36. Bölüm

10 4 0
                                    

Hep birlikte meyveleri sohbet ve gülüşmeler eşliğinde yerken zihnimde ansızın Lotuprana ile yaptığımız konuşmalardan cümleler beliriyordu. Hayal edebileceğin her şeyin gerçekte var olmasından söz etmesi ve bilinç hakkında yaptığı konuşmaları sonlandırmadığı hissine bürünmem beni sohbetin dışına bir saniye dahi olsun çıkarmıyordu. 
"Doruk, önceden buraya geldiğinde istemeden de olsa Dünya'ya geri döndüğünü söylüyordun. Şu an içinde gitme hissi var mı?" diye sordu İkulzar kaşlarını kaldırarak. Herkes bana yöneldi. Gitme hissine bürünmemiştim; daha uzun kalabileceğimi düşünüyordum. Bunu onlara açıklarken bir yandan da buraya bir önceki gelişimde neden aynı yerden devam etmediğim durumunu düşünmeye başladım. 
"Hatırladın mı Doruk, sen ne arzu edersen onu gerçekleştirirsin. Farkında olmadan gerçekleşen durumlar dahi senin arzularınla ortaya çıkar. Zihnindeki tüm sorular olması gereken, yerinde sorular. Bu arada düşüncelerini söylediğim için kızmadığını biliyorum, fakat garip bir hisse büründün ve bunun sebebi dünyanızdaki insanların birçoğunun bu konu hakkındaki olumsuz düşünceleri. Meyve yerken düşündüğün gibi, hayal edilebilecek her şey gerçekte var ve düşüncelerin okunmasını da bu pencereden yorumlayabilirsin. Yani herkesin düşüncelerinin de bir titreşime sahip olduğunu, bunun tıpkı sözlü iletişim kadar doğal olduğunu bilmelisin. Her şeyin aslında nasıl var olduğunu her geçen an daha da merak ettiğini biliyorum Doruk. Öncelikle bu gerçeğin, özellikle son gelişinde konuştuğumuz tüm konuları kapsadığını söylemek isterim. Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu deneyimlerken farkındalık yapbozunu tamamlamak için gerekli parçaların sana gelmesini sağlıyorsun. Yani benliğindeki sadelikle tüm keşmekeşi sindiriyorsun. Bu, yeni öğrendiğin bir dans tekniğini eksikleriyle birlikte uygulamaya benzer. Önemli olan onu uygulamaktır, çünkü tekniği bizzat uygularsan eksikleri çok daha net görür ve kapatırsın. 

Evet, evrende her şeyin gerçekleşmesi mümkün çünkü her şey gerçekten mevcut. Görünmeyen, işitilmeyen, cihazlarınızla ölçülemeyen durumlardan dolayı gerçek kavramının farklı algılanmasının sebebi, imgelemenin yaratıcı gücünün yok sayılması ve ötekileşme durumunun daima kozmik sözlüğün ilk sayfasında yer alması. Tüm bunlar ise olağanüstü kavramını doğurur. Doruk, gerçek ve doğru denilen kavramlar sanıldığı gibi nihai değildir. Aslında gününüz biliminin bu zamana dek konuştuğumuz kavramları keşfetmemesinin asıl sebebi, onların doğrularının elle tutulur kanunlar ve yasalar olmasıdır. Bu yüzden onlara daima saygı duyuyorum. Onlar her ne olursa olsun sonsuzluğun ışığında birçok kez kendilerine vakit dahi ayırmadan çalışıyorlar. Ve onlar koşulsuz sevgiye hiç olmadıklarından daha yakınlar. Ayrıca bu zamana dek yapılan tüm keşifler dünyalılar tarafından farklı şekilde yorumlandı: kimi onları canlı ve sevgi ürünü olarak gördü kimi ise rastlantı. Bak, aslında bilim daima koşulsuz sevgiyi keşfetti. Senin de söylediğin gibi, Biyoloji kitabının içinde bunları net bir şekilde görebilirsin."

O sırada cümlesini tamamlayan Lotuprana, en yakınımızdaki devasa, dört farklı ağaçtan meydana gelen ağacı gösterdi ve konuşmaya devam etti:
"Bunu devasa ve ihtişamlı olarak yorumladın, değil mi? Onu gördüğünde müthiş bir dinginliğin tam merkezindesin. Peki ya bir başkası bu ağaç hakkında 'Daha parlak ve renkli ağaçlar gördüm, bu o kadar da büyük değil hem.' ya da 'Bu ağaçlar midemi bulandırıyor.' dese ne düşünürdün? O her ne yorum yapılırsa yapılsın bir ağaç ve mevcudiyeti ortada. Bu örnekten yola çıkarak sana şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, eğer evrende her şeyin var olduğu hakkında hiçbir şüphen olmazsa ve her şeyin zaten mevcut olduğunu gerçekten bilirsen, ona ulaşman için zaman kavramına ihtiyacın olmayacaktır."                 
"Bilmek istiyorum."

Hayatımda ilk kez bu kadar güçlü ve kendimden emin şekilde bir karara varmıştım. Ses tonumda yalnızca kendi sesim değil, içimdeki saf Doruk'un, uzayın doruk noktasının da sesi vardı. Sanki zihnimdeki tüm çitleri ortadan kaldırmış, olabilecek her şeye hazır bir şekilde sonsuzluk okyanusuna balıklama atlıyor gibiydim. İçimden geçen tüm saf hislerin evrene yayıldığını ve bunu zihin okumayı bilen herkesin gördüğünün bilincindeydim. Artık tamamen hazırdım. 

Lotuprana konuşmaya devam etti:
"Meyveler çok lezzetliydi, değil mi Doruk? Bir tane daha ister misin?" 
"E-evet. Neden olmasın? Size zahmet olmasın, ben alırım"
"Buna hiç gerek yok." Lotuprana'nın son kurduğu cümleyi beynim algılayamamıştı. Kaşlarımı büzerek ne demek istediğini anlamaya çalışırken Lotuprana sükunet dolu bir nefesi ciğerlerine dek ağır ağır çekti. Elleri açıktı. Anlamsızca ona bakarken hayatımda yaşadığım en garip durumlardan biriyle karşı karşıya kaldım. Lotuprana'nın ellerinde ağaçtaki meyvelerden belirdi ve tüm sürece gözümü kırpmadan şahit olmuştum! Ama, ama bu imkansız olmalıydı! 
"Lo-lotuprana?"  


Kozmik (Kitap & Sesli Kitap)Where stories live. Discover now