinlikle evet, ve bu zamana dek konuştuğumuz tüm konular bizim koşulsuz sevginin kaynağına çıkacağımız yolun zeminini hazırlıyor."

Lotuprana her konuya girişinde parçaların yapbozumu bulmasını sağlıyordu. Ben durumun farkında olduğumu düşünsem de her seferinde bu farkındalık okyanusunun daha derinlerine iniyordum. Seneler önce deneme yazılarımda kullandığım farkındalığın farkına varma tabirini artık çok daha iyi biliyordum. Geçmişteki çalışmalarım geleceğe adeta etki etmişti.
"Ve geleceğin de geçmişine..." Lotuprana'nın sözüme yaptığı eklentiyle hepimiz ona yöneldik.

"Her şey ebediyette gerçekleşir Doruk. Bunu sohbetimizin ilerleyen sürecinde çok daha iyi anlayacaksın. Fakat şunu şimdiden belirtmem gerekiyor. Her şey titreşimdir. Biraz önce de belirttiğim gibi, masa örneğinde, masayı oluşturan atomlarının derinliklerinde titreşimler mevcut ve bu sürekli hareket, frekans uyumu ile, yani senin özgür iradenin seçimiyle fiziksel evren katında tezahür ediyor. Fiziksel evren katı diye sürekli belirttiğim kat ise birbirinden asla ayrılmamış diğer katlarla uyum içinde olan bir kat. Yani her şeyin titreşim olduğunu söylerken, göremediğin ve şu an senin zihninde uyuyor gibi görünen diğer katlar da titreşimin ta kendisi. Fakat bu titreşim hızlandıkça, görünürlük son buluyor ve potansiyeller farklı realitelerde var oluyor. Bunu hem madde hem olaylar hem de düşünceler için kabul edebilirsin. Öyle ki, az önce belirttiğim geleceğin de geçmişe etki ettiği olgusu, tüm varoluşa dışarıdan bakıldığında net bir şekilde görülebilir. Gelecek diye adlandırılan olgu içinde seçimler yaparak onunla aynı frekansta titreşirsin ve o senin için daima şimdi'dir. Bu süreçte, gelecek olarak yorumlanan potansiyeller de sana etki eder çünkü hiçbir seçim tek taraflı gerçekleşmez. Bu, potansiyel seçimlerin de canlı olduğu anlamına gelir ve senin realitende henüz gerçekleşmemiş düşüncelerin seninle daimi etkileşim içinde olduğunu gösterir. Fakat bu noktada, titreşimlerin yakınlık derecesine göre etkileşimde bulunduğunu söyleyebilirim. Sana yakın olan potansiyeller, arzularınla yakın titreşimde bulunan potansiyellerdir. Yani, seninle aynı frekansta titreşmeyen hiçbir şeye tam anlamıyla sahip olamaz, ancak onlar sana yakınsa etki tepki misali etkileşimde bulunursun ve buradan yola çıkarak, tüm yaşamda var olan her olayın bilinçli bir şekilde gerçekleştiğini ve herkesin bilinçli seçimlerle bunu gerçekleştirdiklerini bilmeni isterim. Megfrela senin için daima var, fakat görmeden inanmayan ve bambaşka inançlara sahip biri için ise asla yok. O, farklı frekansta titreşen olguları seçer ve onu deneyimler. Bu, onun bir aptal olduğu anlamına asla gelmez, çünkü ebediyetteki hiçbir seçim hata veya yanlış değildir. Tüm seçimler koşulsuz sevgi özüne olan yolculuktaki merdivenlerin basamaklarından ibarettir. Plan daima kusursuzdur."       




Kozmik (Kitap & Sesli Kitap)Where stories live. Discover now