12

13.9K 1.2K 1.5K
                                    

İkinci görevin ardından önceden sözleştikleri gibi hemen o gece ihtiyaç odasında buluştular. İlk önce gelen Harry olmuştu. Odayı kendi isteğine göre her zamanki gibi Gryffindor renklerine göre döşedi. Küçük kızın hayatını kurtardığı için Dumbledore ve diğer hakemler onu ikinciliğe yükseltmişti. İlk görevde de birinci olmuştu. Böylece üçüncü görevde diğer rakiplerinden daha avantajlı olacağını söylemişlerdi. Başarısını Draco ile paylaşmak için sabırsızlanıyordu. Hermione ve Ron'dan Slytherin binasının bile ona tezahürat yaptığını duymuştu, bunda Draco'nun bir parmağı olduğundan emindi.

Kapının açıldığını duyunca ayağa kalktı. "Senin sayen-"

Cümlesi yarım kalmıştı çünkü Draco içeri girer girmez ona sarılmıştı. Daha önce dans bile etmişlerdi ama hiç birbirlerine sarılmamışlardı. Harry bir an için şaşkınlıkla dona kalmıştı.

"Sudan çıkmadığın her saniye işkence gibiydi. Sana bir şey olacak diye çok korktum."

Harry gülümsedi. Yandan sarkan kollarını Draco'nun sırtına sararak sarılmasına karşılık verdi. Onu telkin edercesine bir eliyle sırtına hafifçe vuruyordu. "Geçti." dedi. "Ben iyiyim."

Draco geri çekilip söylendi. "Şu turnuva bir bitsin Potter, bir daha ölümcül tehlikeli olan hiç bir şeye bulaşmıyorsun. Çığlık mı duydun, insanlar kaçışıyor mu? İnsanlarla birlikte sende kaçıyorsun. Bugünkü gibi kahramanlık yapmak yok."

Harry güldü. "Bak işte ona söz veremem. Sonuçta Kahramandır Gryffindor'un çocukları. Bende bir Gryffindor'um. Eh, belki bir asilzade değilim ama bugün itibariyle bir kahramanım."

"Hayır..." dedi Draco hemen. "Bir kahraman olmaya heveslenmek yok. Kahramanlara saygı duyuyorum, başka insanlar için kendi hayatlarını tehlikeye atmaktan çekinmeyen cesur insanlar. Ancak senin kahramanlık yapıp hayatını riske atmanı istemiyorum. Seni kaybetmek istemiyorum."

Harry şaşkınlıkla ona baktı. Bugün gerçekten çok endişelenmiş olmalıydı. Bu kez ona sarılan Harry oldu. "Peki." dedi. "Varsın korkak Gryffindor olayım, sen huzurlu ol, bana yeter." Harry geri çekilip sırıttı. "Slytherin binasının Potter sesleriyle tribünleri salladığını duydum, bunda bir katkın var mı?"

"Ufak ama gerçekten çok ufak bir katkım olmuş olabilir."

Daha sonra üçüncü görevin ne olabileceği hakkında konuştular. Giderek ihtiyaç odasında daha fazla zaman geçirmeye başladıklarının farkında bile değillerdi. Günün ilk ışıklarıyla yakalanmamak için kendi yatakhanelerine döndüler.

Okulun güne başlamasıyla birlikte Harry'nin hiç beklemediği bir şey gerçekleşmişti. İkinci görevde Harry'nin en değerli hazinesi olarak Ron seçilince Harry Potter, Ron Weasley'e mi aşık dedikoduları çıkmaya başlamıştı. Bu dedikoduların kaynağı Rita Sekeetar'ın yazdığı bir haberdi. Cidden hayatını tehlikeye atarak iki kişiyi birden kurtarmıştı ve göl halkıyla savaşmıştı ama kadın hakkında saçma sapan bir aşk haberi çıkarmayı tercih etmişti.

Akşam yemeği için büyük salona geçerken başka binalarla olan derslerinden yeni dönen kalabalık bir Slytherin ve Gryffindor grubu karşı karşıya geldi. Onların hemen arkalarında ise diğer iki bina vardı. Her iki grubu da profesörler son ana kadar deste tutmuştu. Dolayısıyla dersin çıkışında çoğunluk aç bir şekilde büyük salonun yolunu tutmuştu.

"Weasel ile çıkmaya mı başladın Potter? Arkadaşlıktan aşka, ne büyük bir aşk öyküsü." dedi Blaiese. Bazı Slytherinler bunun üzerine kıs kıs güldü. Oysa onun amacı Potter ile dalga geçmek değil, Draco'nun tepkisini ölçmekti.

Harry gözlerini devirdi. Hazır onların dönemlerinden birçok kişi buradayken cevap verecekti çünkü özellikle Hermione'nin bu konuyu yanlış anlamasını istemiyordu. "Birine değer vermek için ona aşık olmak gerekmiyor Zabini. İnsan arkadaşına da değer verip onu hazinesi olarak görebilir. Tabi, sen bunu nereden bileceksin ki? Siz asilzadeler arkadaşlıktan ne anlarsınız? Tek önem verdiğiniz, safkanınız, asilliğiniz, gücünüz ve paranız. Arkadaşlık, sevgi, değer verme gibi kıymetli şeyleri sizler anlayamazsınız."

Challenge -DrarryOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz