+7

1.4K 94 269
                                    

Feza sakal bırakırsa ne olur isimli görsel medyada sizlerle

"Mumu üfle!"

"Önce dilek tut!"

"Acele edin. Pasta yemek istiyorum."

"Bekle! Fotoğraf çekmeliyiz!" İnsanlar olabildiğince yanıma yaklaştılar. Beşinciden sonrasını sayamadığım kadar el omuzlarımdaydı şimdi. "Gülümseyin!" Kameraya bakıp gülümsedim.

Birkaç kişi karşımda ellerinde telefonlarıyla diz çöktü. Anlaşılan takımdakilerin ve sevgililerin sosyal medyaları benimle dolu olacaktı bugün. "Dilek tut," diye uyardılar yeniden.

Derin bir nefes çektim içime. Kafamı kaldırıp etrafı izledim kısa bir süre. Pamir kucağındaki bebeği ve ona yaslanmış Christine ile gülümseyerek bana bakıyordu. Biraz ilerilerinde Pablo duruyordu. Oturduğu yerden sahte gözyaşlarını siliyordu. Babaannemin vefatının üzerinden bir ay geçmişti ve bu süre zarfında benimle o kadar ilgilenmişti ki istemsizce yakın arkadaş olmuştuk. Halimden memnundum, bebeğiyle ilgilenmesi gereken Pamir dışında yakın bir arkadaşım olması güzeldi.

"Bıçak! Bıçağı unuttuk. Birisi bıçak getirebilir mi?" İstek üzerine ayaklanan Saner'e takıldı bakışlarım. Teklifimi reddedip hemen başlamıştı işine. Dikkatinin dağılmasını istediğini söylemişti. İşinde fazla iyiydi, babaannemin neden onda bu kadar ısrar ettiğini her geçen gün daha iyi anlıyordum. İhtiyacım olan şeyleri ben daha ağzımı açmadan anlıyordu. Elinin lezzetiyse tüm yeteneklerini gölgede bırakır nitelikteydi. Her yemekte yeniden sekiz yaşındaydım sanki. Yemek yapmayı babaannemden öğrendiğinden tarifler hala ilk günkü benliğini koruyordu.

Yeniden pastama döndüm. Mutluluğumun devam etmesini istiyordum sadece. Tek dileğim buydu.

Herkes daha fazla fotoğraf ve video çekmek için dağılırken omzuma bir kolun dolandığını hissettim. "Beğendin mi partini?"

"Fena değil," dedim dudağımı bükerek.

Kaşlarını çattı ama gülümsemekten alıkoyamıyordu kendisini. Oyuncu bir küslük takındı. "O kadar çabalamıştım ama. Hiç değilse bir öpücük koparırım diye düşünmüştüm."

Ağzım açılırken omzumu silkerek kolundan kurtuldum. "Sessiz ol. Yanlış anlayacaklar."

İnatla gülümsemeye devam ediyordu. "Neyi yanlış anlayacaklar? Tamamıyla masum, arkadaşlıktan öte olmayan, yanaktan, ufak bir öpücüğü mü?" Saner'in uzattığı tabağı tebessüm ederek alıp tekrar Pablo'ya döndüm. "Ayrıca buradakilerin sana birisini ayarlamaya çalışmasına bizzat şahit oldum."

Gözlerimi devirdim, neden hala yerde oturduğumu anlamayıp ayaklanırken. "Gözlerinin önünde flört etmek olmaz ama." Pamir'in yanına yönelirken peşimden geldi.

"Flört mü ediyoruz?" dedi gülerek. Kafamı eğdim pişmanlıkla. Benimle uğraşması için zorluyordum resmen. "Flört ediyor olsak bile neden etmeyelim? İnsanlar sevgilileriyle burada ve dakika başı öpüşüyorlar."

Haklı olmasının bozuntusuyla söylediklerini cevaplamamayı seçerek Mete'yi almak için izin istedim Pamir'den. "Doğum günü çocuğuna hediye olarak bebeğimi veriyorum. Hepiniz şahitsiniz, hediyemi aldım," dedi Pablo ve Christine'e hitaben.

"Evde de böyle mi?" dedim Christine'e, Mete'ye tutması için parmağımı uzatarak.

"Daha kötü," dedi bıkkınlıkla. Pamir şaşkınlıkla ona bakınca güldü bu sefer. "Seni böyle sevdim ama," dedi şirince, yakasından tutup yanağından öpmeden önce.

"Hediye istemedim ama Mete'ye hayır diyemem," dedim kucağımdaki minik bedeni sıkmamak için kendimi tutarken.

Pablo Mete'yi güldürmek için suratını şekilden şekle girdirince Mete'den çok ben güldüm. Omzuma vurdu hafifçe. "Gülme."

UzatmalarWhere stories live. Discover now