+35

1K 72 86
                                    

Sırık çocuğum

Hafta sonunuz güzel geçer umarımmm

"Ne demek ona Oflaz'a baktığım gibi bakmıyorum?"

"Oflaz'la konuşmayı bırak yan yana geldiğinizde bile aranızda bir şeyler olduğu belli oluyordu."

"Birbirinize dokunmaya bile çekiniyordunuz. Ben hakkınızda kayda değer bir dedikodu çıkmadığına hala şaşırıyorum."

"Kesinlikle. Feza dokunsan korkudan zıplayacak kadar dikkatle Oflaz'a bakıyordu."

"Oflaz'a ne demeli? O kadar kasılmıştı ki her an altına yapacak gibiydi."

"Ama garip bir şekilde bir o kadar huzurlu duruyordunuz. Tatlı telaştı sizinki demek ki."

"Şu an abartıyorsunuz. Ne zaman gördünüz tüm bunları?" dedim ortaya atılan fikirleri susturarak. Sessiz geçen araba yolculuğunun aksine bunu bekliyorlarmış gibi masaya oturduğumuzdan beri herkes bildiklerinden, gördüklerinden yola çıkarak tahminlerde bulunuyordu, susmak bilmiyorlardı.

"Final günü."

"Final maçımız varken gerçekten bunları mı düşünüyordunuz?" Omuz silktiler çok normalmiş gibi. "Kaybetmemize şaşırmamalı," diye söylendim sinir bütün hücrelerimi gezinirken. Tüm çabalarıma, attığım gollere, oyuncu sakatlamama, kırmızı kart görmeme rağmen yenilmiş olduğumuzu hatırladıkça içimde bir şeyleri parçalama isteği doğuyorken onların bunu umursamaması aksine hiçbir şekilde üstlerine vazife olmayan bir konuya daha çok kafa patlatmaları, neyse ki sahaya yansımayan, uyumsuzluğumuzu barizce göz önüne seriyordu.

Martin sırtını yasladığı yerden uzaklaşıp sessizliğini bozdu. "Ben tamamen maça odaklıydım. Size hiç dikkat etmemiştim ama ona rağmen çocuklara katılıyorum, Feza. Oflaz'a baktığın gibi bakmıyorsun. O sırada Oflaz'a aşık olduğunu söylüyorsan Pablo'ya değilsin demektir."

Çenemi sıkmış dikkatle dinlerken solumda oturan, kolunu omzuma atıp "Tabii ki, sen çekingen bir insansın," diyen Raúl'un sözünü gülerek kestim.

"Bana çekingen diyene bak. Utanmasan arkama saklanacaktın."

Kıstığı gözleriyle baktı ancak "Her neyse," deyip tek tek kapattığı parmaklarıyla sebep sıralamaya devam etti. "İlişkini göz önünde yaşamak istemiyor olabilirsin, ilk defa tanışıyor olmamızın gerginliğini yaşıyor olabilirsin ama yine de bu kadar kopuk duramazsın. Aranızda romantik anlamda bir şey olmadığı aşikar, üzgünüm."

"Pablo rol kesmeye çalıştı ama onun da bir şey hissetmediği belli be Feza," dedi sağımda oturan, kolunu sandalyeme atmış Pamir, kulağıma doğru.

Martin uyarıcı bir tonla "Fısıldaşmayın," deyince Pamir ellerini kaldırarak aramızdaki mesafeyi açtı.

İçeceğinin son yudumunu aldıktan sonra işaret parmağını yüzüme doğru kaldırdı Raúl. "Yanlış anlama, bir şey ima etmiyorum. Pablo'yla devam etmek istersen elbette sonuna kadar destekleriz. Biz sadece seni mutlu görmek istiyoruz." Birkaç onaylayıcı ses eşliğinde kafalar sallandı. "Bunun da sevdiğin birisiyle birlikte olmaktan geçtiğini düşünüyorum. İlla birisiyle olacaksan yani."

Martin masanın üstüne eğilip Raúl'un omzunu sıktı, sahte gözyaşlarını sildi. "Ne güzel yetiştirmişim."

"Doğum günümde bunları mı düşüneceğim gerçekten?" dedim zoraki bir gülümsemeyle. Konuyu dağıtmam unutmalarını sağlamayacaktı lakin hiç değilse verecek cevaplar bulmam için zaman kazanmam gerekiyordu.

"Üzülmen için söylemiyoruz. Kısa vadede mutlu olacağını düşünerek yaptığın şeylerin acısı sonra çıkmasın diye söylüyoruz," dedi sesini pek duymadığım Neven.

UzatmalarWhere stories live. Discover now