23

13.1K 1.1K 1.3K
                                    

Ron altıncı sınıfta Quidditch takımına katılmak istemişti. Bunda Harry'nin bu sene takım kaptanı olmasının etkisi de büyüktü. Seçmelerde ona torpil yapacağını düşüyordu. Oysa Harry Quidditch'e asla hile karıştırmazdı, seçmelerde tamamen kendi yeteneğiyle takıma seçilmişti. Harry'nin de biraz gaz vermesiyle Gryffindorun ilk maçı olan Ravenclaw maçında iyi iş çıkarmıştı. Takıma altıncı yılında katılıp onun kadar iyi iş çıkaran pek fazla insan yoktu. Bu nedenle bir anda popüleritesi artmıştı. Etrafını ona kıkırdayan, ona kur yapan omegalar sarmıştı. İçlerinden öyle bir tanesi vardı ki, adeta kancayı Ron'a takmıştı. Kıvırcık saçlı bir Hufflepuff kızıydı.

Bir akşam yemeğinde Gryffindor masasına gelip ona çikolata kutusu uzatmıştı. Ron teşekkür edip kabul ederken Hermione çatalını kıracakmış gibi tutuyordu. Harry istemsizce yutkundu. Kız kıkırdayıp kendi masasına ilerledi.

"Ondan hoşlanıyor musun?" diye sordu Hermione birden.

"Ne?" diye şaşkınlıkla sordu Ron. "Hayır, tabi ki."

"O zaman sana verdiği hediyeyi neden kabul ediyorsun?"

"Geri çevirmek nezaketsizlik olurdu."

"Sana hediye veriyor çünkü senden hoşlanıyor. Ona bu şekilde nazik davranmaya devam edersen seni yanlış anlar."

"Saçmalama Hermione. Kim benden neden hoşlansın ki?"

Hermione kızgınlıkla patladı. "Senin neyin varmış? Sende gayet hoşlanılasısın. Yakışıklısın, uzun boylusun, iyi kalplisin. Naziksin. Sevimlisin." Hermione söylediği şeyleri fark etmesiyle durakladı. Utançla "Ben gidiyorum." deyip, eşyalarını topladı.

Ron onun arkasından bakarken gözlerini ayırmadan Harry'e sordu. "Harry, sadece bana mı öyle geliyor yoksa Hermione benden hoşlanıyor mu?"

Harry ikisinin arasındaki gerilime daha fazla dayanamadığı için itiraf etti. "Belki de senelerdir. En azından ben dördüncü sınıftayken fark etmiştim."

Ron, Harry'nin sözlerini duymasıyla Gryffindor sırasından fırladı. Harry mırıldandı. "İyi şanslar." Ardından önüne dönüp biricik aşkına odaklandı, pekmezli turtasına.

Neredeyse etrafındaki tüm turtaları yeyip tıka basa doyduktan sonra Gryffindor ortak salonuna gitti. Hermione onu salonda bekliyordu. İçeri girer girmez onu kolundan çekiştirip ıssız bir köşeye çekti. Ne kadar heyecanlı ve mutlu olduğu yüzünden bile okunuyordu.

"Evet, Ron peşinden koştuktan sonra neler oldu?"

"Beni koridorda yakaladı. Konuşmak istediğini söyledi. Birlikte boş bir sınıfa girdik. Dedi ki, dedi ki, benim gibi harika bir omeganın onun gibi bir alfadan hoşlanmasını hiç beklemiyormuş. Bu yüzden bunca zaman duygularını içinde tutup bana hissettirmemeye çalışmış. Böylece arkadaş olarak da olsa yanımda kalabilecekmiş."

Harry şokla haykırdı. "Hadi canım sende!"

Hermione başıyla onayladı. "Sonra beni sevdiğini söyledi. Bana çıkma teklifi etti."

"Sende kabul ettin tabi."

Hermione utançla onayladı.

Harry haline güldü. "Bunda bu kadar utanılacak ne var? Çıkmaya başlamışsınız işte."

"Şey...." dedi Hermione. "Sonra beni öptü." diye mırıldandı parmağını dudağına götürüp.

"Ne?"

"Çok tuhaftı Harry. Tuhaftı ama güzeldi. İlk öpücüğünde sende mi böyle hissettin?"

"Bilmiyorum." diye mırıldandı Harry. "Çünkü ilk öpücüğüm gerçekleşmedi."

Challenge -DrarryWhere stories live. Discover now