15

13.3K 1.1K 418
                                    

Hafta sonuydu ve Hogsmeade gezisine çıkmışlardı. Üç Süpürge yine olabildiğince doluydu. Buna rağmen Harry ve Draco birbirlerini görebilecekleri şekilde oturmayı başarmışlardı. Kendi arkadaşlarıyla sohbet ederken bir yandan diğerini kesiyorlardı. Şanslıysalar birkaç saniye göz göze geliyorlardı. Ancak hemen bakışlarını kaçırıyorlardı. Zira bakışırken yakalanmaya sunabilecekleri bir mazeretleri yoktu.

Harry, Draco ve arkadaşlarının kalkıp çıkışa yöneldiğini görünce bir an için kendi masasındaki sohbetten koptu. Zira onlar çıkana kadar onları izlemişti hatta çıktıktan sonra bile gözlerini kapıya dikmeye devam etmişti. Kendince nereye gittiklerini düşünüyordu. Doğru tahmin ederse Hermione ve Ron'u alıp peşlerinden gidebilirdi. Ancak Draco nereye gidiyor olabileceklerine dair bir işaret göndermemişti. Bu nedenle tahminde bulunamazdı.

"Harry!" dedi Hermione. "Bizi dinliyor musun?"

Harry utançla başını kaşıdı. "Özür dilerim Herm, dalmışım."

Ron ağzının içinde bir şeyler gevelerken Hermione ona dirsek atmıştı. Harry, Ron'un ne dediğini amlayamamıştı ancak bunu hak etmek için ne söylediğini merak ederken bir yandan da ona acımıştı.

"Diyorduk ki Harry, noel yaklaşıyor. Noel tatilinde kimin evinde buluşalım?"

"Her zamanki gibi ya ben ya da Harry'nin evi Herm. Annenle babanı seviyoruz, yanlış anlama ama muggle eviniz çok sıkıcı."

Harry başıyla onayladı. "Annen her şeyi elleriyle yapmak zorunda olduğu için bizde ona yardım etmek zorunda kalıyoruz. Üstelik yasak olduğu için bizde büyü yapamıyoruz."

Hermione iç çekti. Onlara hak veriyordu. Büyünün içine doğmuş çocuklar olarak hayatlarında ev işleri denen şey yoktu. Her angarya iş büyüyle halledilebiliyorlardı. "Peki..." dedi Hermione. "Ron'un evi mi? Harry'nin evi mi?"

"Harry'nin evi!"

"Ron'un evi!" diye bağırdılar aynı anda.

Harry, Weasley ikizlerinin geliştirdiği şakaları görmek için Ron'un evine gitmek istiyordu. Ron ise çapulcularla vakit geçirmeyi sevdiği için. Hermione onlara gözlerini devirdi. "Sanırım bu durumda ben seçiyorum. Harry'nin evi olsun geçen yıl, Ronlara gitmiştik."

Ron sevinçle elini yumruk yaparken Hermione ona gülümsedi. Ron'u mutlu görmek onu da mutlu ediyordu. Onun Ron'a olan bakışlarını yakalayan Harry ise hüzünle gülümsedi. Birini sevmek hoş bir duyguydu. Ancak bu kişi en yakın arkadaşlarından biri olunca işler karışıyordu.

Draco'yu seviyordu. Bir bakışına, bir gülüşüne muhtaç olduğunu fark ettiği anda bunu kabullenmek zorunda kalmıştı. Ancak bu duyguları ona söyleyemiyordu. Zira korkuyordu. Onu kaybetmekten korkuyordu. En azından onun dostluğuna sahipti ve duygularını ona açarak bunu da kaybetmekten korkuyordu.

Yine kendi düşüncelerine dalmışken Hermione'nin seslenmesiyle kendine geldi. "Harry! Yine daldın."

"Dostum son zamanlarda çok sık dalıp gidiyorsun. Bazen kendi kendine iç çekiyorsun." dedi Ron.

"Bizi endişelendiriyorsun Harry." dedi Hermione ve güven veren bir gülümsemeyle ekledi. "Bir derdin mi var? Bizimle paylaşmak ister misin?"

Harry olumsuz anlamda başını salladı. "Bir derdim yok çocuklar. Sadece... Sadece bazen içim sıkılıyor. Sebebini bende bilmiyorum."

Nasıl anlatabilirdi ki? Nasıl derdi Draco Malfoy'u seviyorum ve bunu ona itiraf etmekten korkuyorum. Daha arkadaş olduklarını bile onlara söyleyemezken onu sevdiğini nasıl söylerdi?

Ron onun kolunu sıvazladı. "Biz her zaman yanındayız dostum."

Harry ona gülümsedi ancak gülümsemesinde kendinin bile farkında olmadığı bir hüzün vardı. Gerçekten her zaman yanında olurlar mıydı? Slytherinlerin en önde geleni olan Malfoy'a vurgun olduğunu bilseler bu ilişkiyi desteklerler miydi?

Challenge -DrarryWhere stories live. Discover now