18. BÖLÜM

5.9K 312 49
                                    

BULUT'UN AĞZINDAN

Kaşlarım çatık ve endişeli gözlerle kapanan telefona bakakaldım. Diğerleri de benim bu bakışlarımdan olacak ki meraklı gözlerle bana bakıyorlardı.

"Enişte ne oldu?"

Arel'in sorusuyla onlara dönebilmiştim. Ama daha cevaplayamadan sol yanıma bir ağrı girdi. Ve içime de kötü bir his düştü. Umarım meleğime bir şey olmaz, umarım. Benden bir cevap alamayınca bu sefer de Hira aynı soruyu sordu.

"Biz Melek'le konuşurken, bir an da telefon kapandı."

Benim bunu söylememle birlikte rahatlamış gibi bir halleri vardı. Onlara anlamsız gözlerle bakarken, Enes yaptı açıklamayı.

"Sakin ol Bulut. Bunda endişelenecek bir şey yok ki. Şarjı bitmiştir, kapanmıştır."

Enes'ten sonra, Kuzey konuştu.

"Hem, en güçlü ve en korkulan mafyaya ne olabilir ki. O kendini nasıl koruyabileceğini çok iyi biliyor. Eğer ona güveniyorsan, sakin ol."

Tabiki de Melek'e güveniyorum. Ama içimde ki bu kötü his benim sakinleşmemi engelliyor işte. Sakinleşemiyorum. Ama onlarda haklı olabilir. Sonuçta böyle bir ihtimal de var.

ADEL MELEK'TEN DEVAM

Hâlâ zorluyordum freni ama tutmuyordu. Yolun sonuna yaklaştım mı şimdi yani. Hayır, ailemi, arkadaşlarımı, sevdiğim adamı bırakamam ben. Ne yapacağımı kara kara düşünürken, sağ tarafımda bir arabanın olduğunu hissedince o tarafa baktım. Ama Çakal'ı görmem bir oldu. O ise benim şaşkın bakışlarımı umursamadan;

"Adel, önce sakin ol tamam mı? Hiç bir şey olmayacak. Seni kurtaracağım."

Şaşkınlığım artmıştı. Böyle bir sorunumun olduğunu nasıl anladı yaaa. Ama yine de onu başımla onayladım.

"Şimdi, ben senin arabanın önüne geçeceğim. Sen de arabanı yavaş yavaş benimkine değdireceksin. Böylece hızın biraz yavaşlayacak."

Yine başımı aşağı yukarı salladım. Dediğini yapıp arabamın önüne geçti. O benim tam önümde, ben de onun arkasında gitmeye başladık. Giderken arada yavaşlayıp benim arabamın önününün kendi arabasına değmesini sağlıyordu. Ve benim arabam da bu sayede birazda olsun hızını azaltmış oldu.

Önüme doğru baktığımda az ileride bir ağaç dikkatimi çekti. Tam da yolumuzun üstündeydi ama Çakal hiç bir şey yapmıyor, hâlâ sürmeye devam ediyordu. Ona göre hareket etmem gerektiği için ben de hiç bir şey yapmıyordum. Ama benim yüzümden ona bir şey olabilir. Bunu hiç umursamıyor mu yaaa. Gerçi bana neden yardım ediyor onu da anlamış değilim ya neyse.

Ağaca giderek yaklaştık ve yine de durmuyordu. Daha da yaklaştığımızda, Çakal arabayı birden yavaşlatıp ağaca çarptı. Ben de haliyle onun arabasına çarpmış bulundum. Ama iki araba da durmuştu. Evet, benimki de Çakal sayesinde durdu. Kapım açılınca;

"İyi misin?" diye sorması bir oldu. Onu hiç bekletmeden başımla onayladım. Kolumdan nazikçe tutarak arabadan inmeme yardım etti. Daha sonra kendi arabasına bindirdi. Zaten onun arabasında o kadar da fazla hasar yoktu. En azından frenlerinde bir sıkıntı yoktu yani. Bizimkiler beni çok merak etmişlerdir kesin.

"Telefonunu kullanabilir miyim?"

Bana kısa bir bakış attıktan sonra başıyla onaylayıp telefonunu bana uzattı. Hemen Bulut'un ezberimde ki numarasını tuşladım. Ezberlemiştim artık.

İNTİKAM MELEĞİ (TAMAMLANDI) Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt