38. BÖLÜM

4.3K 217 135
                                    

Kerem hâlâ öfkeli bir şekilde annesi Vildan hanıma bakıyordu. Kuzey'de o kıza, "sen neler söylüyorsun?" diye sordu tıslayarak.

"Beni duydunuz işte." diyerek Vildan hanıma doğru gülümseyerek ilerlemeye başladı. Ve, "Vildan annecim." diyerek ona sarıldı. Kaşlarım gittikçe çatılıyordu.

"Güzel kızım. Sen ne kadar güzelleşmişsin böyle."

Kim bu kız yaaa?

"Teşekkür ederim." dedi yine o gülümsemesiyle. Daha sonra da Mehmet bey de, "Ceyda'cım." diyerek ona sarıldı. Adının Ceyda olduğunu öğrendimiz kız Kerem'e bakmaya başladı. Ve yavaşça ona doğru ilerleyerek, "Kerem." dedikten sonra sarılmak için uzandığında Kerem'in de geriye doğru çekilmesi bir oldu. Ve sert sesiyle, "ne demek oluyor bunlar?" diyip yine annesine bakmaya başladı sinirli gözlerle.

"Bir şey olduğu yok oğlum. Ceyda söyledi ya. İkiniz çok yakında evleneceksiniz. Benim gelinim, senin çocukluk arkadaşın Ceyda olacak."

Hâlâ kaşlarım çatık bir şekilde o kıza bakıyordum. O kız ise, benim sevgilim Kerem'e bakıyordu hülyalı hülyalı. Sen bana sabır ver Allah'ım. Bu ne cesaret yaaa? Kerem'in birden bağırmasıyla birlikte hepimiz irkildik.

"Sen ne dediğinin farkında mısın anne?"

Sonra ne yaptığını daha yeni farketmiş gibi derin bir nefes alıp sesini alçaltarak konuşmasına devam etti. Ama yine de sesinde ki siniri saklayamamıştı.

"Hayır, böyle bir şey asla olmayacak tamam mı! Ben Ceyda'yla falan evlenemem! Çünkü sen de dahil herkes biliyor ki; ben Melek'i seviyorum. Ve hepte sevmeye devam edeceğim."

Ardından Vildan hanımın o sinirli bakışları eşliğinde Ceyda denen kıza bakmaya başladı. Ve yine konuştu.

"Bak Ceyda, biliyorum biz çocukluk arkadaşıyız. Ama sadece bu kadar. Ben seni hep bir kardeşim olarak gördüm. Ve bundan sonra da hep öyle kalacaksın."

"Ama Kerem-"

Hemen sözünü kesip tekrar kendisi konuşmaya başladı öfkeyle.

"Aması falan yok! Ben Melek'i seviyorum." diyerek kolunu belime doladı yine. Şu an Kerem'e gülümseyerek bakakalmıştım. Tek ben de değil. Vildan hanım ve Ceyda hariç diğerleri de. Son bir kez o kıza baktığımda sinirle bana bakıyordu. Çokta umrumdaydı zaten. Ve ayaklarını yere vura vura evimizin çıkışına doğru yürümeye başladı.

Vildan hanımın sesiyle birlikte bütün gözler ona gitti.

"Kerem sen ne dediğinin farkında mısın oğlum. Bu kız benim kızımın, senin de kardeşinin katili. Hâlâ nasıl bunları söyleyebiliyorsun."

Kerem'de tıslar bir şekilde, "benim kardeşim değil o." dedikten sonra tekrar konuştu. "Hem ayrıca, orada ben de vardım."

Vildan hanım gözlerini dehşetle açtı bu sefer de.

"Ne? Sen, sen nasıl buna izin verirsin ha! Elif'in ölmesine nasıl izin verirsin. Ölümünü izledin mi yani?"

"Evet anne, tam da öyle yaptım. Ölümünü izledin. Müdahale etmek bile aklıma gelmedi. Sen onun bize neler yaptığını bilmiyorsun." Ardından tekrar derin bir nefes aldı ve devam etti.

"O bana ve Melek'e ihanet etti. Ben onun öldüğünü biliyordum ama aslında yaşıyormuş ve bunu da benden sakladı. Melek'in kaçırılmasıa yardım etti. Ve onun ölümüne de. Aslında yine Melek'in yaşadığını bilmesine rağmen bize, hiçbirimize de söylemedi. Neredeyse İntikam Meleği'nin yerine geçecekti kimseden izin almadan. Ve sen de dahil, herkes biliyor ki; bu büyük bir suç. Aynı zamanda hata!"

İNTİKAM MELEĞİ (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now