1 (4.Sınıf)

29.8K 1.5K 3.8K
                                    

Hermione bir hışımla Harry'nin yanına oturdu. Sertçe kitaplarını masanın üzerine bıraktı. Okulun ilk gününde, ilk akşam yemeğine kitaplarıyla birlikte gelebilecek tek kişi; Hermione Granger'dı. Sinirle Harry ve Ron'a döndü.

"Neden herkesin konuştuğu erkekler ve kızlar? Trende de böyleydi. Bu sene herkes delirmiş gibi diğerlerinin ne kadar güzel ya da yakışıklı olduğu hakkında konuşuyor. Daha kötüsü ne kadar çirkin oldukları hakkında."

Harry güldü. "Sanırım buna ergenlik deniyor Herm."

Ron ekledi. "Tabi sen zaten kitaplarına aşık olduğun için bunun farkında olmayabilirsin."

"Çok komik." dedi Hermione. "Tuvalette iş üstündeyken alfa kızların aslında kabarık ve kıvırcık saçlarım olmasa güzel bir omega olacağım yönündeki söylemlerini duymak hiç hoş değil."

Ron ve Harry aynı anda yüzünü buruştururken Ron sordu. "Bu kitaplarla tuvalete nasıl gittiğini sorabilir miyim?"

Hermione cüppesinin cebini gösterdi. "Sihirle genişletilmiş cep. Buradan çıkarabileceğim şeyleri görseniz şaşkına dönersiniz." dedi memnun bir gülümsemeyle. "Bu arada Harry omegalar arasında en çok seni beğeniyorlar, özellikle zümrüt yeşili gözlerini."

Harry utançla kızarmaya başlamıştı ki Ron konuyu kendi üzerine çekti. "Peki ya ben? Kızların alfa olduğunu biliyorum ama hem cinsimin benim hakkındaki görüşünü merak ettim."

Hermione biraz kararsız kaldı ama gerçeği söylemeye karar verdi. "Senin şapşal bir alfa olduğunu söylediler. Harry bir omega iken senin nasıl olur da bir alfa olduğuna şaştıklarını." Ron'un yüzünün düştüğünü görünce aceleyle ekledi. "Ama bence sen şirinsin. Başkalarının ne dediği önemli değil. Ben senin diğer alfalardan farklı olmanı seviyorum. Kendini beğenmiş bir züppe değilsin ve bence bu seni diğer herkesten daha havalı yapıyor."

Ron utançla saçlarıyla aynı rengi almaya başlamıştı. "Te-teşekkürler." Harry ise Hermione'nin sözlerine tek kaşını kaldırmıştı. Hermione söylediklerinin ne anlama geldiğinin farkında mıydı? Sanırım değildi. Boşverircesine kafasını salladı. O anda büyük salondan içeri giren sarı kafayı gördü. Arkadaşları Blaise Zabini ve Pansy Parkinson ile sohbet ediyordu. Her zamanki gibi doğal bir sohbet halinde olmalarına rağmen yürüyüşleri dik ve gururluydu.

"Kendini beğenmiş alfalar demişken gümüş üçlü de geldi." dedi Harry gözleriyle onları işaret ederek.

"Söyledikleri doğruymuş." dedi Hermione. "Malfoy uzamış."

"Malfoy hakkında da mı konuşuyorlar?" dedi Harry şaşkınlıkla. "Alfa kızların dedikodu yaptığını sanıyordum."

"Evet. Onunla olabileceklerse bir omega olmayı tercih ederlermiş."

Harry güldü. "Sanki bu mümkünmüş gibi. Bir asilzadeyle evlenebilecek tek kişi başka bir asilzadedir. Üstelik Malfoy'un gelecekteki eşi çoktan kararlaştırıldı bile."

"Doğru." dedi Ron. "Yazın gazeteye haber olmuştu. Ben bile okudum."

"O Amy'le yaşıt değil mi? Yani bu sene daha yeni birinci sınıfa başlayacak. Çok küçük." dedi Hermione.

Harry iç çekti. Sirius bütün bir yaz boyunca bu konuda üzgündü. Yeğenini birkaç kez Diagon Yolu'nda uzaktan görmüş olsa bile. "Onlar için bunun bir önemi yok. Hem şimdi hemen evlenecek değiller, bu yıllar sonra yapılacak olan bir evlilik için anlaşma."

"Bu çok saçma." Dedi Hermione. "11 yaşındaki bir çocukla 14 yaşındaki bir çocuk, nasıl evleneceklerine karar verebilirler."

"Asilzade olanların kaderi bu. Kiminle evleneceklerine bile aileleri karar veriyor." dedi Harry. Bütün yaz boyunca Sirius'tan bu konuda yeterince yakınma duymuştu. "Sirius'u daha 10 yaşındayken Parkinson'un annesiyle nişanlamışlar ama Sirius Gryffindor'a seçilince nişan atılmış."

Challenge -DrarryWhere stories live. Discover now