10

14.2K 1.2K 1.3K
                                    

Biçim değiştirme dersinin ardından Profesör McGonagall ona Profesör Dumbledore'un onu odasında beklediğini söylemişti. Dürüst olması gerekirse Profesör Dumbledore'un odasına ürkek adımlarla ilerlemişti. Dört yıllık okul hayatı boyunca ilk kez müdürün odasına girecekti ve turnuvaya iki gün kalmışken odaya çağrılmasının sebebi olarak turnuvada bir terslik olmasından başka neden düşünemiyordu.

Kartal heykelinin önüne geldiğinde ne yapacağını bilemedi, Profesör McGonagall ona şifreyi söylememişti. Kapının önünde kararsızca dikilirken kapı kendiliğinden açıldı. Harry derin bir nefes alarak içeri girdi. Okul müdürü masasında oturuyor ve bazı belgeler okuyordu. Onu görünce sevecenlikle gülümsedi.

"Harry evladım, hoş geldin." dedi sıcak bir ses tonuyla. "Geç otur şöyle." dedi masanın önündeki koltuğu göstererek. "Limon şerbeti ister misin?" diye sordu.

"Hayır efendim." dedi Harry.

"Bir an önce konuya girmek istiyorsun sanırım. Seni buraya neden çağırdığımı merak ediyorsundur."

"Turnuva hakkında mı?" diye sordu Harry dayanamayıp.

"Doğru tahmin. Yumurtayı çözdün mü?"

Aslında çözememişti ama ikinci görev hakkında yumurtanın söyleyebileceği her şeyi biliyordu. Bu yüzden "Evet, çözdüm." dedi.

Dumbledore'un gözlerinden gizemli bir parıltı geçti. "O zaman görevin Karagöl'de geçeceğini de biliyorsun."

Harry başıyla onayladı.

"Peki Karagöl'e yarışmacılara ait bir hazinenin saklanacağını?"

"Evet." diyerek onayladı Harry.

"Peki bu hazinenin eşya değil de bir insan olduğunu biliyor muydun?"

"Ne?" diye şaşkınlıkla sordu Harry.

"Şampiyonların değer verdiği bir kişi gölün altına saklanacak."

"Peki ya verilen sürede onları bulamazsak ne olacak?" diye gerginlikle sordu Harry.

"Ne tahmin ediyorsan o Harry."

"Saçmalık." diye bağırdı Harry. "Bu turnuva insan hayatına hiç mi değer vermiyor?"

"Harry, buraya seni turnuvanın değer yargıları hakkında konuşmaya çağırmadım. Buraya seni sana yaptığım büyüde hazinen olarak çıkan kişi hakkında konuşmak için çağırdım."

Harry o anda niçin oraya çağrıldığını anladı. Dumbledore onu çağırmıştı çünkü onun hazinesi Draco Malfoy'du. Harry başını olumsuzca salladı. "Bunu yapamazsınız. Onu hazinem olarak alamazsınız. Bu bizi mahveder. Lütfen Profesör." dedi gözleri yaşarmıştı.

Profesör Dumbledore, şaşkınlıkla ona baktı. "Gerçekken de aklından başka hiç bir isim geçmedi mi? Annen, baban, kardeşin, arkadaşların Ronald Weasley ve Hermione Granger. Gerçekten de ona bu kadar çok mu değer veriyorsun?"

Harry ardı arkasına akan göz yaşlarını kolunun tersiyle sildi. Şimdi, bu şekilde yakalanmayı hiç beklememişti. "Lütfen Profesör, o hariç herkes olur. Bu şimdi ortaya çıkarsa... ben buna katlanabilirim ama onun için benim için olduğundan daha zor olur. O bir asilzade..."

Dumbledore ayağa kalkıp Harry'nin karşısındaki koltuğa geçti, elini Harry'nin başına koyup okşadı. "Ah, çocuğum küçük bedeninde ne kadar büyük bir kalp taşıyorsun sen böyle? Bu durumda bile onu kendinden önce düşünüyorsun. Boşuna hazinen olarak o çıkmış değil. Peki söyle bana bu değer karşılıklı mı?"

Challenge -DrarryWhere stories live. Discover now