2

19.2K 1.4K 2.5K
                                    

Tüm okulu Üç Büyücü Turnuvası heyecanı sarmıştı. Dördüncü sınıf ve üstü olan herkes Hogwarts Şampiyonu olmak istiyordu. Okulun neredeyse tamamı çoktan adını atmıştı bile. Harry ise son gün olmasına rağmen hala adını kadehe atmayan sayılı kişilerden biriydi. Üç gündür. Damien'ın neden turnuvaya katılamadığı konusundaki sızlanmalarını çekiyordu ve zorunda olmasaydı katılmamayı tercih ederken onun bu sızlanmalarına katlanmak çok zordu.

Derin bir nefes aldı ve elindeki kağıdı kadehin içine atmadan önce durakladı. Elindeki kağıdı daha da sıkarken içinden diledi. "Lütfen benim adım çıkmasın."

İnsanların neden bu konuda bu kadar heyecanlı olduğunu anlamıyordu. Sonsuz şöhret mi? Büyücü dünyasındaydılar. Muggle dünyasının aksine burada herkes birbirini tanıyordu zaten. Harry gözü kapalı tüm İngiliz büyücü ailelerinin soyisimlerini sayabilirdi. 1000 Galleon para ödülü mü? Bu ailelerin bir çoğu –özellikle asilzadeler- aşırı zengindi zaten ve Potter Ailesi de onlara dahildi. Bir asilzade olmamalarına rağmen. Bu turnuvanın onlara kazandıracağı tek şey üç tehlikeli görev ve muhtemelen hiç geçmeyecek üç beş çürük çarıktı.

Arkasında duyduğu adım sesleriyle irkildi. Hemen hemen herkes adını ilk günden kadehe attığı için ilk gün kadehe olan ilgi büyüktü. Dün kadehin etrafındaki kalabalık oldukça azalmıştı ve bugün neredeyse kimse kadehi ziyaret etmiyordu. Harry'nin ismini atmak için son güne kadar beklemesinin sebebi buydu. Ancak Malfoy peşine büyük bir Slytherin ve diğer binalardan hayran kitlesi takarak gelmişti. Harry gözlerini devirdi. Gösteriş meraklısı, budala diye geçirdi içinden.

Malfoy kalabalığın en önünde asilzadelerin sahip olduğu o soylu havayla dimdik yürüyerek kadehe yaklaşıyordu. Harry onun yürüyüşünün bile asil olduğunu kabul ediyordu. Zira Sirius da böyleydi. Yürüyüşü bile ayrı bir havaya sahipti. Her ne kadar ailesinden dışlanmış olsa da çocukluğunda aldığı eğitim yürüyüşüne kadar içine işlemişti.

Malfoy her zaman sahip olduğu o gururla ismini kadehe attı. Harry için bunlar sadece abartılı hareketlerdi. Bu nedenle gözlerini devirmekten kendini alıkoyamadı.

"Potter görüyorum ki hala ismini kadehe atmamışsın." dedi Malfoy. Bir Slytherin ve bir Gryffindor yan yana geldiğinde laf dalaşına girmek kaçınılmaz olan bir şeydi. İki binanın da diğer binalarla alıp veremediği yoktu. Gryffindor diğer binlara dostça yaklaşırken Slytherinler diğerleri sadece küçümser ve görmezden gelirdi. Ancak iki bina arasında gçmişten süre gelen bir rekabet ve çekememezlik vardı. Zira her ikisi de tarihin en güçlü büyücülerini çıkarmış binalardı ve okul kupası ve Quidditch kupasını genelde iki binadan biri kazanırdı.

Malfoy hafifçe öne eğildi. Harry onun geçekten uzadığını o an fark etti ve sadece birkaç santim olsa da ondan uzun olması sinirlerini bozdu. Malfoy fısıldarcasına söyledi. "Yoksa korktun mu Potter?"

Harry gözlerini devirdi. "Çok beklersin Malfoy. Beni kendinle karıştırma." dedi ve elindeki kağıdı kadehe attı. Yanından çekip gidecekken Malfoy'un sözleriyle durakladı.

"Doğruya siz Gryffindorklarda aptal cesaret vardı. Unutmuşum. Benim hatam."

Slytherinler gülerken Harry sinirle soludu ve arkasını döndü. "Doğru biz Gryffindor cesur ve güçlüyüz. Siz Slytherinler gibi arkadan iş çeviren sinsi yılanlar bizi anlayamaz."

"Dört yıldır seçmen şapkayı bir kez olsun dinlemedin mi Potter? Biz Kurnaz ve Zekiyiz. Cesaret adı altında her şeye bodaslama atlayan sizlerin anlayamayacağı bir şey bu."

"Kurnaz ve zeki mi? Zekanın Ravenclaw özelliği olduğunu sanıyordum. Size kalan tek şey sinsilik ve dalavere. Siz sadece güç için çıldıran ve bunun için pis yollara başvurmaktan vazgeçmeyen bir grup ahmaksınız."

Challenge -DrarryNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ